Dolarcıların büyük kaybı
Önce devletten başlayalım. Ekonomi yönetiminin yıllık ortalama dolar kuru tahmini 1.770 bin liraydı. Mayıs ayında bu tahminini teyit etti. Temmuz ayında ise gelişmeler üzerine ortalama dolar kuru tahminini 1.537 bin liraya düşürdü, ekim ayında da 1.505 bin lira olarak sabitledi. Gerçekleşme muhtemelen bunun da altında olacak. Piyasanın yılbaşındaki dolar kuru beklentisi de tepe noktasındaydı. İlerleyen aylarda giderek düştü. Merkez Bankası'nın mali kesimde her ay iki kez olmak üzere 70-90 kişi arasında yaptığı Beklenti Anketi'ne göre, ocak ayının ilk yarısında beklentilerin ortalaması 2.085 bin liradan aralık ayında 1.450 bin liraya geriledi. Bugün son gün. Dünkü gerçekleşme 1.402 bin lira.
En büyük düşüş - Doların 2003 yılındaki seyri hem ekonomi yönetiminin hem de bu işin profesyoneli finans çevrelerinin bütün tahminlerini yıktı. Bunda iki ana etken vardı. Biri serbest dalgalı kur ortamında Türkiye'ye kaynağı belirsiz 6 milyar dolara varan bir para girişi, diğeri de doların dış değerinin yüzde 20 düşmesiydi. Yıla 1.04 Euro değerinden giren dolar sene sonunda 1.25 Euro'ya indi. Dış değerindeki bu düşüş de içeriye yansıdı. Sonuçta dolar yıla 1. 644 bin liralık TCMB efektif satış kuru ile girdi, yılı 1.402 bin liradan bitiriyor. Yüzde 14.7'lik nominal bir kayıp var. Bunu yüzde 19.3'lük tüketici fiyat artışından arındırdığımızda yüzde 28.5'luk bir kayıpla karşı karşıya kalıyoruz. Şimdiye kadarki en büyük dolar düşüşü. Bitişikteki tablodan da görülebileceği gibi, doların şimdiye kadar TL karşısındaki en büyük düşüşü 1993 ve 2000 yıllarında yüzde 22-23 düzeyinde gerçekleşmişti.
Dövizin üçte ikisi dolar - Hem yurtiçi hem yurtdışı koşulların birleşmesiyle dolarda meydana gelen rekor kaybın geçen yılki yüzde 21.5'lik reel zararın üstüne gelmesi daha da dikkat çekici. Dolar Türkiye'de ilk kez iki yıl üst üste yüksek kayıplarla karşılaşıyor. Bu da parasını dolarda tutanlar için büyük servet aşınması anlamına geliyor. Yüzde 50'ye yaklaşan bir kaybın 2001 devalüasyonunun ardından yaşanması, DTH sahiplerinin durumunu kısmen hafifletiyor. 48.5 milyar dolarlık DTH'nın 32.5 milyar dolarlık kısmını bizzat dolar hesapları oluşturuyor. Euro cinsi DTH miktarı yaklaşık 13 milyar dolarda kalıyor. Dolayısıyla doların düşüşü DTH sahiplerinin üçte ikisini doğrudan etkiliyor. DTH'lar artıyor - Bu kayba karşılık döviz tevdiat hesaplarında herhangi bir çözülme yok. Son 20 yıllık süreçte sadece bir yıl, o da 1988'de DTH'larda küçük bir azalma istisna olarak kalmış. Bitişikteki tablodan izlenebileceği gibi, 2003 yılında yurtiçi yerleşiklerin DTH'ları yüzde 9.2 düzeyinde artarak 50 milyar dolara dayandı.
Çözülme olur mu? - Buna karşılık hükümet 2004 yılından itibaren DTH'ların stopajını (vergisini) dün TL mevduatlara göre daha fazla artırdığını açıkladı ve dövizden TL'ye geçmeyi teşvik etti. Ancak bunun sonuç verip vermeyeceği şüpheli. Çünkü 2000 sonrasında dünyada faiz oranlarının düşmesine paralel Türkiye'de de DTH'ların faizleri yaklaşık yarı yarıya inmesine, enflasyon düşmesine, TL'nin yüksek reel faizine karşılık henüz dövizde ciddi bir çözülme yaratılabilmiş değil. Galiba ekonomideki iyileşme ve enflasyonun düştüğü düzey henüz DTH sahiplerini ikna edebilmiş değil. Dövizden TL'ye geçmek, sanayinin yeni yatırım yapması gibi, ekonominin en zor konularından biri. DTH sahiplerinin haklı çıkıp çıkmayacağını zaman gösterecek.
Sonuç- "Talih, vermediğini geri alamaz" Seneca
|