Korkunç koleksiyoncu
Geçen akşam Beymen'in Akmerkez'deki mağazasında açılan 71'den 81'e Beymen adlı sergiye gittik. Beymen'in çağrısına 203 müşteriden cevap gelmiş ve 1971 ile 1981 yılları arasında satın alıp da hâlâ sakladıkları ceketleri, pantolonları, gömlekleri getirmişler. Beymenciler de bu 784 parça arasından 56 tanesini seçip sergiyi oluşturmuş.
Sergiye kimler geldi? Açılışta neler oldu? Bu ve benzeri soruların cevaplarını konuya ilişkin haberde zaten okuduğunuz içini ben tekrar etmeyeceğim. Derdim başka...
Bir açıdan, insanların 25-30 yıl önce aldıkları o giysileri saklamış olmasını sempatiyle karşılayabiliriz. Hatta, modanın cilvesi, içlerinden bazılarını bu mevsim giymek bile mümkün!
Ama bir de öteki açıdan bakın: 30 yıl önce aldığı bir pantolonu kim, nerede saklar? Hangi gardırop, hangi şifonyer, hangi yüklük buna yeter? Bu ne müthiş biriktirme arzusudur? Bu ne biçim koleksiyonculuktur? Üstelik eskilerini verirken Beymenciler'e sık sıkı tembihte bulunmuşlar: 'Sakın yırtılmasın, bozulmasın, kaybolmasın; mutlaka geri alacağız.'
Eleştirmiyorum... Sadece merak ediyorum! Yoksa o güzel sergiye katkıda bulunmaları elbette takdir edilecek bir hareket. Zaten onlar olmasaydı böyle bir sergi de düzenlenemezdi.
İlginç olan şu... Hani insan Terkos Pasajı'ndan aldığı bir şeyi kolayca atar da mesela kaşmir kazağını solsa da, daralsa da gözden çıkaramaz ya... O giysileri istifleyenlerin de bunu sadece Beymen ürünleri için yaptıklarını sanmıyorum. Eminim ki sergilenen o giysileri sandıktan çıkaranlar sadece Beymenleri değil Vakkoları ya da Amerikan pazarlarından aldıklarını da biriktirmişlerdir.
Sergide "Aa ne ilginç" edasıyla seyrettiğimiz o giysiler hiç da masum değildir. Eğer yolunuz düşerse Beymen'in sergisine siz de başka bir gözle bakabilirsiniz: Yaşları 60'ı geçmiş çiftlerin önemli kavga konularından biri de özellikle kadınların bu biriktirme tutkusudur. Altı ayda bir 'Ev eskilerle doldu taştı, hadi biraz hafifleyelim' diyerek dolapların başına geçerler ama sonuçta lime lime olmuş bir ceketle, ağı patlamış pantolon dışında bir şey atamazlar.
Nereden mi biliyorum? Sadece bir kitabı bile elimden çıkarırken mide sancısı çekmemden değil elbette. 60'ıma daha uzun yıllar var ama evliyim efendim, evliyim!
MİNİ HABER
Bobbitt evlendi
Hani John Wayne Bobbitt diye bir Amerikalı adam vardı. Karısı Lorena tepesi atınca pipisini kesip camdan atarak İngilizce'ye 'bobitleme' diye yeni bir terim kazandırmıştı. İşte o Bobbitt önce ameliyat oldu. Geçenlerde de Joanna Ferrell adlı bir kadınla evlendi. İnsan düşünüyor tabii (kertenkele değil ki kuyruğu kopunca yeniden çıksın) acaba ameliyat başarılı olmuş mu? Komik olan ne biliyor musunuz; Bobbitt'in sorunu bacaklarının değil kulaklarının arasında. Eski patronu, Nevada'daki genelevin sahibi Dennis Hof bakın ne diyor: "Hayatımda bu kadar beyinsiz bir adam görmedim. Ona yılda 50 bin dolar veriyordum. Barmenlik ve şoförlük yapıyordu. İçki içmeyecek, kenti habersiz terketmeyecek ve benim kızlarla yatmayacaktı. Üçünü de yaptı. Ben de kovdum." Bakalım Joanna bu kafasızın neyini kesecek?
MİNİ TARİH
Haşhaşlı bebekler
Geçen günlerin en önemli haberlerindendi: Uyuşturucu satıcıları şimdi de ilköğretim çağındaki öğrencilere yönelmişler. Ortalık ayağa kalktı tabii. "Böyle şey görülmedi" diyenler çıktı. Halbuki Osmanlı kadınları ağlayıp zırlamasın, mışıl mışıl uyusun, uyaklasın diye çocuklarına haşhaş içirirlerdi. Sadece cahilleri mi? Yoo, her sınıftan olanları. Aktarlarda kuru haşhaş hevenkleri çivilerden sarkardı. Bunlar alınır, suda kaynatılır, bir nevi uyku ilacı ya da sakinleştirici olarak ciyaklayan bebelere verilir, böylece hanımlar da rahat rahat kaynatırdı.
|