Bahtı kara kuğu
Hollanda'dan eşiyle getirilen kara kuğu, Bahçeşehir Doğa Parkı Gölü'nde yalnız. Eşi, satanistler tarafından katledilen kuğunun tek bir dostu var. Yabani bir kaz
KARA KUĞUNUN ANLATTIĞIDIR
Küçüklüğüm Avustralya'nın kara kızıl gökyüzü ile mavi yeşil su kenarlarında geçti. Üç yaşıma kadar annemin sırtından inmedim. Kimi günler gölde gezintiye çıktığımızda babam, çığlığıyla korurdu çocukluğumu...
Bir kara benekti bedenim el değmemiş sularında Avustralya'nın... Ve bir gün, gurbetin yolu göründü, Amsterdam'da bir hayvanat bahçesine düştü yolum. İlk gençliğim burada geçti. İlk kez burada âşık oldum bedeni benim bedenimin rengindeki bir kuğuya...
O da çocukluğunda benim uçtuğum göklerde kanat vurmuştu, benim içtiğim sulardan içmiş, benim yüzdüğüm göllerde yüzdürmüştü çocukluğunun hülyalarını... Gagasını benim gagamın içine sokar, ince uzun boynunu ince uzun boynuma dolar, başını başıma yaslardı.
Çocukluğumun rüyalarını anlatırdım ona, o yüreğimi gelecek günlerin umuduyla nakışlardı.
Kırk gün kırk gece sürmedi düğünümüz. İlk görüşte âşık olduğumuzdan olacak, nişan filan da yapmadan bir gecenin içinden sabaha geçer gibi, geçti gitti bir gecede evlilik törenimiz.
Yüzük yerine ben onun boynuna bir öpücük kondurdum, o benim boynuma yüreğinin sıcaklığını aşıladı. Ki hâlâ durur o ateşin közü yüreğimin bir gizli mahzeninde...
KARA KUĞU'NUN EŞİNİN SÖZLERİDİR:
Hollanda gurbetimizdi bizim, ama o gurbette dahi bir başka gurbeti yaşamak varmış kaderde... Evliliğimizin daha yılı dolmadan yine bir başka gurbete düştü yolumuz, İstanbul'a, Bahçeşehir Doğa Gölü'ne...
Yine de mutluyduk, yüreğimiz gurbetin ateşiyle kavrulsa da... Amerika'dan, Kanada ve Çin'den gelen ördeklerle kazlar komşularımızdı. Doğa Gölü'nü çocuklarımızın çığlıklarıyla süslemek istiyorduk.
Fakat bir gece, ince uzun boynumu sevgilimin ince uzun boynuna dolamışken, ölüm hançerini dayadı bedenime... Kuştan daha hafif, daha zarif canımı aldı.
Rengimin kara olması mı ölümüme ferman olmuştu?
Bir gurbetten bir gurbete dolanırken, şimdi de ölümün gurbetine mi düşmüştüm?
DOĞA PARKI'NIN TUTANAĞIDIR:
İki kara kuğuyu da Hollanda'dan getirdik. Gelin, satanistler tarafından kesilerek katledildi. Tek başına yaşamak zorunda kalan damat ise şimdi sürekli kavga çıkarmakta... Hatta kendi ırkından beyaz kuğu ile bile geçinememekte... Yemeden içmeden dahi kesildi.
Hiçbir komşusu ile anlaşamazken tek dostu bir yabani kaz... Fakat insanlarla ilişkisini kesmedi, hâlâ onların en büyük ilgi odağı...
YABANİ KAZ'IN DEMECİDİR:
Eşini kaybedince pek mahzun kaldı Kara Kuğu. Gurbetinde yalnız kalmıştı o da benim gibi çünkü...
Aramızda arkadaşlık ilişkisinden başka bir şeyin olduğu sanılsın istemem... Adım 'yaban'a çıksa da ben de gurbetinde sılasını arayan bir kuşum, Kara Kuğu misali...
SABAH'TAN NESLİHAN KESKİN'İN TANIKLIĞIDIR:
Bahçeşehir Park Müdürlüğü'ne ait Doğa Parkı Gölü'nde, salına salına yüzen kar beyazı kuğuların yanında boy gösteren Kara Kuğu görenleri kendisine hayran bırakıyor.
Hollanda'dan eşiyle birlikte getirilen, ancak eşi öldürülen Kara Kuğu, bütün hayvanlara düşman kesilirken parktaki tek dostunun yabani bir kaz olduğunun tanığıyım.
Kara Kuğu'nun oldukça ilgilerini çektiğini söyleyen Bahçeşehirliler ise, "İnsanların kendisiyle ilgilenmesine bayılıyor. Bizi gördüğünde hemen gölün kenarına gelip ötmeye başlıyor" diye konuşuyorlar.
Diyeceğim, zarafetin simgesi kuğuların aşkları, sevdaları, gurbet ile sılaları, hatta ölümleri dahi yine bir zarafet çelengiyle süslenmekte...
Kara Kuğu'nun yaşadıklarında olduğu gibi...
REFİK DURBAŞ
|