| |
|
|
Büyük motor hacimleri Unakıtan'ı neden öfkelendirdi?
Hep "Devlet"in hantallığından, vatandaşı ile ilişkilerinin soğukluğundan şikayet ederiz. Devlet ya da "Kamu" da, insanlardan oluşur oysa. Belki de insanlığın en büyük icatlarından veya hünerlerinden biri, kişilerin yaptıkları işlerin sorumluluğunu "Kurum" lara yüklemektir. Örneğin Roma Hukuku'nda, kurumsal mülkiyet yoktu. Ne zaman ki Hıristiyanlık (veya Katoliklik) Roma'nın resmi dini oldu. Ondan sonra kurumsal mülkiyet olgusu hukuka girdi ve böylece kilise de mal-mülk edinebilmeye başladı. Aslında bu mülkiyeti kullanan papazlar veya ruhban sınıfının üyeleriydi. Bugün Vatikan'ın hazineleri, dünyadaki Katolik inanç sahiplerinin mi, yoksa Papa'nın ve kardinallerin mi malı? "Devlet" adı verilen kurum da, bu şekilde, onu kullanan ve yöneten bireylerin dışındaki bir şeymiş gibi algılanıyor. Bu konuda sayısız teori var. Hukuk eğitimi gördüyseniz, Kelsen'i, Houriot'yu, Weber'i, Duguit'yi falan da okuyup, öğrenmişsinizdir devlet teorilerini... Böylece, devlet yetkisi ile yanlış iş yapanların sorumlulukları konusuna da, İdare Hukuku ile girmişsinizdir. Ama diyelim ki, trafikteki bir resmi araç hiçbir kurala uymuyor. Hıncal Uluç'un sütununa girecek hatalar yapıyor. Yan güvenlik şeridine girip, Hıncal'ın aracını sağlıyor... Bu aracın kullanıcısı olan şoföre mi, yoksa aracın sahibi olan kamuya mı kızarsınız? Bir de şoför, aynı zamanda trafik polisiyse, ne yaparsınız? Sözü, "Vergi"ye ve özellikle yeni Taşıt Vergisi ölçülerine getirmek istiyorum. Her gün her haberde, bu vergide yaratılan adaletsizlikler yazılıyor. Örneğin, 1,8 litrelik Audi Quatro Roadster'in, sıfır kilometrelik olanının satış fiyatı 180 milyar liraymış.. Buna karşı, 1999 model 2 litrelik Fiat Brava'nın piyasa değeri, 18 milyarmış. Audi sahibi 700 milyon lira, Fiat'ın sahibi ise 850 milyon lira Motorlu Taşıtlar Vergisi ödeyecekmiş. Hürriyet'te haberi vardı dün. Emekli memurun 1975 model Buick Regal'inin geçen yıl vergisi 224 milyon lira iken, bu yıl (2004'te) 700 milyona çıkmış bu vergi. 1977 model (27 yaşında) bir arazi aracı olan emekli de, 2003'te 54 milyon lira vergi ödediği aracına, 2004'te 1,7 milyar vergi tarh edilmesi karşısında çaresiz kalmış. Böyle sayısız örnek var, Taşıt Vergisi'nin adaletsizliğini kanıtlayan. Peki şimdi yine "Devlet"e mi kızalım, yoksa vergiye "silindir hacmi" ölçüsünü getiren Maliye Bakanı Unakıtan ve uzmanlarına mı? Ya bunlar, gelecek yıl da "Supap" sayısına takarlarsa? Devletin işi gücü yok da, emekli memurun 27 yıldır sahip olduğu araca, neredeyse o aracın değeri kadar vergi mi salmakla uğraşıyor? Bir de, geçen yıl salınan ve sonra iptal edilen "Ek Taşıt Vergisi"ni hatırlayınca, içinize bir kuşku girmiyor mu sizin de? Acaba Unakıtan, siyaset öncesi yaşamında hep bunu mu hayal etti? - Devlet yönetimi elime bir geçse, bu araç sahiplerini öyle benzeteceğim ki, neye uğradıklarını şaşıracaklar! Belki de, çok eski model ama silindir hacmi büyük bir araç, Unakıtan'ın bakanlık öncesi günlerinde, onun yaya geçidinden karşıya geçmesine izin vermedi. Ya da, kendisi bir Murat 124'le yolda tıngır tıngır ilerlerken, onu bir Ferrari solladı. Ne yapsın? O şimdi Maliye Bakanı.. 5 litrelik Mercedes'le geziyor. Ama bu aracın vergisini devlet ödüyor. Kim bilir kaç yüz bin litrelik motor hacimleri, kaç bin bürokratı, vergisiz taşıyor. Özel araçların sahipleri ise, kamu görevlisi değil, sadece vatandaş.. Unakıtan ise "Devlet" şimdi.
|