Madeni para mı, kağıt para mı?
"Hanginizin cebinde madeni para var?" Sorunun sahibi Devlet Bakanı Ali Babacan... Sabah, atv, MHA ekibi olarak karşısında beş kişiyiz. Hepimiz bir anda ceplerimizi yokluyoruz. Sonunda, sabah taksicinin verdiği para üstünden kalma 100 bin liralık madeni parayı çıkarıp uzatıyorum. Babacan, görüşünü haklı çıkarır bir tavırla, "Bakın içinizde sadece bir kişide çıktı" diyerek düşüncesini teyit eder bir tavır sergiliyor. Ardından, saat 02.00'ye kadar bürokratları ile konuyu tartıştıklarını söylüyor. 1 Ocak 2005'ten itibaren tedavüle girecek ve bugünkü bir milyon liraya karşılık gelecek olan Yeni Bir Lira'dan, madeni mi, yoksa kağıt olanın mı fazla basılması gerektiğini sorguluyor. Hepimiz farklı bir görüş belirtiyoruz. Bakan, yeni bir liradan kağıt olanların daha fazla basılmasının yararlı olacağına inanıyor. Bunu söylerken, dolar örneğinden yola çıkıyor. Kağıt paranın itibarının daha yüksek olduğunu, bu nedenle YTL'den kağıt olan miktarın daha fazla basılması gerektiğini söylüyor. Yerinden kalkıp, makam odasındaki dolaba yöneliyor, 1970'li yıllarda piyasaya sürülmüş olan üç madeni paranın yan yana durduğu bir kutuyu getirip sehpaya bırakıyor. İçinde madeni 1 lira, 2.5 lira ve 5 lira duruyor. Özenle, 2.5 lirayı eline alıp şöyle diyor: "Küçük yaşta babamın dükkanının hesaplarını tutmaya başlamıştım. O tarihlerde bu 2.5 lira yeni çıkmıştı. Üst üste 10'ar adet koyup yan yana sıralar, sonra naylonlara sarardım..."
'Chip'li para dönemi Babacan, Dünya Ekonomik Forumu sırasında Davos'ta karşılaştığı bir durumu da anlattı. Birçok şirket yatırım yapmak için kapısını aşındırmış. Bunların arasında en dikkat çekenler de para kağıdı pazarlaması yapan firmalar olmuş. Hem de öyle bir iki firma değil, birçok firma gelip kendi ürününü tanıtmak istemiş. "Sizin paranızı biz dizayn edelim, güvenlik önlemleri ile ilgili düzenlemeleri biz yapalım" diye ısrarcı olmuş. Babacan, teknoloji ilerledikçe sahte para üretiminin de arttığına dikkat çekti. Ziyaretine gelen firmalardan biri de gelecekte kullanılacak kağıt paralardan örneklemeler sunmuş. Babacan'ın aktardığına göre, son dönemde kredi kartlarının üzerine güvenlik amacı ile konulan ve "chip" olarak isimlendirilen yarı iletken devreler paralara da konulmaya başlamış. Gelecekte filigranlı paraların yerini, chipli paraların alacağını belirtti. Yeni Türk Lirası'na bu aşamada böyle bir güvenlik unsuru yerleştirmeyi planlamadıklarını söyledi, ancak gelecekte birçok ülkenin, chipli paraya geçmek zorunda kalacağının da altını çizdi.
Tedavülden kalkan dönem Bir ara kuruş hesabını da yapmaya başladık. Baktık, milyonları çevirirken biz de işin içinden zor çıkıyoruz. Babacan, kuruşlu dönemin enflasyon üzerinde psikolojik bir etkisinin olabileceğine inanıyor. Ancak, ilk dönemde bazı sıkıntıların yaşanabileceğini de düşünüyor. Özellikle de eski ve yeni lira kullanımı sırasında kargaşa olmaması için uğraş verdiklerini belirtiyor. Her ne olursa olsun, 1 Ocak 2005'ten itibaren yeni bir dönem başlayacak. "Artık trilyonları telaffuz etmeye hazırlanın" sözü ile başlayan dönem bitecek. Çok sıfırlı paralarla birlikte, bir dönem tedavülden kalkacak. Yeniden, çok sıfırlı dönemlere doğru gidilebilir mi? Dünyada 49 ülke parasından sıfır atmış. Ancak hepsi de bir hiper enflasyon yaşadıktan sonra bunu gerçekleştirmiş. Türkiye gibi uzun yıllar enflasyonla yaşayan ülke durumunda kalmamış. Hatta, bazıları birkaç kez paralarındaki sıfırları, sıfırlamış. 1 Ocak 2005'te kuruşlu dönemle birlikte, belki de tarihi bir başka adım daha atılacak. AB ile müzakere süreci de Aralık ayında karar verilmesi halinde aynı dönemde başlayacak. AB süreci başlasa da başlamasa da önemli olan Türkiye'nin güçlü bir ekonomiye kavuşması. Ve dünyanın hiçbir yerinde ekonomik değer olarak ifade edilmeyen, katrilyonlu, kentrilyonlu, özetle çok sıfırlı döneme kapısını kapaması.
|