|
|
|
|
|
İbn-i Sina'dan günümüze tıp
|
|
Dünya "Kalp Haftası"nı kutlarken insan sağlığına da büyük önem veriyor. Peki Türkiye sağlığın neresinde?
Ülkemiz tıp dünyasının dışında değil, hatta bazı konularda ileri durumda bulunuyor. İbn-i Sina, Buruni gibi tıp önderlerinin asırlar önce verdiği sağlık çabalarını yeni nesil tıp adamları çağdaş dünyada başarıyla sürdürüyor. İbn-i Sina tıp önderliği ile sadece İslam alemini değil, dünyayı etkilemişti. 57 yıllık kısa sayılabilecek ömründe insan kavramı bütün temellerde öncelik alıyor, manevi dünya ile beden şiirleri roman çalışmasında bile ortaya çıkıyordu. 17 Ağustos 980 tarihinde Afşana'da (Buhara) doğan İbn-i Sina, henüz 17 yaşındayken bilgeliğin doruğuna çıkmış ve Buhara Emiri'nin hastalığını teşhis ve tedavi etmişti. İbn-i Sina'nın çalışması için tahsis ettiği çok zengin kütüphane onun başarılarında en büyük rolü oynamıştı. Büyük bilgin Türkler'le meskun Belh'ten gelen bir aileye mensuptu. "Ana tarafından Türk soyundan geldim" demesine rağmen Hameran Buhara arasında yaşadığından İranlılar İbn-i Sina'yı kendilerinden sayarlar. Eserlerini Arapça yazmış olması da bazı çevrelerde Arap olduğu düşüncesini yaygınlaştırmıştır. Avrupa'nın sayılı hastane girişinde anıtları yapılan sayılı tıp adamları arasında İbn-i Sina'da yer alır ve Batı tarafından Avicenne olarak adlandırılır. Samanoğulları'nın saltanatı kaybetmesi ve babasının vefatı üzerine Buhara'dan ayrılıp yer değiştirmeye mecbur kalmıştı. Gürcan'da Ebu Şirazi tarafından himaye edilmiş ve kültürünün esasını burada kurmuştu. Tıbbın kanunlarını (El-Kanun Fi't-Tıbb) burada kaleme almaya başlayan bilgin, kendi ifadesi ile "Tıbbı nazari olarak öğrenirken bilgimi hastalar üzerindeki görüşlerimle tamamlıyorum" diyerek pratik de yaptığını belirtmişti. Metafizik ile uğraşmaya başladığında Aristo'yu müzayededen aldığı Farabi ile anlamış ve bu yüzden bu bilgini felsefesinde öncü olarak kabul etmişti. "Şifa" ile tabiat bilgisinin enginliğini göstermiş, mantık/metafizik anlayışı ile Ortaçağ Hıristiyan düşüncesini son derece etkilemişti. Eserleri Süryanice de dahil yüzlerce dile çevrilen ve tıp dünyasında vazgeçilmez ilk adım olarak kabul edilen İbn-i Sina, dünya üzerinde en fazla çalışma yapılan bilim adamı olma özelliğini çağımızda da koruyor. İbn-i Sina'nın kanunu, III. Mustafa'nın emri ile Tokatlı Mustafa Efendi tarafından çevrilmiş ve beş yılda tamamlanabilen bu eser, sadece Osmanlı değil, Batı için de bir tıp rehberi olmuştu.
OSMANLI YAZMALARI Türkler'de eskiden beri iki ayrı hekimlik tarzı vardı. Yusuf Hacib'in Kutadgu Bilig'inde "1070 Otacı" adı verilen ve ilaç ile tedavi yapan hekimlerin yanı sıra sadece ruhi tedavi uygulayan efsuncuların bulunduğu kaydedilir. Osmanlı döneminde hastaların Darüşşifa'larda tabipler ve tekkelerde şeyhler tarafından iki ayrı tarzda tedavi edildiği görülür. El yazması tıp kitaplarında akıl ve sinir hastalıklarına da geniş yer verilmiş, "Baş hastalıkları" adı verilen bu bölüm için genelde ilaç tedavisi öngörüldüğü yazılıdır. Sara bu hastalıklardan biriydi. Evliya Çelebi de ilaç tedavilerinin yanı sıra tekkelerde de yapılan tedavilere örnekler verir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|