İlahi adalet!
Taksim Meydanı'nda mahsur kaldım. Dikkat! Esenler, Gaziosmanpaşa, Hadımköy'den filan söz etmiyorum. İstanbul'un göbeğinde, Taksim Meydanı'nda mahsur kaldım! Çaresiz bir şekilde sağa sola bakınırken birden karşıma Ali Müfit Gürtuna'nın bilboardları çıktı..
Hani şu "Gürtuna aday olamayacak" haberlerinin yaygınlık kazanmaya başladığı günlerde İstanbul'un dört bir yanına asılan Gürtuna fotoğraflı bilboardlar var ya, işte onlardan biri.. Gürtuna, içten olmadığına rahatlıkla bahse girebileceğim o sinir bozucu gülümsemeyle bana bakıyordu.
"Sen misin ikide bir benim aday olmayacağımı yazan, Taksim Meydanı'nda mahsur kal, hayatının en kötü gecesini geçir de gör" der gibiydi.. Bilboarddaki "Ulaşım sorunu çözülüyor / Büyükşehir çalışıyor" sloganını okuduğumda ise hem yersiz, hem de berbat bir şakayla karşılaşmış gibi oldum. Tabi hemen kafamı çevirdim.
Ama Gürtuna'dan kurtulmak ne mümkün! Bu kez altında "Ben İstanbulluyum" yazan bir başka bilboard çıktı karşıma.. Kulaklarımda ise Türk filmlerindeki kötü adamların arsız ve hain kahkahaları çınlıyordu, efekt olarak. Ben diyeyim Erol Taş, siz deyin Kazım Kartal.. Taksim'de mahsur kalmaya katlanabilirdim ama Gürtuna'nın bu üzerime üzerime gelen alaycı tutumunu ne yapacaktım?
*** Neyse ki imdadıma Mecidiyeköy'de 22 saat mahsur kalan bir vatandaşın televizyon ekranında duyduğum "Nerede bu Gürtuna!" haykırışı yetişti.. Demek ki vatandaş, yaşadığı çilenin sorumlusu olarak Gürtuna'yı görüyordu.
Demek ki Gürtuna'nın olumsuzlukları bilmesine karşın yüreğinin en dip köşesinde her daim diri tutmaya çalıştığı yeniden başkan olma hayali, kenti esir alan karın altında can veriyordu. Ben Taksim'de mahsur kalmış ve berbat bir gece geçirmiştim ama Gürtuna benden daha büyük bir kabusun içine düşmüştü..
Düşünün: Beş yıl boyunca herkesin yüzüne güleceksiniz, en küçük bir risk almayacaksınız, en sinirlendiğiniz anda bile sinir bozucu bir sükunet içine gireceksiniz ve her şeye katlanarak oluşturduğunuz bu imaj, kar altında tuz buz olacak! Ne feci bir durum değil mi?
*** Ama işin teselli eden bir boyutu var.. Eşinden "Müfit Bey" diye söz eden Reyhan Gürtuna, Aktüel dergisine verdiği röportajda "Gönlüme sorarsanız Müfit Bey artık evine dönsün! Bir daha siyasete girmesin. Evinde otursun, hepimizin evde ona ihtiyacı var" diyor.
Gerçi Reyhan Hanım, bu talepte bulunurken öyle çok rahat değil.. Eşi gibi bulunmaz bir hizmet adamını eve kapatmanın bencilce bir istek olduğunun bilincinde ama yine de gönlüne söz dinletemiyor, eşini eve çağırmaktan kendini alamıyor. Ne diyelim? Gözünüz aydın Reyhan Gürtuna.. Eşiniz evinize dönüyor.
|