| |
|
|
Sevgili Doğan Hızlan
Dünkü yazınızda, özetle, "Sanatın ve sanatçının iktidarının zaafa uğramasına izin veremem. Tek başıma kalsam da direnirim" diyorsunuz (Hürriyet, 25 Ocak). Size birkaç sorum olacak... Sütununuzda tartışmadan hoşlanmadığınızı biliyorum. Cevap beklemiyorum; soruların zihninizi kurcalayacağını umuyorum.
*** Ama önce konuyu özetleyelim: Mesele Vizontele Tuuba'nın galasına Gülben Ergen'in sevgilisiyle el ele gelmesi. Tabii sevgili, Yılmaz Erdoğan'ın abisi Mustafa Erdoğan olunca işler değişiyor. Kameralar, flaşlar onlara dönüyor. Doğan Hızlan ve Erdoğan bunu sanata ve sanatçıya saygısızlık olarak niteliyor.
*** Şimdi de sorular: * Gazetenizde Yılmaz Erdoğan ve arkadaşlarının Hayrünnisa Gül ile çekilmiş kocaman bir fotoğrafı yayınlandı. Sizin mantığınıza göre bu fotoğraf sanata ve sanatçıya saygının bir sonucu. Emin misiniz? Böyle bir poz vermenin amacı milyarlar yatırılmış bir filmin reklamını yapmak değil mi?
* Madem önemli olan sanat ve sanatçı... Niye CNN Türk galayı canlı yayınladı? Niye Demet Akbağ'a ve Tuba Ünsal'a kıyafetleriyle ilgili sorular yöneltildi? Sanata ve sanatçıya saygı duyulduğu için mi?
* Böyle bir gala niye düzenleniyor? Niye yiyecek- içecek ikramı yapılıyor? Niye protokol koltukları ayrılıyor? Bu ve benzeri uygulamaların en önemli amacı reklam vs. değil mi?
* Sahi, Yılmaz Erdoğan'ın, "Onları çekmeyin, bizi çekin" sözünü bir sanatçı olarak söylediğine gerçekten inanıyor musunuz? Orada, tam o anda, Erdoğan bir sanatçı mı, yoksa bir girişimci mi? Sanatın ve magazinin nerede başlayıp nerede bittiğini yeniden düşünmemiz gerekmez mi? (Not: Bu konuda ısrarlıyım. Çünkü ben de meseleyi bir 'sembolik iktidar mücadelesi' olarak görüyorum ve bu mücadelede her iki tarafın da taktığı maskeleri indirmekten hoşlanıyorum.)
|