Seçimi almanın yolu işsizlikten geçer
İktidar partisi anketlerde ortaya atılan oranlarda olmasa da, yerel seçimlerden oy oranını artırarak çıktı. Seçmen, oyları ile istikrara ve hükümete yola devam mesajı verirken, DYP ve MHP'yi yeniden potaya sokarak sistemi iki partiliden dört partiliye çıkardı ve kendine alternatif yarattı. AKP'nin peşine takipçi taktı. *Şimdilik umut yetti- Genel seçimden 17 ay sonra yapılan yerel seçimlerde AKP'nin güçlendirilmesine karşılık, muhalefetin toparlanması, hükümet olarak performansının düşmesi halinde oy oranının da düşebileceğini gösteriyor. Seçmen AKP'yi yüreklendirdi, çünkü bu parti iktidarda henüz yıpranmış ve umutları kırmış değil. Ekonomide beklentiler iyiye dönmüş. İşsizlik sorunun çözüm yoluna konulamamış ama hükümet icraatlarıyla "Kıbrıs'ı çözeceğim, AB'ye adım atacağım, yabancı sermayeyi çekeceğim, işsizliği öyle çözeceğim" diyor. Kıbrıs sorunun çözümünde ortaya koyduğu niyet ve performansı belli. AB konusundaki kararlılığı da tam. Dolayısıyla seçmen hükümetin bu icraatını samimi bulmuş ve umudunu korumuş olabilir. *Sonuç alma zamanı- Ancak bundan sonraki ilk seçim Kasım 2007'de. Ondan önce Nisan 2007'de Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Türkiye'de 1980 sonrası tüm seçimlerin erken yapıldığını dikkate alırsak, 2007'nin ilkbaharında veya 2006'da yapılacak genel seçimlere 2.5-3 yıllık bir süre var. Bugünkü iş bulma umudu o zamana kadar korumak zor. Seçmen o seçimde umuttan çok gerçekleşme, yani sonuç bekleyecek. Ekonomide iyileşmenin, bu iyileşmenin günlük hayata yansımasının ve işsizliği azaltmasının sonucu görmek isteyebilir seçmen. Üç yıl boyunca umutla seçmeni yaşatmak kolay olmayabilir. *Geçmişten ders- Aslında 1990'lardan başlayarak Türkiye'de yapılan seçimlerde alınan sonuçların, bitişikteki tabloda yer alan işsizlik verileriyle yakın bir ilgisi var. 1991 seçimlerinden sonra her seçimin başka bir galibi ortaya çıktı. Üstüste iki seçimi birinci bitiren bir parti çıkmadı. Bu yıllar aynı zamanda Türkiye'de işsizliğin arttığı yıllar. Özellikle de 1994 sonrasında. Son 10 yılda Türkiye'de yaratılan istimdam 20 milyonu geçebilmiş değil. 1994'de Türkiye'de 20 milyon kişiye iş sağlanabiliyordu, 2003 yılında da 20.8 milyon kişiye iş sağlanıyor. 1999'de bu sayı 22 milyona çıktıysa da düştü. Halbuki aynı tarihte toplam nüfus 10.4 milyon arttı. Buna karşılık sadece 805 bin kişiye yeni iş sahası açılabildi. İşsizlik oranı 1994'te yüze 8.6'den 2003'te yüzde 10.3'ey yükseldi. Oranın artışındaki düşüklük işgücüne katılmanın azalmasından kaynaklanıyor. 1994'de nüfusun yüzde 50.7'si işgücüne katılırken, yani çalışmak isterken, bu oran çeşitli nedenlerle 2003'te yüzde 47.1'e düştü. *İşsizlik belirleyici- Önümüzdeki dönemde işsizlik oranları üç aşağı beş yukarı değişmese de, sonuçta herkes kendi memnuniyetine göre oy kullanacak. Bugünkü umudun en azından bu haliyle üç yıl daha sürdürülmesi zor. Hükümetin de en önemli uğraş alanı yeni istihdam yaratmak olmalı. Hatta muhalefetin de. Çünkü, siyaset artık proje üretme üzerine kurulu. İktidara gelmenin ve bunu korumanın yolu işsizliği kontrol altına almaktan ve azaltmaktan geçiyor. *Sonuç- "Umut iyi bir kahvaltı, kötü bir akşam yemeğidir" Francis Bacon
|