kapat
26.12.2001
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPÜS
 İSTANBUL
 NET YORUM
 HYDEPARK
 ANKETLER
 ŞAMDAN
 GOOOOL
 DİYET
 TATLILAR
 SAMANYOLU
 CİNSELLİK
 TELE ŞAMDAN
 PAZAR SABAH
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Kirpiler nasıl sevişir

İnsanın başına ne gelirse dilinden geliyor!

Şimdiki moda adıyla kişisel gelişim alanına olan yoğun ilgim ve konuşmalarım benim de başıma hep bir iş açtı.

Daha doğru bir deyişle her insanın yaşadığı iç bütünleşme yolculuğunda öğrenilenleri paylaşma eğilim ve arzusu, bana bunları bir şekilde bu konuştuklarımızı yazsana önerisini de birlikte getirdi.

Bu öneriler bana İzmir - Ege medyasında çeşitli platformlarda zenginliğin yolu olarak nitelendirdiğim bir serüveni büyük mutlulukla sürdürme fırsatı sağladı.

İnsanın günün yoğun akışı ve rutini dışında ilişkilerine ve yaşama başka bir gözlükle bakabilmesiydi zenginlik yolunun inceliği...

Zenginliğin yolu, insanın kendi iç bütünlüğüne katkı için biraz farklı bir şekilde kendine ve başkalarına zaman ayırmasıydı. Çünkü çevredeki hemen herkes ilişkilerdeki çatışmalardan şikayetçiydi ve sevgisizlikten şikayet ediyordu.

Başıma açılan güzel işe hiçbir zaman söyleyeceğim bir şey olmadı ve hep zevkle yazdım.

PURO İÇEN ADAM

Ama bir yarışma olsa dünyanın en keyifli puro içen erkeği seçilecek olan - sevgili editörüm Hayrullah Mahmud bana artık evlilik doktorluğu yapacaksın dediği an, biraz tereddüt etmedim değil.

Sevgili Haydar Dümen'le birlikte anılmanın dayanılmaz hafifliğini üstlenmek de vardı işin içinde...

Ama, olsun sevgili okurlarımız işin aslını gözden kaçırmayacaktır diyerek işe koyuldum.

Aslında Hayrullah Mahmud hiç de haksız değildi:

Zenginliğin yolu saatine daha çok evli erkek ya da kadınlar yoğun ilgi gösteriyordu. Nefessiz kalmış gibi hisseden ya da evliliğin derin sularında nefes tutma uzmanı haline gelmiş evlilerin sorunları daha öncelikliydi...

Bir soruyla başlığa döneyim: Kirpiler nasıl sevişir?

Aslında konuyu kirpilerin nasıl seviştiğinden daha çok kirpilerin birbirlerini hiç acıtmadan ve yaralamadan sevişmeleri oluşturuyor.

Kısacası...

Doğa muazzam mekanizmalarıyla yaşamı en renkli şekilde yönlendiriyor.

Kirpiler de bir şekilde genetik aktarım ve eğitim yoluyla acısız sevişmeyi başarabiliyorlar. İnsanlar da başarıyor dediğinizi duyar gibiyim. Acı çekenler de var!

ACI BUNUN NERESİNDE?

Uzun süre olumlu gittiğini düşündüğü ilişkisi çeşitli sosyal boyuttaki sorunların etkisiyle sona eren bir erkek arkadaş anlatıyor:

"İlişkiyi bitirirken arkadaşım bana bu ilişki sırasında hep acıdan kıvrandığını söyledi. Ben de kendisine, ben senin hep zevkten öyle davrandığını sanıyordum dedim."

İfade ediş biraz alaycı ve kaba ama bizi hemen bir sonuca götürüyor: İnsanlar, düşüncelerinden dolayı ve daha çok zihinlerinde acı çekiyorlar. Yoksa çatışmalardan kısa bir süre kaçmak için de olsa sevişmenin verdiği bir acı yok. İnsanların sevişirken kirpiler kadar dikkatli olmalarını gerektiren bir durum da söz konusu değil.

İşin püf noktasını düşünceler ve düşünce sistemimizi oluşturuyor.

Bize çok sevdiğimiz bir arkadaş bir çiçek gönderiyor:

Çiçek o anda çok değerli ve en güzel noktada yerini alıyor. Ama bir süre sonra çiçeği gönderenin bir davranışı çiçeği alanı kızdırıyor ve incitiyor.

O dakikadan sonra çoğu durumda çiçek de kızgınlıktan nasibini alıyor.

Halbuki o zavallı çiçek önce de sonra da çiçek olmaktan başka bir şey değildi! Sadece kızdırana ayna tutuyor hale geldi!

Bu köşede düşüncelerimizin bize yaptıklarından çok söz edeceğiz.

İlişkilere ayna tutacağız.

NLP'den olumlu düşünceye, empatiklikten etkili olmaya kadar birçok konuyu mercek altına yatıracağız.

Sağlıcakla kalın...

Haftaya buluşmak üzere...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır