kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Sahicilik

ANAP ve DSP liderlerinin aldıkları kararların, fiilen gerçekleşip gerçekleşmemesinden çok, bu kararların sembolik anlamı önemli. Kuşkusuz ilk anda ANAP ya da DSP gibi şu anda siyasi tabloda önemsiz bir yere düşmüş partilerin liderlerinin aldıkları kararların herhangi bir önemi olmadığı, bunlara anlam yüklemenin aşırı-yorum olduğu düşünülebilir. Fakat her şeye rağmen, Ecevit gibi tarihi bir kişiliğin siyaseti bırakma kararı alması izlenmeye değer, yine her şeye rağmen Ecevit'in siyaseti ne şekilde bırakacağı bile sol siyaset açısından titreşim yaratacaktır.

***


Öncelikle ANAP'ın geldiği nokta, bu partinin kurulmasına güç veren anlayışın gerisine düşüldüğünün göstergesidir. ANAP, ne tür bir statükoya karşı kurulduysa, bugün o tür bir statükonun küçük bir temsilcisi durumundadır. Türk siyasal tarihine değişimin bir sembolü olarak geçmiş olmaktan, Türkiye'yi dibe çekmiş statükonun bir parçası olmaya dönüşmüştür. Evrimin o basamağında da takılıp kalmıştır. 3 Kasım seçimi sonrasında ANAP'ta olup bitenler, evrimin bir basamağında donmuş bu siyasi organizmayı başka türlü gösterme çabasından başka bir şey değildi. Türkiye gibi siyasetin en sıcak yaşandığı yerlerde, 3 Kasım seçimi sonrasında, İskandinav siyaseti gibi 'renksiz', 'kokusuz', 'standart' bir konum aldı ANAP. Değişim adına kurulmuş ve uzun zaman değişime önderlik etmiş bir parti açısından son derece trajik bir son bu. Değişime önderlik etmenin ardından girilen süreçte bu parti, siyasi rant mekanizmasının önde gelen aktörlerinden biri gibi görülmeye başlandı. Sistemin labirentlerinde ustaca yol almanın tüm sembolleri bu mekanizma ile anıldı. Her türlü duruma uyum sağlayan ve her türlü durumda kendine yol bulan bir birey türü, bu siyasi yapının popüler karşılığı haline geldi. Bu yapı 3 Kasım seçimleriyle tasfiye oldu. Bundan sonraki dirilme çabası ise 3 Kasım öncesinde varlık bulmuş ve iktidar olmuş partilerin aktörlerinin durumu hala algılayamadığını ortaya koyuyor. En büyük sorunun 'sahicilik' olduğunun farkında değiller. Siyaset ya da ekonomi alanında bilinen ve herkesin kabul ettiği söylemleri dillendirmenin, ya da devlet adına hükümete muhalefet etmenin çıkar yol olmadığını göremiyorlar.

***


Ecevit ise her türlü partiden bağımsız ele alınması gereken bir tarihi şahsiyet. Ecevit'in kitleler için umut olduğu dönemlerden, değişim ve demokrasi için bir engele dönüştüğü dönemlere de 3 Kasım seçimleri öncesinde rastladık. Sol'un yeniden tanımlanması ile varlık bulmuş ve sol siyasete nefes üflemiş bu siyaset adamı, siyasi tarihinin belli bir aşamasından sonra sol'un sol siyasetle ilişkisinin 'muğlaklaşması' temelinde konum aldı. Kişiliği ile sol siyasetin önemli bir parçasına yön veren Ecevit, bir zamanlar yeni ufuklar açtığı sol'u statik reflekslere mahkum etmeye başlayınca, bu sefer sol'un ihtiyaç duyduğu açılımların kilitlenmesine güç vermiş oldu. Siyasetsizleşmenin genetik bir unsur haline dönüştüğü bir ortamda, siyaset adına siyaset yapmanın iyi örneklerini de verdi. Fakat zaman ilerledikçe, siyasi açıdan cazibe merkezi olmaktan çıkmaya başlayınca, devlet adına siyaset yaparak siyasi alanın daralmasına destek oldu. Böylece siyasetsizleşmenin bir parçası haline geldi kolayca.

***


Tüm bunlar, siyasetle doğru ilişki kurarak yola çıkmış ve güç kazanmış partilerin ve liderlerin, siyasetle ilişkinin 'doğrultusunu' kaybetmeye başladıkları anda misyonlarının tam zıddına savrulduklarını gösteriyor. Esas olanın siyasetle doğru ilişki kurmaktan geçtiği, siyasetle toplum arasındaki doğru tanımlamanın işin esası olduğu bir kere daha görülüyor. 'Sahicilik' dediğimiz şey bundan ibaret zaten.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Saddamizm   / 15-12-2003
 Siyasi liberalizmin sosyal derinliği   / 14-12-2003
 Coğrafyanın gücü ve riskleri   / 12-12-2003
 Sol ve yerli değerler   / 10-12-2003
 Özür ve düzeltme   / 09-12-2003
 Sağ siyaset ve değişim   / 08-12-2003
 Türkiye Sol’unu arıyor   / 07-12-2003
 Sahicilik   / 05-12-2003
 Sıradan şiddet   / 03-12-2003
 Yeni Roma ve meşruiyet   / 01-12-2003
MANSUR FORUTAN
N'olucak bu Galatasaray'ın hali?
Dün sabah bir dostumla...
MEHMET BARLAS
Saddam'ın diş sağlığına neden önem veriliyor?
Saddam...
ÖMER ÇELİK
Sayısal denge, siyasal çözüm
Devlet ve siyaset ilişkisi,...
SAİT GÜRSOY
Mersin Üniversitesi'nde medya paneli
Mersin Üniversitesi...
HINCAL ULUÇ
HINCAL ULUÇ Ya annem, babam görürse..
Yeğen Ömer'in...
2 SAMBACI TAMAM
2 SAMBACI TAMAM
Sarı-lacivertli kulübün Cruzeiro'dan A.Souza ve Corinthians'dan Gil...
Kaza istemiyorum
Kaza istemiyorum
F.Bahçe'nin hocası Daum, takımına Pendik ve Konya facialarını...
İmarzedeye bono şoku
İmarzedeye bono şoku
Başbakan grupta talimat verdi: Mağdur olan mevduat sahiplerini...
Kıbrıs'ta da yeni siyasetçiler lazım
Kıbrıs'ta da yeni siyasetçiler lazım
Erdoğan, Kıbrıs için "yeni siyasetçilere ihtiyaç var" dedi. "Denktaş...
Başkana şişeli işkence
Başkana şişeli işkence
İstedikleri parayı vermeyen Van Belediye Başkanı Özarslaner'i,...
Kim kimi atlattı?
Kim kimi atlattı?
Dünya, Saddam Hüseyin'in yakalanması ile uğraşırken Türkiye'nin haber...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Astroloji | Magazin | Sağlık |
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.