Seçim sonrasının kaderini Tayyip Bey'in yol haritası belirler
Geçen hafta gündemi belirleyecek iki önemli gelişmeden söz edilebilir. Bunlardan biri yerel seçimler konusunda yapılan anketin kamuoyuna yansıması, diğeri Denktaş'ın dörtlü görüşmelere katılmayacağını açıklamasıydı. Kıbrıs'ta umutlar bu hafta garantör ülkeler Türkiye ve Yunanistan'ın katılımıyla görüşmelerin dörtlü olarak sürdürülmesine bağlandı. Dişişleri bakanlarının ardından görüşmeler başbakanların katılımıyla son bulacak. Sayın Denktaş'ın katılmayacağını açıklaması, bu konuda bir riskin varlığına işaret edebilir. Ancak Denktaş görüşmeci kimliğinden de istifa etmiş değil, toplantılara katılmaya hâlâ ikna edilebilir. Ancak Kıbrıs'ta çözümün önündeki en büyük risk yine referandumda Türk tarafının hayır demesiyle ortaya çıkabilir. Kurulan görüşme mekanizması ve finale yaklaşması, başbakan düzeyinde katılım, çözüm konusunda kararlılığı sergiliyor. Bu da piyasaları olumlu etkiledi ve etkilemeye devam edebilir. *Yüzde 60 ne demek?- 28 Mart'taki yerel seçimlere ilişkin ilk anket, tahmin edilen ve beklenen bir sonucu ortaya koydu. İktidar partisi AKP'ye yüzde 60'a yakın oy çıkıyor. Geçen hafta piyasaları olumlu etkileyen bir faktör de buydu. Yüzde 60'lık oy ilk bakışta siyasi istikrarın sürmesi, hatta pekişmesi gibi görülebilir. Mali piyasalar da öyle değerlendirdi gibi. Öyle ya, bu parti iktidarda yıpransa ve aldığı oyların üçte birini kaybetse bile, yüzde 40'la ikinci dönem de rahat iktidar olabilir. Bu da, siyasi istikrar demek. *Nasıl davranacak?- Ancak yüzde 60 oyu aldıktan sonra bu parti ve partinin kadrolarının hükümet üzerinde baskısı ne olacak? Başbakan nasıl davranacak? Tutumlarında, değişiklik olacak mı? Çünkü yüzde 60 oy siyasi yelpazede merkez ve merkez sağ oyları da almak demek. Ancak AKP örgütünün bu seçmen kitlesini ne oranda yansıttığı tartışmalı. Bu nedenle "Millet bana oy verdi, güç bende" yaklaşımı, toplumu ve devleti gerecek potansiyel taşıyan türban, YÖK ve imam hatip okulları sorununun çözümünde hükümeti dayatmacı bir sonuca götürebilir. Götürür demiyoruz, çünkü Başbakan'ın şimdiye kadarki çizgisi bu yola sapmayacağı izlenimi veriyor. *Olumsuz senaryo- Kasım 2002 seçimlerinin aslında iki aşamalı bir seçim olduğu, ikinci aşamasının 2004 yerel seçimleri olacağını düşünüyoruz. Bunu daha önce ifade ettik. Çünkü yerel seçimleri alamayan bir hükümetin iktidarını sürdürmesi zor. Dolayısıyla hükümetin 2002 seçimlerinden bu yana geçen 16 aylık süreci bir ara dönem, yerel seçimleri almaya yönelik bir hazırlık dönemi olarak değerlendiriyoruz. Hükümetin ve Başbakan'ın asıl icraatlarının, asıl çizgisinin bu yerel seçim sonrasında ortaya çıkabileceğini düşünüyoruz. Yüzde 60 oyu içine sindiremezse ve "Türk milleti arkamda" derse, AKP ana kütlesi olan milli görüş çizgisini öne çıkarırsa, ölçüyü kaçırırsa, siyasi gerginliklere yol açabilir ve sonuçta bu da siyasi istikrarsızlık anlamına gelir. Bu, seçim sonrasının olumsuz senaryosu. * Olumlu senaryo- Eğer AKP merkeze doğru gelirse, popülizme sapmazsa, ekonominin gereklerini yerine getirmeye yönelir, reform sürecine sarılırsa, vergi reformu, sosyal güvenlik reformu, KİT yönetişim reformu ve özelleştirmeyi yaparsa, programa devam ederse, ekonomideki yeni yapıyı sağlamlaştırır. Siyasi gerginlikleri azaltabileceği gibi, bunun ekonomiye etkisini de asgariye indirebilir. Kıbrıs'ta atılacak adımdan sonra AB'den tarih alınması ve Büyük Ortadoğu Projesi gibi dış desteklerle Türkiye, 2005 ve sonrası zorlu döneme daha hazır girebilir. * Başbakan'ın tavrı- Yerel seçim sonrasında bir yanda yüzde 60 oy ve onun getireceği yükümlülükler, istekler ve baskılar, diğer yanda Türkiye'nin gerçekleri ve başbakanlığın gerekleri söz konusu olacak. Popülaritesi AKP'nin de önünde olan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın seçim sonrasında ne yapacağı, siyasetin merkezine mi yoksa kutuplarına mı yöneleceği, güç kazandıkça ölçüyü kaçırıp kaçırmayacağı, hem kendisi hem de siyaset ve ekonomi için belirleyici olacak. * Sonuç- "Ne kadar büyük olursan, o kadar alçak gönüllü ol" Latin atasözü
|