|
Aşçı Vatel'in unutulmaz ziyafeti
|
|
Filmde, 17. Yüzyıl dünyasına, mutfak ölçeğinde bakarken Fransa Sarayı'nın hayatını, merasimlerini, ilişkilerini, güç ve iktidarı, onun peşine düşmüş insanları gözleriz. Vatel, kralın prensin evine misafir olduğu süre içinde "efendisini" çukurdan çıkarıp alacak bir performans sergilemelidir. Derinlemesine bir bakış, bir tarafta saraya hakim çürümüşlük ve ahlaki iflası, diğer tarafta ise özgürlük, dayanışma ve onuru gözler. Dedik ya, aşçı Vatel'in görevi sadece sunulacak bir yemekten ibaret değildir.
Kralın misafir kaldığı süreyi benzersiz, kusursuz ve unutulmaz kılacak her şeyden kendini sorumlu hissetmektedir. Nihayet bütün hazırlıklar, planlar tamam edilir. Misafirler çıkagelir. Ne var ki aksiliklerin de tümü devrededir. Kötü havadır, teknik problemdir, şudur budur derken bardağı taşıran son damla da malzeme temini ve sevkinde çıkar.
Filmi görenler hatırlayacaklar. Tüm film boyunca fona hakim yeme içme, mutfak teması şaşılacak bir estetik bütünlük içindedir. O telaşlı ve sessiz koşuşturmanın içinde "mutfağın, yemeklerin estetiği" ister istemez bir dil haline dönüşür. Herkesin kendince konuştuğu bir dil: Kral, gözdesi Anne de Montausier'i gece yarısını takiben çikolata içmeye davet ederken, Vatel odasına bir çiçek demeti bırakır. Şekerden mamul baştan çıkartıcı güzellikteki çiçeklere kim direnebilir? Ne var ki Vatel'in kendini oluşan talihsizliklerden, gıda sevkiyatı problemlerinden sorumlu addettiği an geldiğinde kralın gözdesinin "şefkati" dahi kafi gelmeyecektir. Adım adım izleyicinin endişe ettiği sona yaklaşılmaktadır. Aşçı intihar eder...
|