|
|
|
|
Alerjik nezle astımla birlikte tedavi ediliyor
Değerli okurlar, Dünya Sağlık Örgütü 1999 yılından beri, tüm dünyadan uzmanların katkısı ile astımdan korunmak için yeni bir strateji geliştirmeye çalışıyor. Bu strateji alerjik nezlenin önlenmesi ile astımlı hastaların sayısında azalma olduğu gerçeğine dayanıyor. Şimdiye kadar hafife alınmış olmasına rağmen, alerjik nezle, astım için önemli bir risk oluşturur. Bunun kontrol altına alınması ve tedavi edilmesi, daha ortaya çıkmadan astımı durdurmanın etkili bir yolu. Alerjik nezle, alerjenlere bağlı olarak burnun iç yüzeyinde gelişen bir reaksiyon olarak tarif edilmektedir. Ortaya çıkış zamanına göre mevsimsel, tüm yıl boyu süren ya da mesleki olarak gruplanmış olsa bile, bu gruplamayı "sürekli olan" ya da "arada sırada ortaya çıkan" diye yapmak gerekir. Çünkü mevsimsel polen alerjisi olanlarda, zaman içinde ev tozlarına ya da kimyasallara karşı da hassasiyet gelişebilmekte ve hastalık klasik tablosundan uzaklaşmaktadır.
ÇOCUKKEN BAŞLIYOR Astım ise, tüm yaşlarda görülebilmesine rağmen genellikle çocuklukta başlar. Belirtilerinin başında; şiddeti ve tekrarlama sıklığı insandan insana değişebilen nefes darlığı atakları gelir. Havanın geçtiği yollardaki sinir uçlarının hassasiyeti bozulmuştur ve hava yolları kolayca daralabilir hale gelmiştir. Astım tamamen tedavi edilemez ama kontrol altına alınabilir. DSÖ'nün öncülüğünde yapılan ARIA Initiative on Allergic Rhinitis and its Impact on Asthma) çalışmasının elde edilmeye başlanılan sonuçlarına göre; alerjik nezle ve astım gibi alerjik hastalıkların görülme sıklığı gelişmiş ya da gelişmekte olan tüm dünya ülkelerinde bir salgın gibi artmaktadır. Çalışmaya göre; alerjik nezlesi olan hastaların yüzde 40'ında astım da vardır. Astımlıların ise, yüzde 80'inde alerjik nezle şikâyeti ortaya çıkabilir. Alerjik nezlesi olanların olmayanlara göre astıma yakalanma riski üç kat fazla bulunmuştur. Alerjik nezle en sık 10-30 yaşları arasında görülür ve kadınlarda daha sıktır.
TEDAVİ ŞANSI YÜKSELECEK Alerjik nezlenin ve astımın birbirleri ile olan bu yakın ilgisi bilim dünyasını ikisini birden tedavi edecek modellere doğru itiyor. İki metot umut verici bulunuyor. Birincisi; IgE'yi bloke ederek, onun yoluyla oluşan alerjik cevabı baskılayan Anti-IgE antikorlarıdır. IgE, dışardan alınan alerjik maddelere karşı vücudumuzun oluşturduğu savunma faktörüdür. Fakat bu faktörler solunum yollarında bulunan bazı hücrelere bağlanıp, onları uyardıklarında gürültülü alerji tabloları ortaya çıkar. Dolayısı ile IgE'yi bir seviyede bloke etmek ya da kanda dolaşan miktarını azaltmak, hem astımda hem de alerjik nezlede belirtileri bir düzeye kadar azaltacak ve hastalardaki tedavi başarısını artıracaktır. İkinci metot ise; lökotrienlerin bağlantı noktalarını bloke etmektir. Lökotrienler astım ve alerjik nezledeki alerjik reaksiyonların seyrinde önemli rol oynayan maddelerdir. Bu maddelerin etki göstermesini bloke eden montelukast ve loratadin gibi ilaçlar, diğer astım ve alerji ilaçlarına olan ihtiyacı azaltarak, yaşam konforunu artırarak, astım ve alerjik nezlenin birlikte önlenilmesinde etkili olabilmektedir. Astımın ve alerjik nezlenin, alt ve üst diye ayrılmadan, solunum sisteminin tek olduğu görüşü doğrultusunda, birlikte tedavi edilmeleri hem oluşan ilaç karmaşasına son verecek, hastaların uyumunu artıracaktır hem de başarı şansını yükseltecektir. Sağlıkla kalın...
|
|
|
|
|
|
|
|
|