|
|
İhracatın rakamı rekorda yapısal sorunları dorukta
2003 ihracatı, sektördekilerin bütün yakınmalarına karşılık rekor kırdı ve beklenmeyen bir düzeye çıktı. Resmi hedef 39 milyar dolardı, sonra 45 milyara çıkarıldı, gerçekleşme 47.891 milyon dolara vardı. 35.7 milyar dolarlık 2002 yılı ihracatına oranla artış yüzde 33 veya 12 milyar dolar. Bir yılda üçte birlik ihracat sıçraması ciddi bir gelişme. Bunda son bir yılda doların euroya karşı yüzde 20 değer kaybetmesinin önemli bir payı var. İhracattaki artışın yaklaşık yarısı bu parite değişiminden ileri geliyor. Yani euro ile yapılan ihracatın dolar ifadesinden kaynaklanan bir artış. Ama ihracat artışının yaklaşık yarısı da normal bir artış olarak kabul edilmeli.
Dünya nereye gidiyor? - Bir dolar ve 0.77 eurodan oluşan döviz sepetinin nominal yüzde 7.3, toptan fiyatlardan arındırılmış olarak yüzde 18.6'lık bir kayba uğradığı yılda ihracattaki bu sıçrama önemli. Yıllık 47.891 milyon dolarlık dış ticaret, ihracat atılımına başladığımız 1980 öncesinin 2.261 milyon dolarlık ihracatına göre 20 katlık artışı ifade ediyor. 1979'un ihracatı aynı yılın 76.605 milyon dolarlık GSMH'nın yüzde 2.9'uydu. 2003'te 237.239 milyon dolar çıkması beklenen GSMH'ya göre ihracatın oranı yüzde 20. Tarım ürünlerinin genel ihracat içindeki payı da yüzde 64.6'dan yüzde 12'ye gerilerken, sanayinin payı yüzde 25.8'den yüzde 85'e yükseldi. Olması gereken oldu. Ama dünyanın nereye doğru gittiği, Türkiye'nin rekabet gücünü koruyup koruyamayacağı, ihracattaki artışının sürüp sürmeyeceği çok daha önemli. 2001 sonrasında iç pazarın daralması ve kurların itmesiyle sıçrayan ihracatın gelecek yıllarda bu ivmesini sürdürmesi önemli.
4 ana eğilim - Yukarıdaki grafikler Türkiye ihracatının yapısını dünya ile karşılaştırma olanağı veriyor. Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından hazırlanan İhracat Stratejik Planı'na göre, ihracatta dört ana eğilim dikkati çekiyor.
* Türkiye'nin öncü olduğu tekstil, konfeksiyon ve demir çelik gibi sektörlerin dünya ihracatından aldıkları pay giderek azalıyor. Türkiye'nin üstün olduğu sektörler kaybeden sektörler.
* Dünya ihracatında payını en hızlı artıran ofis ve büro malzemeleri sektöründe Türkiye pay alamıyor ve gelişmelerin dışında kalmış.
* Otomotivde Türkiye'nin son yıllardaki ihracat artışı dünya ihracatının gelişimi ile paralel gidiyor.
* Türkiye'nin ihracatı tek pazara, AB'ye çok bağımlı. Asya, Amerika, Afrika, Ortadoğu ihmal edilmiş.
Rekabet gücü - Uzun vadede ihracatta belli bir başarı yakalanmış. Son üç yılda da sıçrama var, ancak yapısal sorunlar da giderek büyüyor. Tek bir kıtaya, tek bir sektöre bağlı Türkiye ihracatının yapısı artık dünya trendine uymuyor. Yakın vadede sorun ortaya çıkmayabilir ama ihracatçının kur yakınması Türkiye'nin rekabet gücünü kaybetme tehlikesini örtmesin. Devam edeceğim.
Sonuç- "Geçmişin anılarıyla değil, geleceğin sorumluluğuyla akıllanırız" Bernard Shaw
|