| |
|
|
İstanbul not Constantinople günleri..
Birden ekrandan "İstanbul, not Constantinople" patlamaz mı?.. İşte filmin benim için en güzel sürprizi bu oldu, geri kalanları tahmin ettiğim için.. 14 yaşında bir ortaokul öğrencisi idim Antakya'da, The Four Lads'in söylediği şarkı dünyaya yayılır, Billboard listelerinde haftalarca ilk onda kalırken.. Eve dönünce araştırdım.. Sözleri Jimmy Kennedy, müziği Nat Simon'a ait olarak.. Ne de güzel sözlerdi onlar, hele Yunan lobisinin etkisi ile dünyanın yarısı İstanbul'a Constantinople demekte ısrar ederken.. "Constantinople'daki her kız Şimdi Miss-tanbul.. Constaninople değil Yani Constantinople'da randevu verdiyseniz, O sizi İstanbul'da bekliyor olacak.. Niye artık Constantinople değil.. Türklerin keyfi bilir, kime ne?. İstanbul.. İstanbul.." Kaç para vermeliydik böyle bir şarkı yazdırmak ve popüler yapmak için.. Benzeri için bugün Erkan Mumcu bakanımız kaç milyon doları gözden çıkarırdı?.. Bizim ülkede pazarlamacı yok.. Bu filmi bileceksin.. Türkiye'ye geleceği zamanı hesap edeceksin ve CD'yi piyasaya süreceksin.. Al sana satış.. Ben sizin için aradım.. Amazon. com'a girerseniz, İnternet yolu ile Dominic Johnson'un söylediği düzenlemeyi getirtmeniz mümkün.. Şimdi bu şarkının "Mona Lisa Gülüşü" filminde ne işi var?.. Çünkü film, tam bu şarkının dünyayı dolaştığı 1953 yılının Amerika'sında geçiyor.. Etraf 53 Chevrolet ve Ford'larla dolu olur da, 53'ün top şarkıları olmaz mı?.. Filme "Ölü Ozanlar Derneği"nin kadın versiyonu diyenler oldu.. Ben Ölü Ozanlar Derneği'ni hiçbir filmle karşılaştırmam.. O zaman "Başka" film batar da ondan.. Ölü Ozanlar muhteşem bir filmdi.. Unutulmaz.. Final sahnesinde tüm sinemayı dolduran gençlerle beraber nasıl hüngür şakır ağladığımızı hatırlarım.. "Feminizm" falan filan diyerek, filmi belki de tepki çekecek mecralara sürüklemek isteyenlere de karşıyım.. Film "İnsan" üzerine kurulu.. Tüm oyuncuları kadın.. Tüm sorunlar kadın.. Tüm savaş kadın için.. Ama kadın insan değil de farklı bir yaratık mı?.. Geçiniz bunları.. Muhafazakar bir kız okulunda, özgür bir hoca.. Okul sabah, "Talim Terbiye" tarafından kayıtlı bilgileri veriyor. Öğleden sonra da "Ev kadınlığı" dersleri.. Çünkü amacı "İyi eş" yetiştirmek.. Böyle bir okula "Özgür" bir hoca gelirse, bu hoca üstelik Julia Roberts olursa ne olur?.. Ortaya sadece kadınların değil, erkeklerin de beğendiği enfes bir film çıkar.. Mona Lisa Gülüşü'nde bu Julia Roberts'ın da önüne geçen biri var. Yahudi öğrenci Giselle Levy'yi oynuyor.. Bu roldeki kızın adını yazıyorum, bakalım hatırlayan çıkacak mı?.. Maggi Gyllenhaal.. Hani "Bu nasıl isim?.. Nasıl yazılır, nasıl okunur?.. Eskiden ne güzel bir adet vardı. Yıldız adaylarına kolay çarpıcı isimler bulunurdu" diye yazmıştım.. "Siz gene de bu çok zor ismi bir kenara yazın, daha çok karşılaşacaksınız" demiştim.. İşte çıktı.. Evet o.. Sekreter'in, İstanbul sinemacılarının farkına varmayıp, hemen vizyondan çektikleri o harika filmin oyuncusu.. Burada da müthiş.. Nerdeyse tümü aseksüel sınıfın cinselliği yaşayan tek öğrencisi başka nasıl oynanırdı acaba?. Mona Lisa Gülüşü, yılın büyük zevkle ve keyifle (Kulakların çınlasın Mehmet Y. Yılmaz) izlenecek filmlerinden.. Hele G-Mall'da seyredip, çıkınca Num Num kafede, film keyfini dostlarınızla uzatsanız.. Kaçtır yazıyorum.. 19.00 matinelerini "Yaşam Keyfiniz" yapın.. 19.00'da film.. Sonra film üzerine sohbetle yemek.. Gece yarısı sinemadan çıkıp harala gürele eve koşmakla farkı yakalayın.. Yaşamı yakalayın.. Mona Lisa gecem o kadar güzeldi ki.. Ah!.. Bir de hemen ordaki D&R'da İstanbul Not Constantinople CD'sini bulup alabilseydim.. Arabama koyup, eve dönerken çalabilseydim.. İşte o zaman "Tavan" yapardım!..
|