|
|
|
|
|
"Bu ismi not edin"
|
|
Milano'da röportaj yaptığım tüm Türkler'in isimlerini aklınızda tutun. Ancak Asuman'a ayrı bir yer ayırın. On parmağında on marifet olan bu başarılı temsilcimiz çok çok özel biri.
Asuman Samyeli ile röportaj randevumuz Milano'nun "concept shoping" anlayışının en iyi örneklerinden biri olan "Corso Como 10"da. O bir stilist, trendsetter, designer, danışman. Karşılaştığımızda bana ve fotoğrafçımıza yanaklarını uzatıyor. Milano gibi ilişkilerin resmiyet altında ezildiği bir şehirde inanılmaz sıcak bir yaklaşım. Ufak tefek, narin yüzlü, gencecik (27 yaşında) bu kadını yavaş yavaş keşfediyoruz. Üzerinden babaanne stili siyah şalını çıkarıp, onun altındaki bej 1930'lardan kalma pardesüsünün düğmelerini açıyor. Bir modacı ne giyer neden giyer aklıma gelen ilk sorudur.
ESKİYİ SEVİYOR Tıpkı bir manikürcünün tırnaklarını kontrol etmek gibi bir merak. Yine 1920 model siyah ayakkabılar, siyah çoraplar üzerine çekilmiş ince dizlikler, jeans mini etek, bu sene çok moda olacak olan ten rengi dar tişört, onun üzerindeki kül rengi omuzluk beni "bu nasıl bir kültür ve benliğin ürünü" sorusuna yönlendiriyor. Ancak Samyeli'ni baştan tanımak gerek. Sürekli konudan konuya atlarken "Kafanızı karıştırıyorum galiba" diyor. Asuman Samyeli'ni dinlemeye başlıyoruz; "Mimar Sinan'ın Tekstil Bölümü'nün 3. sınıfında 2. dönemdeyken İTKİB'in genç stilistler yarışmasında birinci oldum. İTKİB benim 2. ailem hatta bazen birinci. Bu kurumdan aldığım bursla Milano'ya geldim. Moda, pazarlama, yönetim alanlarında İtalya'nın dünya çapında tanınan Domus Akademisi'nde master yaptım". Samyeli, Domus Akademisi hakkında "İtalyan modasının alfabesini anlatıyorlar. Domus'da, Future Concept Lab adlı moda danışmanlığı yapan bir firma vardı. Ben o ekipten çok etkilendim. Gözlem, fotoğraf, her şeye değer verip trendlere taşıyorlar. Zaten Domus'da verilen stilistlik eğilimi değil, şirketleşme öğretiliyor" diyor. Bu arada herhalde merakımı sezdi ki kendi kıyafetini yorumluyor; "Ben miks yapmayı seviyorum. Aslında sevdiğim 1920-30'lu yıllar. İkibinli yılların kadınları güçlü ama bir stilleri yok. Eskiyi seviyorum, bugünü sevmiyorum, bugünden ne kalacak 30 yıl sonra 2000'ler olmayacak 2000'de 30'ları yaptılar. Geçen sene 80'leri giydiler. Yine büyük isimler kalacak. Sade, temiz ve kaliteli olan Armani gibi ya da eğlenceli ve özgür bir stile sahip olan Moschino gibi."
SİYAHA VE BEYAZA TUTKUN Samyeli'nin eskiye düşkünlüğü ise siyah beyaz film tutkusundan geliyor; " Ben siyah beyaz sinema dönemini seviyorum. Dedem tam bir sinema tutkunuydu. Çocukken Amerikan çizgi filmlerini siyah beyaz gördüğümü hatırlıyorum. Giysilerimde de bu siyah beyaz hastalığı görülüyor. Yeniyi kolay hazmedemiyorum" diyor. Bu arada vintage kıyafetler alıp bunlar üzerinde çalışmayı sevdiğini söylüyor; "Kullandığım aksesuvarlar, mikslemeler, hep kullanılmış malı temelde kullanmak üzerine dayanıyor". Samyeli doğal bir kadın, Corso Como 10'da düzenlenen ve ünlü şahsiyetleri beklenmedik pozlarla sunan siyah beyaz fotoğraf sergi salonunda "eski fotoğraflara bayılıyorum. Annemin fotoğraflarına, annem çok güzel, ona doyamıyorum, pastel ve kirli renkleri seviyorum" diyor.
DERİ KONUSUNDA DA UZMAN O kadar çok şeyi bir arada yapıyor ki bir ara hepsini söylemesem mi diye bir düşünceye kapılıyor. Ancak ana işi ve ileriye dönük tamamiyle yönlenmek istediği iş "Bir firmaya nasıl sıfırdan başlanacağını, nasıl marka yaratılacağını öğretmek", piyasaya giren tekstil firmalarına A'dan Z'ye danışmanlık yapmak. Son projesinden söz ediyoruz; "Son projem Vicenza'daki La Matta firması ile 1 yıllık bir işbirliği anlaşmamız var, dışarıdan free lancer stilist olarak başladım. Deri yüzeyleri yaratıyorum. Mimar Sinan'da öğrendiğim teknikleri uyguluyorum, deri giyim stilisti oldum. Coin (İtalya'nın büyük mağaza zincirlerinden)ve Idea Como fuarına'da stilist olarak katıldım" diye söze başlıyor. Samyeli deri giyimi konusunda bir uzman ancak çalıştığı alanlar ve ufku çok daha geniş; "Deri konusunda bir danışmanlık bürosunda çalışıyorum. Türkiye'ye de hizmet veriyoruz. Ancak buradan Türkiye'ye çalışmak zor. Sistemli değiller, organize değiller. Modelleri gerçekleştirmek zor. Stil arıyorlar, free lancerlarla çalışmaları zor. Ben teknik değilim, ama bir stili bir markaya giydirebilirim. Firmalara özel yapılacak çok şey var. Çok yönlü olmak lazım. Deri firmaları da kumaşa kayıyor. Deri sektörü zor durumda, kumaşı bilmeyen stilist olamaz" yorumunu yapıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|