| |
Zengini buysa...
Adana, Mersin ve Gaziantep'i kapsayan seçim gezimizin üçüncü durağından da döndük. Hoşgeldin demeyin, hoş bulmadık; çünkü tedirginliğimiz iyice arttı. Başkan Celal Doğan'la görüşmek üzere Büyükşehir Belediyesi'ne adımımızı atarken, arkalardan bir yerden önce bağırışlar yükseldi, sonra kırılan camların sesi duyuldu. Geri dönüp "olay" yerine gittik. Belediyenin hizmet birimlerinin bulunduğu binanın önünde 1500-2000 kişi toplanmış, kapıya yükleniyor. Belediye görevlileri de "Size yanlış söylemişler, yok öyle bir şey" diyerek dağılmaları çağrısı yapıyor. İşte o hengâmede, öfkeli topluluk öne doğru hamle yapınca birkaç pencerenin camları tuzla buz olmuş. Meğer birileri "Belediye bugün yoksullara, işsizlere yardım yapacak" diye bir laf atmış ortaya, "tevatür" ışık hızıyla kente yayılmış ve insanlar soluğu orada almış. Odasına girdiğimizde Doğan, Emniyet'i arıyordu. Yardım istemek için. Şaşırdınız değil mi? Biz de. Sonra gördüklerimizi tablonun zengin Adana ve Mersin'deki parçalarıyla birleştirdik ve şaşkınlık yerini korkuya bıraktı. Nasıl korkmayalım? Raporlarda, sempozyumlarda, tanıtım toplantılarında bize anlatılanlara göre; *Gaziantep en zengin 10 il arasında, hatta ilk 5'i zorluyor. *Güneydoğu'dan o büyük göç dalgasının sadece "tortusu" orada kaldı. *2001 krizinde Türkiye yüzde 7.5 daralırken, Gaziantep vartayı yüzde 3.5 gibi hafif bir sarsıntıyla atlattı. *4 organize sanayi bölgesi (toplam 13.8 milyon metrekare alana yayılan 557 fabrikada 60 bin işçi çalıştırıyor), serbest ticaret bölgesi (1.4 milyon metrekare, 3 milyar dolar yatırım yapıldı, yılda 110 milyon dolarlık iş hacmi gerçekleştiriyor), 3 küçük sanayi sitesi (6.658 işyeri) bulunan Gaziantep 20 milyon kişinin yaşadığı Doğu ve Güneydoğu'nun çekim merkezi. *Yıllık ihracatı 900 milyon dolara yaklaşan (Irak'ta durumun olağana dönmesiyle en az 1.5 milyar dolara çıkacak), akrilikten una kadar çok geniş bir ihraç ürünleri yelpazesine sahip Gaziantep, bırakın mevcut 1 milyon 285 bin nüfusunu, 5 milyon insanı doyuracak güce sahip olmakla övünüyor. Şimdi bir de aynanın öbür yüzüne bakalım: "Çalışmak isteyene iş çok" denilen Gaziantep'in 853 bin nüfusunun 48.190'ı işsiz. Bu da çalışma çağındaki nüfusun en az yüzde 20'si demek. Ve rakam sürekli artıyor. Biz oradayken 2.800 işçi daha kapı önüne konuldu. Çünkü, kapasite kullanımı hızla düşüyor. Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer, "DİE'nin Şubat ayı için açıkladığı yüzde 77 kapasite kullanımı hiç de gerçekçi değil" diyor. Başkan Doğan, Gaziantep'te kapasite kullanımının yüzde 30'lara indiğini söylüyor. Koçer, "O kadar değil ama yine de epey aşağılarda" diyerek çarkların pek dönmediğini doğruluyor ve 3 neden sayıyor: Düşük enflasyona geçiş döneminin sarsıntıları. Kurlardaki düşüşün, TL'deki değerlenmenin iç talepte yol açtığı daralma. Ucuz Çin mallarının indirdiği darbe. "Korkuyorum arkadaş" Zengin Gaziantep'in arka bahçesiyle ilgili bu veriler yeterli gelmediyse, bir bilgi daha: Kişi başına yıllık gelir, "yoksul iller" sınırı 1.500 doların biraz üstünde: 1.593 dolar! Başkan Doğan bu tablonun sokağa yansımasına bakarak, "Açlık diz boyu" diyor ve ekliyor; "İnsanlara 'En az 50 yıl için yol, su, kanalizasyon, çöp, arsa, imar sorunu bitti' diyorum. 'Bana ne bunlardan. Açım ben aç' cevabı veriyorlar. Türkiye beni korkutuyor arkadaş. Şimdi sadece açlık var. Böyle giderse bir süre sonra hücum başlayacak." Yani yağma... Baklavanın ekmek, su kadar sıradan yiyecek olduğu Gaziantep'te patlak veren "Baklava çalan çocuklar" olayı bu kasırganın işareti olabilir mi; karar sizin. Oy için kapıyı çalan adaylardan aş istendiği dinamit fıçısı Gaziantep'teki tatsız-tuzsuz seçimin nabzını da yarın anlatalım...
|