| |
|
|
Sistem Fıss! Sevginin Günlüğü
Geçen hafta Date Game, Türkçesi Hızlı Flört'e gitmiştim. Hani on altı kız onaltı erkek dörder dakika boyunca konuşup birbirine not veriyordu, karşılıklı kanaatler tutarsa çöpçatan firma devreye girip sevenleri kavuşturuyordu ya işte onun sonuçları e-mailime ulaştı. Öhö öhö! On altı erkek'den on ikisi üzerinize afiyet bendenizi beğenmiş. Biri arkadaş kalabilirim demiş, sanırım onu beğenmeyeceğimi düşündü ama açık kapı bırakmak istedi. (Sevgi Mars'dan bildiriyor). Kalan üç talihsiz kişi ise "beğenmedim" şıkkını işaretlemiş. Biri kesin kıyıldığım Fıdıl, diğeri not alırken yakalandığım olsa gerek. Üçüncüyü bulamıyorum ve buradan topuna sesleniyorum "Yaw karşı cinsten daha ne bekliyonuz!". Zaten az önce Mona Lisa Gülüşü'nden gelmişim, içimdeki Duygu Asenalar, Perihan Mağdenler hortlamış. Sisteme, elalemci zihniyetlere uyuzum. Kadınları, hele hele çıtırları ezecekleri fena yaparım. (Dünya'dan Sevgi'ye, Dünya'dan Sevgi'ye; Geri Dön!) Mona Lisa Gülüşü 50'lerde geçiyor yani annem daha doğmamış (Hadi anne yine iyisin). 2000'lerdeyiz ama hala genç kızların çoğunun ilk hedefi Sinan Akyüz'ün (bkn: Etekli İktidar) deyimiyle etinden sütünden yararlanılacak bir koca. Anneler ve yandaşlarının misyonu tez elden kızlarını torlayıp, toplayıp baş göz etmek. Edemezlerse "Biz nerede hata yaptık" ya da "Kızı çok mu saldık" diye dövünürler. Misal ben yirmi dört yaşında evlenmedim ya, evde kaldım, game over. Çevremde gelinlik odaklı yığınla arkadaşım var. Hepsinin ortak hayali Çırağan Sarayı'nın merdivenleri ve Yıldırım Mayruk!. Tamam aşıksan evlilik süper ama şu iteleme triplerine dayanamıyorum. Son nefesime kadar dehşetle anacağım bir arkadaşımın annesi, kızının pırtlayan sivilcelerine hele bir kocaya gitsin, dertleri biter kafasıyla "Boş ver yavrum, evlenince geçer" demişti. Evlenen, büyüklerinin gözünde sınıf atlıyor yani ben ikmale kaldım. Peki konu komşuyu eğlendirme ama kuş sütü koysan bile beğendirememe düğünlerine ne demeli? Ay Yarabbim sırf şu düğün dernek kabusundan kaçmak için "Nayır, nolamaz" diyebilirim. Geçen bir düğüne gittik, düğün dediğin şap şup ve şak şakdan ibaret. Gelinle damat mütemadiyen öpüşüp, resim çektiriyorlar. Şiştim ki ne şiştim. Filmde kızların hayat emelleri; kocalarını memnun etme (kendileri mutsuz olsalar da) ve ideal eşi oynamaya dayalı. Pretty Woman Julia Roberts da kılçıklık yapıp "Bebek de yaparım, kariyer de" diyor. Yürü be Julia, kim tutar seni! Günümüzde hal böyle gözükmese de derinlerde toplumun baskısı ve duygusal sömürü var. Feminizm eşittir dört yanı kılla çevrili erkek düşmanı fikri sabitleşince, hakkını arayan, paşa keyfine göre davranan "terbiyesiz kadın" ilan ediliyor. Korkarım ancak torunlarımız vicdan azabı çekmeden gönüllerince yaşayacaklar. Benim gibi üç beş kendini bilmez hariç, kaç genç kız elalemi takmıyor, öz yeteneklerine güvenebiliyor ki. Vır vır vır.. Utanmaz Sevgi büyüğüne, adetlerine karşı mı geliyon? Kocanın vurduğu yerde gül biter bilmiyon mu?. Valla benim bildiğim; Yuvayı dişi kuş yapar, kocayı elin hatunu kapar! Kızlar her zaman önce kendimiz.Yetti gari! Çıtırların fendi, yamuk düzeni yensin!. sevgunluk@yahoo.com
|