İki kritik karar ve şansla Türkiye dünyada en hızlı büyüyen ekonomi
Sonuna yaklaştığımız 2003 yılı, ekonomide 2002'nin iyileşerek devam ettiği, büyümenin ve enflasyonun düşüşünü sürdürdüğü parlak bir yıl oldu. enflasyon 1976'dan bu yana ilk kez yüzde 20'li rakamların altına indi ve önümüzdeki aylarda tek haneli rakamları yakalama fırsatı doğdu. 2003'te doların değer kaybetmesinin sonucu olarak Türkiye ekonomisi dolar bazında yüzde 31.5 gibi rekor bir düzeyde büyüdü. Belki de bu anlamda Brezilya ve Arjantin'i de sollayarak 2003 yılında dünyanın dolar bazında en yüksek büyümesini sağlayan ülkesi olacak. Çin'i saymıyoruz, çünkü yüzde 10'a yakın bir büyüme gösteren Çin, parası dolara karşı sabitlediğinden dolayı, böyle bir şansa sahip değil.
* Yandaki grafikten de izlenebileceği gibi, yılsonu tahmini olarak kişi başına gelir 764 dolar veya yüzde 30 artışla 3.355 dolara çıkacak. Yani her Türk vatandaşının refahı dolar bazında böyle bir artış kaydedecek.
* Sanayi ve bankalar krizin etkilerini üzerinden atmaya başladı. Bu durum şirket ve banka kârlarına yansıdı, oradan da borsaya. Bankalar kredi vermeye tüketiciden başladı. Bitişikteki grafikten izlenebileceği gibi, tüketici kredisi ve kredi kartları kullanımı toplam kredilerin üçte birine vardı.
* Bu gelişmelere karşılık, çalışanların gelirlerindeki iyileşme sınırlı kaldı. Ücret artışlarının sınırlı kalması yanında inşaat sektörünün küçülmeye devam etmesinin, tarımın yok yılı olmasının da etkisiyle istihdamda kayda değer bir iyileşme sağlanamaması, ekonomideki iyileşmenin vatandaş tarafından hissedilmesini önledi. Ancak bitişikteki grafikte de yer aldığı gibi, işsizliğin tırmanışı durdu, hatta kısmen düşmeye başladı ve yüzde 10'un altına indi.
* Hükümetin mali disipline önem vermesi sonucunda bekleyişler iyileşti, devlet borçlarında iyileşme kaydedildi. Borcun milli gelire oranı geriledi, borçlanma faizi tarihi düşek seviyelerine indi.
*Kritik iki karar- Ekonomide parlak bir tablonun ortaya çıkmasında hükümetin iki kritik kararı etkili oldu. Bunlardan biri, 1 Mart'ta Irak'a asker yollanması tezkeresi reddedilince, ekonominin batmaması için yapılacak tek şey vardı, Hükümet de onu yaptı. Ekonomik programa sıkı sıkıya sarıldı, 2003 yılı bütçesini IMF'nin de kabul edeceği şekilde çıkardı ve uyguladı, harcamaları kıstı, gelirleri artırdı. Ekonominin siyasi etkilerle darbe almamasını ve iyiye doğru gitmesini sağlayan iki temel etkenden biri buydu. İkinci etki, 1 Ağustos'ta IMF'nin Türkiye'nin 2004 ve 2005'te ödeyeceği borçların bir kısmını ötelemesiyle geldi. Üstelik aynı tarihlerde ABD ile ilişkileri düzeltecek yeni bir tezkerenin Meclis'e sunulması ve 8.5 milyar dolarlık kredi sağlanması da gündeme geldi. Ağustos başından itibaren hem faiz daha hızlı geriledi, hem kurlar hızla düştü. Türkiye'ye sermaye girişi ivme kazandı. Borsada da önce yabancılar alıma geçti ve İMKB, 8 aylık düşüş döneminin ardından yaklaşık 5 ay devam eden yükseliş trendine girdi.
*Şans yardım etti- Bu kararlar yanında Türkiye'ye dünya konjonktürü de yardım etti. Dünyada faiz oranlarının çok düşük olması karşısında Türkiye'de nisbeten reel yüksek faizler ve ekonomik programın uygulanması yurda sermaye girişini teşvik etti. Ödemeler dengesinde ilk kez Türkiye'ye 4 milyar doları aşan kaynağı belirsiz bir para girişi oldu.
* Doların değer kaybı, euronun değer kazanması Türkiye'nin ihracatını artırdı, ithalatının maliyetini düşürdü. Çünkü Türkiye ithalatını daha çok dolarla, ihracatını da euro ile yapıyor.
* Irak Savaşı beklenenden erken bitti. Birinci tezkere reddedildiğinden, ikinci tezkere kabul edilmesine karşılık ABD'nin bu kez evet diyememesinden dolayı, Türkiye savaşa girmekten kurtuldu. Irak bataklığına saplanmaktan kurtulurken de, ABD ile ilişkiler kopmadı. Bu da, hükümetin ve ekonominin şansı oldu. *Krizden uzaklaştık- Bu sırada İmar Bankası'nda batan ve kamu tarafından üstlenilen 8.5 katrilyon liralık yük bile ekonominin olumlu gidişini değiştiremedi. İstanbul'da kasım ayında beş gün arayla yaşanan dört büyük terör olayı da, bu gidişi bozamadı. Sonuçta 2003'teki gelişmelerle ekonomi krizden giderek uzaklaştı, yapı iyice sağlamlaştı. Hükümete ve TL'ye güvenenler kazandı, güvenmeyenlar kaybetti. Şimdi sokaktaki vatandaşın da iyileşmeyi hissedebilmesi için, sıra yatırımların başlamasına ve işsizliğin azaltılmasına geldi.
*Sonuç- "Hayat bir kumardır, kazanmak için ustalık kadar iyi zar da gerekir" Cenap Şahabettin
|