"İçimdeki kadın..."
Bence hepimiz arada bir durup yaşadıklarımızla hesaplaşmalıyız. Anı defterleri, günlükler tutmalıyız. Olanı biteni kaydetmeliyiz. Ben düzenli olarak yaparım bu işi. Biz yaşamın içinden geçerken yaşamın da bizim içimizden nasıl geçtiğinin notlarını düşmeliyiz. En azından belki bir gün kendimiz okuruz diye... Bir gün kendi kendinizi okumak isterseniz, nerden okuyacaksınız ki? Geleceğe doğru yürümeye çalışırken geçmişin, geçmişimizin nasıl paçamıza yapıştığını, bilincimizi de bilinç altımızı da nasıl şekillendirdiğini bilebilmek için, arada bir bilinçaltımızın tavan arasındaki sandıkları açıp karıştırmalıyız. Sevgili dostum Nilgün Belgün'de oturmuş çok eğlenceli bir kitap yazmış. Dediklerimi yapmış, yaşadıklarına yeniden göz atmış, kendini okumuş "İÇİMDEKİ KADIN" çıkmış ortaya... Ben "Güneş gibi kız..." derim hep ona. İnsanın içini de dışını da ısıtır. Gönlünde çiçekler açtırır her oturup konuştuğunun. En sıkıntılı en dertli olduğu zamanlarda bile çevresine taşıtmaz dertlerini... Tatlı tatlı dalga geçer her şeyle... Kendisiyle de dünyayla da... Safmış, dalgınmış, anlamazmış gibi yapıp herkesi işletir... En iyi işletme yönteminin işlemiş gibi görünmek olduğunu bilip, yöntemi hakkıyla uygulayanlardandır. Kod adı "Zelzele"dir. Okuldayken de zelzele gibi kızdı... Sallardı gönülleri... Şimdi zelzele gibi kadın oldu... Güzelliğiyle, neşesiyle, tadına doyum olmayan muhabbetiyle sallar adamı, ayaklarını yerden keser... "Zelzele" kod adı, dünyaya gelirken, tam anasının karnından çıkarken zelzele oluşundan... Doktorların yarısı tüymüş güya o dünyaya gelirken. Sahneye girdi mi güzel kadın sevenlerin gözünü gönlünü şenlendirir; minik bir zelzele olmuş gibi sallar izleyenlerini... Zaman zaman sitemleşsek de benim en sevdiğim arkadaşlarımdandır, Nilgün Belgün. Tam 30 yıllık arkadaşım, dostum. Yıllarca birlikte oynadığım Nilgün Belgün, cıvıl cıvıl genç bir oyuncuydu. Şen şakrak bir usta oyuncu oldu... Yaşadıklarıyla hesaplaşma cesaretini göstermiş.
*** Anılarını yazmak ya da benim "Ödünç Yaşamlar..." da yaptığım gibi sahnede anlatmak, sırlarını paylaşmaya karar vermektir. Kitabını alıp okuyacakların, oyununu izleyeceklerin yakın dostların olduğunu bilirsin. Yıllardır izleyen, destek veren, anlattıklarımızda yaşamlarıyla ilgili ipuçları buldukları için bizim sırlarımızı dinlerken kendi sırlarını da bize anlatan dostlarımızdır bizim izleyenlerimiz... Sevgili dostlarımız. Nice geceler oturup, neler neler paylaşmışızdır onlarla... Kahkahalar atıp yaşama meydan okumuşuzdur... Başka insanların öykülerini anlatmışızdır, karakterler yaratmışızdır... Kendi içimizden yarattığımız karaktere çizgiler çizmişizdir. İzleyenlerle paylaşmak için öyküler anlatırız biz oyuncular... Onlar da bize gelirler, oturmaya, anlatacağımız öyküleri dinlemeye. Anlattığımız öykülerden kendi içlerine uzanacak çizginin keşfindedir onlar da... Sonra bir gün kendi öykümüzü anlatmaya karar veririz. Oynayarak ya da yazarak. İzleyicilerimize ya da okuyucularımıza güveniriz. Onlarla sırlarımızı paylaşırız. İnsan güvenmediğine sırlarını anlatmaz ki... Arada su koyveren, yanlış anlamak isteyen olurmuş... Olsun, onlar yüzde bir bile değildir... Aradan birkaç lafı cımbızlayıp, sırdaşlığın cılkını çıkaran, güvenimize layık olmayanlar da olurmuş... Olsun. Onlar da diyelim yüzde yarım olsun... Kalan sağlar bizimdir... Dostlarımızdır... Dostlarımızla, kendi özel penceremizden yaşadığımız ülkenin tarihine, kendi tarihimize nasıl baktığımızı paylaşmak isteriz... Anılarını yazmak ya da oynamak bir cesaret işi değildir. Bir karşılıklı güven işidir... Saygı duruşudur. "Sen beni bilirsin ama bilmediklerini de bil... Gül, eğlen, üzül, sevin, kız, karşı çık... Kabul et ya da etme... Ama bil. Bil ki seninle en özel sırlarımı paylaşıyorum. Sana sevgimden, seni dost bildiğim için yapıyorum ben bunu..." Ben hep böyle bakmışımdır anılarını paylaşma işine. Nilgün Belgün de, geçmişine büyük bir iyimserlikle, hoşgörüyle, anlayışla bakarak, içindeki kadının öyküsünü anlatıyor kitabında... Konuştuğu gibi yazmış, üslup kaygısı olmadan. Üslup kaygısı yokmuş gibi yazmak en zor üsluplardan biridir...
*** Nilgün Belgün bizim tiyatroya döndü... Gelecek oyunuma HAVADA BULUT'da, Korhan Abay, Ben, Nilgün yıllar sonra yine birlikte oynayacağız... İki sevgili dostumla aynı kulisi yeniden paylaşacağım için çok sevinçliyim... "İÇİMDEKİ KADIN" kitabını mutlaka alın, okuyun. Çok eğleneceksiniz. Kahkahalarla güleceksiniz. Özellikle kadınların okuyup, erkeklere de okutması gereken bir kitap. "İçimizdeki Kadın"... İçlerindeki kadını daha iyi anlasın sayın beyefendiler diye.... Oyuncular, yazarlar sizlere hem kendi hem de başkalarının sırlarını anlatırlar... Size güvenirler... Paylaşırlar sizinle... Onlara kulak verin.
ALİ POYRAZ OĞLU
|