Ve 25 yıl öncesine dayanan Terim'le aşk dedikodusuna da değinmeden edemiyor: Terim benim tipim değil
Müjde Ar. Onu çok iyi tanıyorsunuz. Türk sinemasında tabuları yıkan kadın. 25 yıldır oyuncu. "Onu doğuran ana" Aysel Gürel. O hiç anasının kızı gibi durmasa da, "Annemin kızıyım, ruhum anneme benzer" diyor.
Onunla ilgili bilinmediklere doğru yelken açmak istedik. İstanbul'un en karlı gününde kapısını çaldık.
O, Aşkı Memnu adlı tv dizisinin Bihter rolüyle parlamış, Fuar kolonyaları reklamıyla erkeklerin düşlerine girmiş, Türk sinemasında ilk kez öpüşmüş gibi yapmadan öpüşmüş kadın.
Bilmem filmlerini saymaya gerek var mı? "Fahriye Abla", "Ah Belinda", "Asiye Nasıl Kurturulur?", "Teyzem"...
Atıf Yılmaz filmlerinde parladığı yıllar, benim genç kızlık meraklarımın arttığı yıllardı. Sonuçta karşımda duran kişi, kadınların cinselliği sevginin bir uzantısı olarak yaşadıklarını gösteren Türk sinemasındaki ilk kadın oyuncuydu. Yumuşak, şefkatli, ses tonuyla yakıcı bir hali vardı. 5 yıldır politikacı Ercan Karakaş'la birlikte yaşıyor. Birlikte röportaj vermeye de, evlilik kurumuna da karşılar.
Söze Müjde Ar'ın hayatında hep eksikliğini hissettiği babasından başladık, "son ve büyük aşkına" doğru yürüdük...
* Kamile Suat Ebrem, sonra da Müjde Ar...
Kamile göbek adım. Bir de Neyyire var, ebemin adı. Suat olduğumu ilkokulda öğrendim. Annem hep Müjde derdi. Müjde artist olunca koyulmuş bir isim değil.
* Babanız sizleri bırakıp gitti mi?
Babam Vedat Ebrem, Kemal Ilıcak'a Tercüman'ı kurduran kişi. Gazeteciydi. Çok küçükken ayrılmıştı evden. Başka bir bayandan olan bir çocuğu vardı, kardeşimiz. Sonraki yıllarda da babam onunla konuşmadığı için küsmüştük.
* Zor bir hayatınızın olduğunu anlatıyorsunuz ya öyle olmasaydı?
Böyle olamazdım.
* Babasız büyümek kız çocukları için daha zor değil mi?
Annem hep bu eksikliği doldurmaya çalıştı. Aysel kendi hayatını düşünüp evlilik yapabilirdi ama yapmadı. Yavuz Turgul'un Aysel ile ilgili bir teşhisi var. "Kimse beni sevsin diye bir derdi yok" diyor onun için. Çok doğru. Bizi de böyle yetiştirdi. Ama babasızlığın eksikliğini hep hissettim. Çok parasız kaldık.
Ercan Bey fiziksel olarak babama çok benziyor
* Birlikte olduğunuz erkekte ne ararsınız?
Bence herkes birlikte olduğu erkek ya da kadında kendi programının karşılığını, kendi ailesinden gelen sinyallerin karşılığını arıyor. Babasız büyüdüğümden baba gibi sevgili arıyorum. Baba gibi babam olmadığı için baba gibi olmayanları da arıyorum. Hayatı karışık tipler ilgimi çekiyor. Babam çok alkol alıyordu, bir ilişkimde alkol olayını yaşadım. 5 yıllık bir terapiden hayatımda her şey yerli yerine oturdu. Çocukluğumla boğuşarak bir hayatı geçiremeyeceğimi anladım.
* Bu terapilerden sonra Ercan Bey babanıza benzemiyor diyebilir miyiz?
Hayır. Fiziksel olarak çok benziyor.
* Anneniz sizi "Erkekler kaka" diyerek büyütmüş, siz erkeklerin düşlerini süsleyen bir oyuncu oldunuz. Bu çelişkiler sizin yaşamınızı nasıl etkiledi?
Annem teşhislerinde çok yanlış değilmiş! Annem erkekler konusunda ne diyorsa haklıdır. Hayat erkekler için kolay kadınlar için çok zor.
* Nasıl zorlaştı hayatınız?
Müjde Ar olmasam bir ilişkim 16 yıl sürmezdi.
* Siz uzun ilişkilerin kadını değil misiniz? Hiç bir-iki ay biriyle birlikte olduğunuzu duymadık...
Müjde Ar diye bir bela var üstümde. Ben çok fazla tanındığım için herkesten farklı böyle bir sorumluluk duyuyorum. Şimdi bakıyorum Atilla ile ilişkimin 3'üncü ayında ben kaçıp gitmiştim. Uygun değildik birbirimize. Ama bir kere yazılıp çizilmeye başlanmıştı.
* Bu nasıl bir sorumluluk duygusu. Genelde tam tersi olmuyor mu? Ünlüler çamaşır değiştirir gibi sevgili değiştiriyorlar...
Öyle. Ben de örneğin Julia Roberts'a bakıyorum o öyle değil! Haftada bir değiştiriyor ama annem bizi öyle şartlandırdı.
* Anneniz çok uçuk, siz ise annenizin annesi gibisiniz. Yanılıyor muyum?
Benim ruhum Aysel'e benzer. Ama böyle olmak zorunda kaldım. Toparlayıcı, düzenleyici olma rolü bana düştü.
Kitabımın adını koydum: "Ben annemin kızıyım"
* Ailenizle ilgili bir kitap çalışmanız vardı, o çalışma ne durumda?
Üzerinde çalışıyorum ama bambaşka bir noktaya geldim. Geçenlerde bir Alman yönetmenin bir filmini gördüm. Adı "Ben Annemin Kızıyım". Kitabımı bu adla çıkarmayı planlıyorum. Hepimiz annelerimizin ve tarihin kızlarıyız.
* Şimdi size oyuncu olmak ister misiniz? diye sorsalar, ne yanıt verirsiniz?
Mazallah derim.
* Ya ne olurdunuz?
Hacettepe Üniversitesi'ni kazanmıştım. 200 lira para bulamadığım için gidemedim. Diş doktoru olabilirdim. Çalışkan bir öğrenciydim. İnektim. Fatih Kız Lisesi'ni birincilikle bitirdim.
* Siz çok mu tutumlusunuz?
Tutumlu olmak zorunda kaldım. Küçüktüm. Dedemden kalma Trabzon'da üç Rum evimiz vardı. Annem onları sattı. Parasını da üç günde yedi. Biz o evlerin parasıyla yıllarca yaşayabilirdik. Biz o sene annem turneye çıkamadığı için 7 ay mercimek yedik. Çocuk aklımla masraflarımı filan hesaplamıştım. Bir iki yıl önce Almanya'ya gitmiştim. Sabah anneme 3 bin Mark verdim. Bir hafta harcar diye düşünüyordum, saat 11.00'de geri geldi. "Param bitti" dedi. Bu Aysel'dir.
* Nasıl bitti üç evin parası?
Hiç bir şey bulamazsa kuyruklu piyano alıp gelir eve. Para gelir, annem gider Vakko'dan en pahalı şapkaları paltoları alır gelir.