Tarihin gözü kara kadın ajanları
Türk istihbaratının Mata Hari'si Emine Adalet Almanlar'ın işgalini elçiye bildirmişti... Tıpkı SABAH'a yaptığı açıklamalarla gündeme bomba gibi düşen Türk casus Vicdan Şanslı gibi
Abilerim' dediği MİT yetkililerinin verdiği görevle Sarp Kapısı'ndan geçen, ama yakalandığı Rusya'da sorguda dahi tek kelime etmeyen Türk casus Vicdan Şanslı, yıllar sonra ilk kez önceki gün SABAH'a konuşmuştu. Görevini hayatı pahasına başarıyla tamamlayan kadın ajanı, altı ay boyunca hiçbir Rus görevlisi konuşturamadı. Sonunda ülkesine döndü, abileri ona son bir nasihatte daha bulundu: "Ortalarda görünme." İnzıvaya çekildi, Akdeniz'in küçük bir sayfiye kasabasına yerleşti. Vildan Şanslı gibi tarihin tozlu sayfalarına gömülüp giden gözü kara nice kadınlar vardı: Mebruke Hanım, Fehime Sultan, Emine Adalet...
I. Dünya Savaşı bitmiş, Osmanlı İmparatorluğu için yeni bir dönem başlamıştı. Avrupa Ortadoğu'da istediği gibi at koşturup, sömürebileceği bir alan yaratmıştı.
İşbirlikçi İstanbul yönetimi ile Anadolu'yu paylaşmaya hazırlananlar amaçları için her çareye başvuracaklardı. Devlet adamından yazarına, saraylısından yoksuluna kadar her kesimden "dost" buldular. Bunun ötesinde işbirlikçilere de sahip oldular.
İŞBİRLİKÇİ SAFLAR
Tarih tekerrür ediyordu...
Osmanlı yönetimi ayrılıkçı hareketlerin başlaması ile istihbarata önem verdi ve "tedbil gezenler"in sayısını arttırdı.
Daha sonraki yıllarda sayıca fazla ve silahla özdeş Teşkilat-ı Mahsusa bu "emniyet" anlayışını milliyetçi bir biçimde ortaya koyacaktı. Elde silah yabancı sefareti basacak kadar, görevlerine sadıktılar. İçlerinde Mebruke Hanım gibi korkusuz kadınlar da vardı.
Ulusal Kurtuluş Savaşı geldiğinde Mustafa Kemal'e karşı çıkıp, İstanbul hükümetinden yana olanlar da oldu. Onun ötesinde dönek çıkıp, işbirlikçi saflarda yer alanlar da çıktı.
Hepsi değil tabii. Kimi karakol, kimi M.M Grubu'nda Milli Mücadele'ye destek vermiş, MAH ve Milli İstihbarat'ta yer almıştı.
Mebruke Hanım
I. Dünya Savaşı öncesi Alman politikasına karşı Ortadoğu'da ortak olarak geliştirilen İngiliz-Fransız politikası, istihbarat işbirliğini de gerekli kılmıştı. İntelligence Service'ın elemanları arasında kimler yoktu ki? Karşı Casusluk bölümünün usta ismi Aubrey Habert, Propaganda Şefi Wooley, Çöl Casusluk Birimleri Sorumlusu Newcombe, şirketin Kahire Şefi Gilbert Clayton ve mesleğinde pişmeye başlayan Lawrence...
İngilizler bu toplantının ardından Şam olayını çözeceklerdi. Adı çok duyulan ama ortalıkta hiç görünmeyen Lawrence, köstebeğin bir Fransız diplomatı olduğunu öğrenmişti. Aslen Mısırlı olan Hüseyin El-Riyad adlı Teşkilat-ı Mahsusa ajanı, bir kadın aracılığı ile güvenlik görevlisini elde etmişti. Bombayla patlatılıp açılan kasanın uzağında bir tutam kadın saçı bulunmuştu. Ajanlar başta Hüseyin El-Riyad olmak üzere tüm fedailerin kimliklerini saptamışlar, fakat kadın ile ilgili bir ipucu bulamamışlardı. Belgelerin Osmanlılar'ın eline geçmemesi için görevlendirilen Lawrence, tüm ajanların yardımına rağmen Mebruke Hanım'ı elden kaçırmış, Mebruke Hanım ise tüm belgeleri Teşkilat-ı Mahsusa'ya teslim etmişti.
Saraydaki ajan
Saraydaki olayların günü gününe Ulusal Kuvvetlere ulaştırılması konusunda Razi Yalkın'ın da ilginç açıklamaları vardır. Olayların içinde bulunan Yalkın, Gizli Örgüt'te çok önemli görevler veren Zekai Uğurlu ve Şef Aziz Hüdai Bey'le birlikte yaptıkları çalışmaların bir bölümünü dile getirirken, Fehime Sultan konusunda da ayrıntılı bilgi verir:
"Kıymetli şefimiz Aziz Hüdai ve mesai arkadaşım Yüzbaşı Yusuf Beyler ile Merkez Komutanlığı'nın loş köşesinde karşılıklı oturmuş, derin düşüncelere dalmıştık. Saraydaki haber alma kudret ve vasıtalarımız düşman servisleriyle, Hürriyet ve İtilaf çevrelerine nazaran biraz zayıftı. Damat Celal Paşa ile Cemaleddin Bey'den yeni teşebbüslere geçmelerini rica etmekte karar kılmıştık."
Devam edelim ve bilgi verenin kimliğini görelim:
"'Peki söz konusu bu vasıta kimdir Zekai?' Kulağıma eğilerek fısıldadı: Fehime
Sultan...
Daha sonra Zekai Bey'in Altunizade Camii çevresindeki köşkünde Fehime Sultan ile buluşulmuş ve gerekli işbirliğinin tohumları atılmıştı. Fehime Sultan saraydan verdiği bilgiler ile her türlü karşı hareketin başını Damad Ferit Paşa'nın çektiğini bildirecekti. Bu arada Baha Said, Miralay Esad, Yüzbaşı Ekrem, Aziz Hüdai Bey, Komodor Nazım Bey ve Topçu Yüzbaşısı Eyüp Bey'lerin adlarını takdirle anan Fehime Sultan şu bilgiyi de ekliyordu: Mustafa Kemal Paşa'nın aleyhine halk arasında bir saltanat ve hilafet taraftarlığı cereyanı yaratmak, Doğu'da bölücülüğü körüklemek üzere geniş bir çalışma programı uygulanacak."
Fehime Hanım daha sonra eski Beden Terbiyesi Genel Müdürlerinden Vildan Aşir'in babası Hafız Aşir Efendi'ye çok bilgi ve belge ulaştırmıştı. Fehime Sultanın verdiği bilgiler arasında Boyabatlı Şükrü Şakir'in fotoğrafı, saray ile Nazım Bey arasında kullanılan iki şifrenin kopyaları, Binbaşı Henry'in Bland takma adıyla Anadolu'ya geçtiği ve tüccar gazeteci hüviyeti ile çalışmalar yaptığı da vardı.
Emine Adalet
Bir bakıma "Mata Hari" ile benzerlikleri görülür...
İkisi de aynı alanda "dans" etmişlerdir. 29 Şubat 1910'da İstanbul'da doğan Emine Adalet Anşin anne ve babasını küçük yaşta yitirmiş ve anneannesi tarafından büyütülmüştü.
Olağanüstü çarpıcı fiziği ile dikkati çeken Emine Adalet, sahne hayatına Anadolu'yu dolaşan kumpanyalar ile girmişti. Amcası bir Alman'la evliydi. Kızkardeşini ziyarete gelen Henry Pee ile 14 yaşındayken tanıştı. 1935'te eşi ile Almanya'ya giden Emine Adalet ilk önemli bilgiyi Viyana Konsolosu Behçet Öznayi'ye Almanlar'ın Paris'i işgal edeceklerini söyleyerek verdi.
Adalet onunla da yetinmeyecek, Ankara'ya telefonla durumu bildirecekti. Lüks kulüplerde dans ediyor ve önemli kişilerle dostluk kuruyordu. I. Rightage'e girebilecek ve çok üst düzey davetlerine katılabilecek kadar yakın olmuştu Almanlarla...
Hitler'in yaveri Freglayr ile yakınlığı bilgi edinmesinde yararlı oldu. Eşi 1942 bombardımanında öldükten sonra yurda dönecekti.
|