| |
|
|
Tehlikeli ama çok lezzetli bir yemek
Nasıl da bozulmuştum! Umberto Eco'nun 'Gülün Adı'ndan sonra 'Foucault Sarkacı' adlı tuğla kalınlığındaki romanıyla ortalığı kasıp kavurduğu dönemdi. Çıkar çıkmaz yüzlerce sayfayı satır satır okumuştum. Sonra da çalıştığım dergide kapsamlı bir yazıyla tanıtmıştım.
Derken yönetici hanım kapıdan başını uzattı. "He, he, he" dedi, "kitap kapağına bakıp yazmışsın."
Nasıl yani? 156'ncı, 387'nci ve de 460'ıncı sayfalardan alıntılar yapan, öykünün farklı bölümlerini birbiriyle karşılaştıran bir yazı nasıl olur da kitap okunmadan yazılırdı? Acaba niye böyle demişti?
Neden sonra uyandım: Aslında 'herkes' konuştuğu için 'Foucault Sarkacı'nı satın almış ama 650 sayfalık eser gözünü korkutmuştu. İyi de, onun okuyamadığı bir kitabı, emrindeki birisi nasıl okurdu? Hem de bu kadar çabuk. Okuyamazdı: Olsa olsa arka kapağına bakarak bir şeyler karalardı!
Hiçbir zaman bir kitabı arka kapağındaki yazılara bakarak tanıtmadım. Ama şimdi bu ilkemi bozuyorum. Okunmayı bekleyen başucumdaki kitapları yalnızlıklarıyla baş başa bırakıp buna başlıyorum. Söyleyin, arka kapağında şunların yazıldığı bir kitaba dalmamak mümkün mü: "Tehlikeli Yemekler'de sıradışı bir aşk üçgeni anlatılmış. Romanın karakterleri büyüleyici ve fettan Nana ile ona delicesine tutkun iki erkek.
Aşıklar Nana uğruna birbirlerine giriyor ama alışılmış olduğu gibi yumrukla, kılıçla, tabancayla değil; bu tutku üçgenindeki düello silahları kereviz sapı, uskumru filetosu, sarımsak, biber. Bir yandan bildik entrikalar ve cinsel tutku devam ederken, bir yandan da iki aşık, mutfaktaki hünerlerini göstererek Nana'yı etkilemeye ve birbirini safdışı bırakmaya çalışıyor."
Tehlikeli Yemekler'i (İş Bankası Yay.) Andhreas Staikos yazmış. 14 dile çevrilmiş. Sadece 124 sayfa ve nefis yemek tarifleriyle dolu. Yerim ben bu kitabı!
|