Edebiyat derslerine getirilen yeni düzenleme tartışma yaratırken
Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu'nun yaptığı benzetme ilginçti.
"Türklerin miladı cumhuriyettir. O nedenle edebiyatta da dönemler
cumhuriyet öncesi ve cumhuriyet sonrası şeklinde olacak(...)"
Öteden beri yapılan bu miladi ayrımları sevmem.
Çünkü biz Türkler için bu "milat"lar hep yeni bir başlangıçtır...
Ama...
Aynı zamanda eskinin de reddedilmesi, bir anda unutulması anlamını
içerir.
Aslına bakılırsa cumhuriyetin kuruluşu da ilkokul kitaplarında öyle
bir anlatılır ki, birdenbire yüzlerce yıllık imparatorluk, saltanat
adeta yokmuş sayılır.
Cumhuriyet bambaşka bir yaşam biçimi...
Başka bir, devirdir...
Gelelim Türk Dili ve Edebiyatı'ndaki yeni duruma...
Bundan böyle okullarda 2 ayrı ders okutulacak: Türk dili ve edebiyat.
Aslında mantıklı belki de çok önceden yapılması gereken bir ayrım.
Edebiyat bilgisi ayrı bir şey bir dili okuyabilmek, yazabilmek o
dilde kendini ifade etmek ayrı bir şey. Edebiyat ve dil bir arada
olunca ister istemez biri ihmal ediliyordu bugüne kadar.
Bir sürü ham bilgi genç dimağlara nakşediliyordu da dil, yazmak
konuşmak ihmal ediliyordu.
Sanırım yeni sistemin en büyük kazancı konuşabilen okuyabilen
gençlerin yetişmesine katkıda bulunmak olacak. Tabii eğer olması
gerektiği gibi uygulanırsa...
Zira Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu açıklamasında "Elbette ki
divan edebiyatını da çağdaş edebiyatı da okutacağız " diyordu.
Bu sırada Bostancıoğlu'na sorulan bir soru anlamlıydı: "Ders
kitaplarında yer alacak çağdaş yazarlar kim olacak?"
Yanıt elbette ki yuvarlaktı: Bu konuda çalışmalar devam ediyor,
olanaklar ölçüsünde tüm yazarlara yer verilmeye çalışılacak. Ama
isimler henüz belli değil!"
Bu noktada cevaplanması gereken çok soru var ama işte size ilk akla
gelenlerden bir demet: Eski sistemle yetişen, eski programı öğreten
öğretmenleri kim eğitecek?
Bugünkü eğitim sisteminde öğrencileriyle çağdaş yazarları
tanıştıran-ya da tanıştırabilen - kaç öğretmen var?
Çağdaş yazarlarımızdan hangileri müfredata dahil edilecek, bu konuda
ne kadar adil davranılabilecek?