Tarihe cinsiyet açısından bakmak...
Devletleri uluslar kurdu... Bir etnik grup önce "ulus bilincine" vardı, ardından siyasallaştı, son merhale olarak da devlet kurdu... Türkiye bu klasik gelişme örneğine uymuyor... Osmanlı'nın parçalanma döneminde, Türkiye, çok değişik etnik gruplardan oluşan tüm Müslümanlara "Türk" denerek kuruldu. Batı'da ulus devleti yaratırken, biz de tam tersine, devlet ulus inşa etti...
*** Devletin ulus inşa etmesi, bugünde aşamadığımız bir dizi mahsur oluşturdu... Milliyetçilik akımı bağnazlaştı... Erken dönemdeki hamlığını gideremedi... AB tam üyesi olmayı beklerken bile, "onlar" ve "biz"ayrımını aşamadık... Kısacası, yerkürede bir Türkler var, bir de diğerleri... Bu noktaya takılıp kaldığımız için, Kürt Sorunu büyük acılar içeren kabarık bir fatura çıkardı... Ayrıca, kendimizi akıp giden insanlık aleminin bir parçası sayamadık... Sanki yaşadığımız uyduda bir insanlık serüveninin kendi macerası var, bir de biz Türkler...
*** Tabii dünyada biz ve onlar diye bakacak kadar kendi ekseninde dönüp dolaşınca da, egosantrik, kendini sonuna kadar abartan, diğerlerini kötülerken, kendini sürekli yücelten bir hastalıkta sözkonusu olabiliyor... "Sen neymişsin be Abi" şarkısı gibi bir durum... Antalya'ya İkinci Attalos'un heykelinin dikilmesi söz konusu olunca, ortaya çıkan tepkiler harikaydı.. Attalos karşıtı grubun iddiasına göre, Attalos eşcinseldi ve Antalya'ya uygun olamazdı.
*** Antalya kentinin kurucusu olduğu sanılan Bergama Kralı İkinci Attalos'a "cinsiyet" açısından yaklaşan, yegane millet herhalde biziz.. İnsanlık Serüveni içinde Bergama.. Bergama Kralları içinde İkinci Attalos.. Side'yi kuşatıp alamayınca, Antalya'yı inşa eden Attalos... Antalya'yı efsanelere göre "cenneti andıran" yer olarak tanımlayan Attalos... Milattan önce 159 ila 138 tarihleri arasında yaşayan Attalos'u yaptıkları, insanlık serüveninin bir parçası olarak değil, "cinsiyet"açısından değerlendirmek...
*** Üstelik tarihe "cinsiyet açısından" bakan ve İkinci Attalos'u bir Antalyalı gibi sapına kadar erkek bulmayan grubun ortaya çıktığı hafta, dünya da başka bir resim verdi... Örneğin, "eşcinsel Türk çiftinin Almanya'da evlendiği" bir gazetede manşet oldu... Berlin'de doğup büyüyen bir Türk eşcinsel, Ankaralı bir başka eşcinselle evlendi. Ve eş durumundan onu Almanya'ya götürdü... Almanya eşcinsellerin nikahını resmen tanımakta...
*** Gene aynı hafta, Amerika'nın San Fransisko kentinde eşcinsel evliliklere onay çıktı... Şehir evlenmek isteyen gay ve lezbiyenlerin akınına uğradı... Hatta öyle ki, tam dört günde bin eşcinsel evlendi... Üstelik San Fransisko eşcinsel evliliklere izin veren tek eyalet değil... Amerika'nın otuz sekiz eyaleti dışında, diğerleri böyle bir imkan tanımakta...
*** Aile kavramı eskiden sermaye birikiminin gerçekleşmesi açısından da önemliydi... Galiba artık sermaye ihtiyacı azaldıkça, aile kavramı da delinmekte... Attalos'a eşcinsel olduğu için karşı çıkan Antalyalılar'ın yaşadığı dünyada, eşcinsel evliliklere gittikçe artan sayıda devlet onay veriyor. Tarihe insanlık açısından değil de, cinsiyet açısından bakınca, insanın aklının karışması normaldir... Ne geçmişi anlar, ne günü, ne geleceği... "Ben Türküm ve erkeğim" diyerek övünerek, dolanır... Bilmez ki onun evvel zaman içindeki sülbünde insanlığın parçaları, hatta İkinci Attalos vardır...
|