'İlim bir nokta idi'
Yaklaşık bir yıl kadar önce 'Komplo pazarına nur yağıyor' diye yazarken bugün geldiğimiz noktadaki kadar yoğun bir veri karmaşası ve kirliliği içinde bulunacağımızı tahmin edebilmiş değildim. Şimdi artık sadece Türkiye ve benzeri 'netameli' coğrafyalar değil, tuzu kuru insanların diyarları da fasılasız bir 'komplo bombardımanı' altında.. Çeşitli yoklamalar ayan-beyan gösteriyor ki; 'çağdaş refah düzeyinin üstünde' -ne demekse- yaşayan insanlar bile 'lanetlik kavim' telaşına düştüler, eski öcülerini yeni mahzenlerinde aramaya başladılar ve hatta farklı öcüler tedarik ettiler. Sürecin özellikle iki gerçeği, 'soykırım' sapıklığını hortlatacak iklimi oluşturuyor: 1-) Su katılmamış komplo teorileri ile, nesnel görünüşlü stratejik 'okuma' ve öneriler hiçbir zaman olmadığı kadar birbirini andırmakta, iç içe geçmekte, karışmakta ve özellikle de karıştırılmaktadır. 2-) Yirminci yüzyılla birlikte bilimsel teorilerin teknolojik gelişmelere dönüşümünde gözlediğimiz olağanüstü hızı, şimdi pek çok komplo teorisinin stratejik tasarı halini alıp uygulanmasında izliyoruz. Böylece, en gerçekçi insanların bile 'komplo külliyatı'ndan çıkarıp 'yaşanmış ve ya- şanmakta olan hakikatler' defterine kaydettiği vaka ve düzenek sayısı akıl almaz biçimde artmaktadır. Bu da, komplo vadisinde en temel dayanağımız olan 'gerçek duygusu'nu yitirmemiz demektir. Bir açıdan bu yeni çığırı 'internet ortaçağı' olarak da kaydedebiliriz: Bilgi üretiminde artış ama gerçek az ve belalı! Bu ortaçağda da beyinlerde engizisyon duruşmaları sahneleniyor. Sözde o günün kolektif vicdanını temsil eden kilisenin öldürme ve cennet tapusu verme yetkisi şimdi 'sanal teoloji' havarilerinin elinde.. 'İletişim büyücüsü' internet ayrıca 'çağının vicdanı' koltuğunu klasik medyadan koparıp aldı. Doğrusu bir parça hakiki vicdan yine de! Çünkü giremeyeceği delik olmadığı için en müthiş 'denetçi' gibi duruyor. Lakin her vicdan gibi iğfal edilmesi mümkün; -üstelik bununki çok kolay- dolayısıyla denetimsiz! Bir uygarlığın kökten çökmekte olduğu da en kesin biçimde vicdan çürüğünün yaydığı kokuyla okunur! İnsanlar önce doğruyu yalandan ayırma yeteneğini yitirir.. Doğru ile yalanın kolayca karıştırılabilir hale gelmesi, hatta çoğu kez tamı tamına yer değiştirmesi, ölümün hayat, hayatın ölüm anlamına gelmesidir.. O zaman katliama kurtarma dersiniz, özgürlük direnişine de terör! Üstelik her ikisinin içinde az veya çok zıddı da olabilir. Katliam uyguladığınız yerde belki başka birilerini gerçekten de kurtarıyor veya özgürlük direnişine kalkışırken de en masum cana zarar verebiliyorsunuzdur. Arapları katledip Kürtleri kurtarmak (!) veya direniş adına çaresiz Japon'u rehin alıp zorla tekbir söyletmek gibi! Kıta ve küre ölçekli kan emiciliğin 'Avrupa'da 30 Yıl Savaşları' ile başlayan yakın tarihini araştırdığı dizisinde Alman Der Spiegel dergisinin dile getirdiği gibi, İblis yeryüzünde mutlak saltanat kursa ancak şimdiki tabloyu tezgahlar! Bu cinnet döneminde artık 'Kontrol Edilebilir Küresel Kaos' diye ifade edilen amma velakin dünyayı tek kutuptan iyi niyetli efendilerin barışçıl amaçlarla yönettiği görüşüne hizmet edenlerce 'komplo teorisi' sayılan kara kehanet için çağın iletişim büyücüsü internet pek de adil bir hizmetkardır; isteyene inkar, isteyene iman tılsımı dağıtır. Denetleyemeyen ve denetlenemeyen bu teknolojik vicdan iyi niyetiyle de, kötü niyetiyle de nihai tahlilde aynı efendiye uşaklık eder: İblis! Çünkü, stratejik gelişmelerle ilgili sağlam veriler öğrenmek mazlumun hiçbir işine yaramaz. Bu mel'un, 'derya misali kan akmadan doymam' der gibidir. Elbette böyle bir sürecin mimarlığını, birbirleriyle uyumlu kadrolardan meydana gelmiş tek bir merkeze bağlamak abestir. Olsa olsa, tasarlanmış bir eylem veya eylemler zinciri ile orman birkaç yerden bilinçli şekilde tutuşturulmuştur. Şimdi izlemekte olduğumuz, tutuşturulan ormanın rüzgar, sıcaklık ve benzeri doğal etkenlerin de hızlandırmasıyla kendi kuytu köşelerini bile ateşe verişidir. Fiber kıvılcım tufanı altında nevrimiz dönüyor, bilgimiz acayip çoğalıyor ve misli görülmemiş bir hızla yayılıyor ama bilim ölüyor. Hazret-i Ali sesleniyor sonsuzluk yurdundan: -İlim bir noktaydı, cahiller onu çoğalttı.
|