| |
|
|
Doğan Hızlan'a bir soru daha
Dün Hürriyet yazarı Doğan Hızlan'a birkaç soru yöneltmiştim. Bunlara bir tane daha eklemek isterim.
Lütfi Kırdar'a, geçen çarşamba gecesine dönüyoruz...
Vizontele Tuuba'nın galası...
Film bitiyor. Işıklar yanıyor. O da ne: ABD müzik endüstrisinin önemli isimlerinden Ahmet Ertegün ve eşi Mica orada!
Bu durumda ne olurdu? Tahmini zor değil: Bütün kameralar onlara yönelirdi.
Peki bu manzara karşında, bırakın "Onları çekmeyin, bizi çekin" demeyi...
Yılmaz Erdoğan da olup biteni ağzı kulaklarında izlemez miydi? İzlerdi!
Ertegün'ün film endüstrisiyle ve sanatıyla doğrudan bir alakası olmamasına rağmen, Doğan bey de, faraza, "Erdoğan'ın gurur gecesi" diye yazmaz mıydı? Yazardı!
***
O halde kimse kimseyi kandırmasın. Olup bitenin sanat ve sanatçıya saygıyla bir ilgisi yok. Olayın düğüm noktası muteber zevat ile gayri muteber zevat arasındaki çatışmadan ibaret.
Gülben Ergen sevgilisiyle el ele gelince "sanata saygısızlık ediyor." Niye? Çünkü o itibarlı olmayanlar sınıfına dahil... Ahmet ve Mica Ertegün arz-ı endam ettiğinde ise "galayı şereflendirmiş" oluyor. Niye çünkü onlar itibar sahibi takımdan.
***
Bir kere daha vurgulamak isterim: Bu tartışmada benim derdim, Doğan Hızlan'a ve onun gibi düşünenlere karşı Gülben Ergen'i savunmak değil; asıl meselenin sanata saygıyla ilgili olmadığını göstermek.
|