Alan SPK, satan TMSF ikisi birden kazıklanmış!
Sermaye Piyasası Kurumu, İstanbul, Akmerkez'de bulunan ofisini, geçen yıl Süzer Plaza'ya (Gökkafes) taşıdı. SPK, süper lüks manzaralı, 6 bin 500 metre kare olan ofisi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nundan satın aldı. Ofis için yanılmıyorsam 17.5 trilyon lira ödediler. TMSF ise ofise, kendisine devrolan Kentbank kanalıyla sahip olmuştu. Yatırımcı ve halka açılan şirketlerden elde edilen gelirle ayakta duran SPK, neden Gökkafes'ten yer satın aldı? Konu kamuoyunda çok tartışıldı. Amacım tartışmayı alevlendirmek değil. Biliyorsunuz, alan ve satan kuruluşlar özerk olmasına rağmen, kamu denetimine tabii. Ortada tartışma olduğuna göre, konu "kamu yararına uygunluğu" acısından mutlaka incelenmiştir. Çünkü devlet mekanizması böyle işliyor. Hiç düşünmemiştim ama ortada iki farklı inceleme raporu dolaşıyormuş. Bilgiyi bir üst düzey TMSF yetkilisinden aldım. İsmini yazmıyorum. Çünkü amacı bir açıklama yapmak veya bir kurumu hedef almak değildi ve yazılmamak kaydıyla sohbet ediyorduk. Sohbet, Fon'da işlerin ağır gidip gitmediğine geldiğinde şu bilgiyi verdi: "Fon, BDDK, ya da aklınıza gelen tüm kamu kurum ve kuruluşları, hiç farketmiyor. Yöneticiler, bürokratlar iş yapmaya korkuyor. İş yapmayandan hesap soran yok. Kimse sizi eleştirmiyor ama iş yaparsanız, mutlaka soruşturmadan geçersiniz. Ne olur ki demeyin. Hakkınızda, etkisiz, geçersiz, sonuç alıcı olmaktan uzak küçük bir itham bile tüm kariyerinizi değiştirebilir. Son 4-5 yıldır kamunun üzerinde böyle bir psikolojik baskı var. Bir örnek vereyim. Biliyorsunuz, SPK, Süzer Plaza'daki binayı bizden satın almıştı. Müfettişler SPK'yı suçladılar. "Ofis katı için yüksek bedel ödediğine" dair tespit yaptılar. Bu sırada TMSF yani biz de sattığımız aynı ofis için soruşturmadan geçiyorduk. Bizi inceleyen müfettişler ise farklı düşündü! Onlara göre biz ofis katını bedelinin altında satarak, kamuyu zarara uğratmışız." Traji-komik değil mi? Adı geçen ofis katı pahalıya mı alındı yoksa ucuza mı satıldı? Ofisi satın alan SPK. Satan TMSF. İkisi de özerk. İkisi de elbette kamu denetimine açık. Ortada aynı konuda iki farklı tespit varmış gibi görünüyor. Oysa, müfettişler farklı olabilir ama hareket noktalarını "Aman başımıza bir şey gelmesin ve mutlaka bu işlem devlet zarara uğratılarak yapılmıştır" düşüncesi oluşturuyor. Genelde tartışmaya yol açan herhangi bir kamu kaynaklı satışı inceleyen müfettiş risk almak istemiyor. "Bu mal piyasa değerinin altında satılmıştır" tespitini yaparak kendisini otomatik olarak korumaya alıyor. Üstüne üstlük, yıllardır edindiği tecrübeye göre devlet hep zarara uğratılmıştır. Eğer inceleme devletin alımlarıyla ilgiliyse en risksiz yorum, "Mal bedelinin üzerinde satın alınmıştır" oluyor. Sohbetimizinden anlıyorum ki, binlerce gayrımenkul, yüzlerce şirket satmak zorunda olan Fon, ekspertiz raporlarıyla da uğraşıyor. Yarın "ucuz, pahalı" tartışmalarında, okların kendisini göstermesinden korkan ekspertizler, satılacak gayrimenkullerin değerini olduğundan fazla gösterebiliyormuş. Bu durumda örneğin abartılarak 50 milyon dolar değer biçilen gayrımenkule alıcı çıkmıyormuş. Tabii bu gayrımenkulu 30 veya 40 milyona satacak yönetici de bulunamıyormuş. Umarım bu tip sohbetleri geride bıraktığımız günler çabuk gelir...
|