5.GÜÇ : LCD PROJEKTÖR

1972 yılıydı. İlkokul son sınıftaydım ve sinemayla yeni tanışmıştım. Halen unutamadığım 'Komedyenler Kralı' ve 'Maymunlar Cehennemi' filmlerini o yıl seyrettim. Birgün ders çalışmak için arkadaşımın evine gittiğimde, inanılmaz bir şeyle karşılaştım; evlerinde sinema vardı. Daha çok ne amaçla kullanıldığını ileriki yıllarda anlayacağım, 8 mm'lik bir film göstericisiydi bu.

Televizyonun yaygınlaşmasıyla birlikte '8 mm' ve evde film projektörü kullanılması uzun yıllar unutuldu. Ta ki DVD' nin icadına kadar. Görüntü büyütüldüğünde, kalitenin bozulmadığı DVD ile birlikte, tekrar ev sineması projeleri üretilmeye başlandı. Başlangıçta, ışık kaynağı olarak, televizyonda olduğu gibi tüp kullanan CRT projektörler vardı. Görüntü kalitesi iyi olmakla birlikte, fiyatları düşmediği için evlere giremedi.

Daha sonra piyasaya LCD projektörler çıktı. Çıktıkları günden beri de benim kapsama alanıma girdiler. Gittiğim tüm elektronik fuarlarında, ilk incelediğim ürünler LCD projektörler oluyordu. Bu projektörlerden birine sahip olup, evde film seyretmek için can atıyordum. Ama ne var ki, fiyatları bir türlü 3-4 bin dolardan aşağıya düşmüyordu. Bende o kadar para ne gezer! Derken birgün elektronik postama bir mektup düştü. Özellikle ev sineması amaçlı üretildiği ve uygun fiyatlı olduğu iddia edilen bir LCD projektör tanıtılıyordu bu mektupta. Şimdiye kadar hiç yapmadığım birşey yaptım ve projektörü evde test etmek için istedim. Beklemediğim kadar kolay bir 'evet' cevabı aldım ve ertesi gün Panasonic' in Avrupa ve dünya ile aynı anda Türkiye'de satışa sunacağı 'Ev eğlence projektörü PT-AE100' evimdeydi.

PANASONIC PT-AE100 VE EVDE SİNEMA ZİYAFETİ

Tak-çalıştır diye ben buna derim. Panasonic PT-AE100 LCD projektörü eve getirdikten 15 dakika sonra, bence tüm zamanların en iyi bilim-kurgu filmlerinden biri olan 5.GÜÇ' ü seyretmeye başlamıştım bile. Bu biraz da, bizim evdeki cihaz ve eşyaların yerleşiminin, bir projektörü beklermişcesine, uygun olmasından kaynaklandı. Projektörü, televizyon ve video sehpamızın hemen yanında, yerden 120 cm yüksekliğindeki bir dolabın üstüne yerleştirdim. Kurdum demiyorum, çünkü tek yaptığım şey elektrik kablosunu prize ve videodan gelen kabloyu da projektörün video girişine takmak oldu. Filmi başlattım ve hiçbir ayarla oynamadan, Milla Jovovic 4 metre ötedeki beyaz duvardaydı.

PT-AE100' ün tasarımında, 2.5 metreden bile, çapraz 2 metreye varan bir görüntü boyutu sağlayan, kısa mesafeli bir lens kullanıldığı için, ev içindeki küçük odalarda bile sinema tadında film seyretmek mümkün. Projektörün 5000 saat ömrü olan, 120 W' lık lambası, 700 lumen sağlıyor. Şimdiye kadar, projektörlerin ana fonksiyonu data sunumu olduğu ve yarı aydınlık, büyük salonlarda kullanılmak üzere tasarlandığı için, 700 lumenlik bir projektöre şüpheyle bakılırdı. Ancak bu güç, evde ve kısa mesafeden film seyrederken şaşırtıcı derecede güzel görüntü vermeye yetiyor.

PT-AE100' ün en güzel yanı ve bu köşede yer almasının asıl sebebi ise inanılmaz fiyatı. Mart ayı sonunda, TEKOFAKS ( www.tekofaks.com.tr ) tarafından piyasaya sunulacak olan bu projektörün, kampanya fiyatının yaklaşık 1500 dolar +KDV olacağı belirtiliyor ki, bu fiyat şimdiye kadar bir LCD projektör için istenen en düşük rakam.

EV SİNEMASI, AMA NASIL ?

Sinema filmi sinemada seyredilir. Yanlış. Sinema, büyük bir perdede, filmleri görüntü ve ses kaliteleri mükemmel olarak seyredebildiğimiz bir mekandır. Eğer aynı kaliteyi evinizde sağlayabilirseniz, sinema evinizdir.

Ev sineması kurmak çok masraflıdır. Hem doğru, hem yanlış. Eğer yukarıdaki resimlerde gördüğünüz şekilde, tavana monte edilen ve gerektiğinde indirilebilen motorlu perde ve 5-6 hoparlörden oluşan bir ses sistemi, hatta özel koltuk ve aydınlatma düzeni kurmayı düşünüyorsanız, cüzdanınızın gerçekten kabarık olması gerekiyor. Ancak, bana beyaz bir duvar, halihazırda müzik setime bağlı stereo ses düzeni ve bir DVD oynatıcısı yeterli derseniz, projektörlerin de ucuzlamasıyla birlikte ev sineması hayalinizin gerçekleşmemesi için artık hiç bir engel kalmamış demektir.