| |
"Alo Boğa Hattı" büyük bir hizmet
Hemen baştan belirteyim, bu bir "Kar yağdı" yazısı değildir. İki gündür gazetelerdeki "beyaz afet" muhabbetinden ruhum sıkıldı. Meslektaşlarımızın, "işe nasıl gidemediklerini" anlatmaları gerçi muhabbete renk katmadı değil ama eskiden "nasıl gidildiği" anlatılırdı, şimdi "nasıl gidilemediği" anlatılıyor, bir nevi "oto-röportaj" yapılıyor. Halbuki, perşembenin gelişi çarşambadan belliydi...
Biz Türkler'in bilimsel meteorolojik uyarılardan hazetmeyeceğimiz de baştan belliydi. Biz, tipiyi, fırtınayı gözümüzle görmeden inanmayız ki söylenenlere... Neymiş, belediye hizmetleri yetersiz kalıyormuş... Siz öyle zannedin... Mesela İstanbul Belediyesinin "Alo Boğa Hattı" kurduğundan haberiniz var mı? Çarşamba günü tv'lerde şahane bir haber izledim.
Erzurum'da, kurbanlık bir boğa ipini koparıp kaçmış... Vatandaş da peşinde. Karda kışta boğa kaçıyor, millet kovalıyor. Gazetecilerden biri boğaya iyice yaklaşıp fotoğrafını çekmeye çalışırken, kızgın boğa muhabire bir kafa attı, aldı ayaklarının altına çiğnemeye başladı. Daha sonra boğayı sakinleştirmek için çarşıdan bir inek getirdiler boğanın yanına...
Boğa ineği görünce sakinleşti. Bir süre koklaştılar. Birbirlerinden hoşlanmış olmalılar ki, bir süre sonra boğa inek bir olup, ikisi birden kaçmaya başladılar. Boğayı yakalamaya çalışan Erzurumlular, inekten de oldular. İstanbul belediyesi firar edecek kurbanlık boğaların yakalanması için "Alo Boğa hattı" kurmuş...
Boğanız firara kalkıştı mı kendi başınıza yakalamaya çalışmayıp, belediye telefon edeceksiniz. Boğa ekibi, ellerinde "iğne tüfekleri" ile gelecek, boğayı medeni bir şekilde yakalayacaklar. Malum, halkın kurban kesme itikadı kuvvetli. Bazıları kurban etinin çoğunu kendine ayırıyor olsa da, ne kadar büyük kurban kesilirse, o kadar sevap işleneceğine de inanılıyor. Bendeniz ne kurban keserim ne de bu gibi itikat konularına girerim.
Sadece "fizik" bilimi açısından yaklaşıyorum meseleye... 80 kiloluk bir insan, 600 kiloluk bir boğaya kumanda edemez. Nitekim çoğu kez, zorlukla yere yatırılan boğanın, kasap bıçağının boynuna temas etmesi ile yerinden fırlayıp kaçması normaldir. Boğa'nın da bir canı var, üstelik kuzu da değil bu hayvan. Gırtlaklanmaktan kaçan boğanın tepkisi ile kasapların kendilerini bıçakla yaralaması da bilimsel bir gerçekliktir.
Bu nedenle, Ali Müfit Gürtuna'nın kurduğu "Alo Boğa Hattı"na şükran duyulmalıdır. Kara tipiye karşı çaresiz kalması ise yine bilimsel bir zorunluluktur. Türkler, yüzde 95 oranla kara ulaşımına, otobüs ve minibüslere mahkum edilmişlerse, böyle bir tipide tabii ki yolda kalacaklardır. "Bana bişey olmaz abi" yaklaşımı da bizim bilimsel gerçeklerimizdendir. Elektriklerin ve suların kesilmesi de, böyle başa böyle traş konusuna girmektedir. Böyle bir yaşamı haketmeyen mümtaz vatandaşlarımız ise, kalabalıkların içinde resmen ve fiilen "araya gitmekte"dir. Kafaya takmayın, nasılsa yine yaz gelecek!
|