|
|
|
|
|
|
Kalpten kimse ölmeyecek
Tıp dünyasındaki gelişmeler yüzümüzü güldürüyor. Sunday Times'da yayınlanan bir habere göre, 10 yıl sonra 65 yaşın altında kimse kalp-damar hastalıklarından ölmeyecek. Aynı şekilde kanser tedavisinde de olumlu gelişmeler söz konusu. Tedavi için geliştirilecek 100 farklı aşının kanserli hastaların iyileşmesinde çok etkili olacağı söyleniyor. Ama doktorların herkesten istediği bir şey var: "Doğru beslenmeyi öğrenin!"
*** Kalp ve kanserden ölümler tarih olacak
Bilimadamları gelecek nesillerin kanser ve kalp-damar hastalığından habersiz olacağını söylüyor. Sebebi tıptaki yeni buluşlar ve giderek düşen ölüm oranları
İngiltere'de yayınlanan Sunday Times'ın haberine göre, yakın gelecekte milyonlarca insanın ölümüne neden olan kalp-damar hastalıkları ve kanser, korkulu rüya olmaktan çıkacak. Eğer çalışmalar beklendiği gibi giderse, 10 yıl sonra şu an 65 yaşın altında olan hiç kimse kalpten kaynaklanan bir hastalık yüzünden ölmeyecek. Aynı araştırma, erkek ve kadınlarda koroner kalp yetmezliğinden ölüm oranının 1990 yılına kıyasla, yarı yarıya düştüğünü gösteriyor. 2013 yılına gelindiğinde ise ölüm sayısının sıfıra düşeceğini öngörüyor. Kalp hastalıkları kadar olmasa da kanserle savaşta da gelişmeler olumlu. Örneğin, İngiltere'de 75 yaşın altında kanserden ölüm oranı 1995 yılından bu yana yüzde 10 azalmış. DNA haritasının çıkarılması, kök hücre çalışmaları ve yeni aşıların geliştirilmesi kalp ve kanser hastalıklarıyla savaşta, önemli adımlar atılmasını sağlıyor. Amerika'daki Connecticut Üniversitesi Gen profesörü Stephen Helfand, "İnsanoğlu sonsuza kadar yaşayacak diye, bir şey yok. Ama vücudunuzda yıkılan şeyleri yerine koyamayacağınıza dair bir fizik kanunu da yok" diyor.
DNA'DAN ÖZEL İLAÇ Her ne kadar pankreas ve akciğer gibi bazı kanser türlerinin tedavisi zor olsa da, meme ve testis kanserinde yakalanan başarı artıyor. Son 10 yılda kadınlarda meme kanserinden ölüm yüzde 21 oranında düşerken, erkeklerde de testis kanserinin tedavisinde yüzde 95 oranında başarı sağlanmış. 100 değişik çeşidi olması planlanan kanser aşılarının, hastalığın tedavisinde büyük rol oynayacağı düşünülüyor. Aşıların farkı, 20'inci yüzyıldaki aşıların aksine, hastalığa engel olmak yerine onu iyileştirme özelliğine sahip olmaları. Kalp hastalıklarında da kanserde olduğu gibi büyük gelişmelere imza atılıyor. Uzmanlar, hasar gören kasları onarmak için kök hücrelerin hastaya enjekte edilebileceğini söylüyor. Geçtiğimiz yıl Brezilya'daki doktorlar, kalp hastalarına kendi kök hücrelerini enjekte ettiler. Bu işlemden birkaç hafta sonra hastaların damarları açıldı ve vücuttaki kan akışı daha düzenli olmaya başladı. Bilimadamları bir gün hastadan alınan hücrelerle yeni bir kalp yapılabileceğine bile inanıyor. Doktorlara göre tıpta yeni bir devrim yaşanmasına çok az kaldı. Kalp hastalıklarından Alzheimer'a kadar pek çok hastalığın tedavisine çok yaklaşıldığını söyleyen uzmanlar; gen terapilerinin, kök hücre teknolojisinin, özel ilaçların bu hastalıklarla savaşta kullanılacak silahlar olacağını söylüyor. 80 yaşın üstündeki her beş insandan birinde görülen Alzheimer ve bunama için hala bir çözüm bulunamamış olsa da, uzmanlar beyine enjekte edilecek kök hücrelerin zarar gören hücrelerin yenilenmesini sağlayacağı konusunda umutlu. Tıp alanındaki gelişmelerin boyutu o kadar büyük ki, gelecekte her hastanın DNA'sı için özel ilaçların yapılacağı ve hastalığının tedavisinde bu ilaçların kullanılacağı öngörülüyor.
YANLIŞ BESLENİYORUZ Tüm bunlar gerçek olamayacak kadar mükemmel gözükmüyor mu? Örneğin, 1990'lı yılların başında bilimadamları hastalıklarının gen terapisiyle tedavi edileceğini söylüyordu. Ama bu açıklamaların üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen, henüz bu alanda büyük bir başarıya imza atılmış değil. Kök hücreyle ilgili gelişmelerse gen terapisine oranla daha çok umut vaadediyor. Tıpta öngörülen bu devrim gerçekleşse de gerçekleşmese de, sürdürülen çalışmaların şimdiden binlerce kişinin hayatını kurtardığı inkar edilemez. Ama bir gerçek daha var ki, bu gelişmelere rağmen her yıl dünyada milyonlarca insan kalp ve kanser hastalıklarından hayatını kaybediyor. Bunun için beslenme ve spor alışkanlıklarımızı yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Çünkü tıp çalışmaları sürerken, insanlar bilinçsiz beslenme ve hareketsizlik yüzünden risk almaya devam ediyor. Yani artık televizyonun önünde saatler geçirmekten, her yere arabayla gitmekten vazgeçmemiz ve sağlıklı beslenmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Tıptaki gelişmeler belki hastalıkların bizi öldürmesini engelleyecek ama onların bizimle yaşamalarını engellemeyecek.
|
|
|
|
|
|
|
|
|