Uzanlar'ın barajları yüzde kaç kapasite ile çalışıyor?
Elektrik üretim tesisleri yüzde kaç kapasite ile çalışıyor? Arkadaşımız Hacer Gemici bu soruya yanıt ararken bazı tablolar getirdi. Türkiye doğalgaz çukuruna batmış gözüküyor. Dünyanın en temiz enerjisi nasıl olur da, Türkiye için sıkıntı kaynağına dönüşüyor. Doğalgaza aşırı bağımlı olmak, kıt kaynaklarımızın yurtdışına transferi, doğal kaynaklarımızın ise heba olması anlamına gelmiyor mu? Özel sektöre Hazine garantili elektrik ürettirmek (yüzde 95'i doğalgaz kaynaklı) belki doğru bir kararmış. Ama ipin ucu kaçırılmış. Örnek mi? Buyurun: Haziran ayında Çukurova Elektrik ve Kepez'in imtiyazı iptal edildi ve 11 baraj, Elektrik Üretim A.Ş'nin (EÜAŞ) mülkiyetine geçti. (Sözleşme iptal edilmeseydi 2057 ydevletin olacakt Yüzde 40'a düştü Yani Uzanlar'ın yüzde 75'ine sahip olduğu, binlerce yatırımcısı olan Çukurova'nın öz kaynakları ve kredi imkanlarıyla yapılmış barajlar, devlete sıfır maliyetle geçti. Lütfen yandaki haberde yer alan tabloya bir göz atın. Uzanlar'ın elinden alınan barajların toplam kurulu gücü 1051 Megawaat. Yani yıllık 8 milyar 600 milyon kilowaat elektrik üretecek güç var. Ortalama her yıl bu kapasitenin yüzde 70'ini kullanıyorlardı. Anlaşılıyor ki, EÜAŞ üretimi düşürmüş. Oran yüzde 40'ların altına gerilemiş. Türkçesi, devlet kendisine tek kuruş maliyeti olmayan Uzan Ailesi'nin elinden aldığı barajlarda üretimi kısıyor. Neden? Adana, Mersin, Hatay, Antalya, Kahramanmaraş ve Burdur'un bazı bölgelerinde faaliyet gösteren sanayi tesislerinin durumu kötüleşti mi? O bölgede bir kriz yaşanıyor da biz mi bilmiyoruz? Hayır, oralarda ne olduğunu izleyebiliyoruz. Tam aksine bölgenin sanayi üretim kapasitesi artıyor. İhracatı artıyor. İstihdamı artıyor ve her zamankinden daha fazla elektrik kullanıyorlar. Bu sanayi tesisleri 50 yıldır elektriğini Çukurova'nın barajlarından alıyordu. Su seviyesi ne alemde? Barajların sahibi değişti ama orada duruyorlar. Ağızlarına kadar su dolu. Görevliler, elektrik üretmek için can atıyor ama emir açık: Kapasite düşürülecek. Çünkü, devlet kendisine ait olan hidroelektrik ve termik santrallerde üretimi kısarken alım garantisi verdiği santraller tam gaz çalıyor. Devlet, yap-işlet-devret ile gerçekleştirilmiş santrallerden elektriğin kilowatt saatini 10 cent'e alıp sanayiciye satıyor. Kendisine 1 cent bile maliyeti olmayan Çukurova barajlarının kapasitesini düşürüyor. Peki bu tablo nasıl yaratıldı? Enerji Bakanı bu gerçeği görmüyor mu? Görmez olur mu? Görüyorlar, ama çaresizler. Geçmiş hükümetler, Rusya'dan alınan aşırı miktarda doğalgaza pazar bulmak için santral kurdurmuşlar. Bu santrallerden, yüksek fiyatla alım garantisi vermişler ve devlet olarak elektriği onlardan almasanız bile parasını tıkır tıkır ödemek zorundasınız. Artık bu işleri serbest piyasaya bırakmanın zamanı geldi. Enerji Piyasası Üst organı EPDK da böyle düşünüyor. Ama DPT "elektriksiz kalacağız" korkusuyla, alım garantili doğalgaz santralleri kurulmasını öneriyor. Neden? Niçin? Bu ülkenin kendi kaynakları açığı kapatmak için yetersiz mi? Yoksa, birileri Rusya'dan her yıl artan miktarlarda gelecek gaza iş mi arıyor? Geleceğimizi biçimlendirmesi için Ankara'ya gönderdiğimiz siyasetçilerin kör, öngörüsüz, plansız, programsız olduklarına bu kez inanmak istemiyorum.
|