kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
19 Nisan 2009, Pazar
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

'Çılgın bilmem ne' gibi gubidik filmler sıktı

BÜLENT MAKAR
18.04.2009
Oyuncuların politik olmaları gerektiğini savunan Emre Kınay, rol aldığı 'Güneşi Gördüm' filminin cesaretli bir yapım olduğunu belirtti ve ekledi: Çok sıkıldım abuk subuk, gubidik filmlerden! Avanak bilmem ne, zübüdük bilmem ne, çılgın bilmem ne..
Güneşi Gördüm' filmiyle ve eşi Emine Ün'den boşanmasıyla gündemde olan Emre Kınay ile politik görüşlerinden Mahsun Kırmızıgül'e ve özel hayatına kadar her şeyi konuştuk.

EMRE KINAY FOTOĞRAFLARI İÇİN TIKLAYINIZ...

* Türkiye'de oyuncu olmak zor mu?
Türkiye'de iki şey var. Birincisi, 'ünlü olmak' bir meslek olmuş bu memlekette. Diğeri de 'gerçekten' oyunculuk, yorumculuk gibi sanatın dallarıyla uğraşan insanlar... Ben onlardanım ve Amerikalı bir aktör benim yaptığım işin 100'de birini yaparak benim kazandığımın 10 katı para kazanıyor.

SİSTEMLİ KÜLTÜRSÜZLÜK
* Türkiye'de tiyatrocular hep zor dönemler geçirmeye mahkum mu?
Tabii ki değil. Ancak maalesef her zaman öyle olmuyor. Tiyatrocu ustalarımız, ağabeylerimiz borçlarıyla beraber ölüp gidiyorlar ve hepimiz arkalarından iki gün ağlayıp susuveriyoruz. Sonra gündem hemen değişiyor ve her şey unutuluyor. Ölen öldüğüyle, tiyatrolar ve tiyatrocular da yalnızlığıyla ortada kalıyor. Bu sistemli bir hükümet politikası değil ama devlet politikası. Yani bu Demokrat Parti'den, Adnan Menderes'ten itibaren devam ettiğini gördüğümüz sistemli kültürsüzleştirme durumu. Halkı evine kapatma ve okumamaya itme. Gençlere alttan alttan 'aman sen siyasetle uğraşma' politikası uygulanıyor. Maalesef bu insanlar düşünsün istemiyor bu ülkenin politikacıları...

* Siyasilerin, sosyal projeleri desteklemediklerini mi düşünüyorsunuz?
DSP, ANAP ve MHP koalisyonu vardı bir dönem. Üç fraksiyon hatta 6-7 fraksiyon bir aradaydı ama gördüğünüz gibi nakavt işte... Kültür-sanat adına karanlık bir dönemdi. Şimdiki de kötü ama AKP'nin üstünü kapattığında nasıl bir parti diye sor, diğerlerinden daha sosyal demokrat bir parti çıkar altından.

ÖLENE KADAR POLİTİĞİM
* Oyuncu politik mi olmalıdır?
Kesinlikle evet! Politika, çoklu yaşam demek. Tiyatronun çıkışına aykırıdır politik olmamak. Oyuncular bu hayatın içindeki tüm insanlara doğru düzgün yaşaması için kendi hayatlarından ya da başka coğrafyanın insanlarından hikayeler anlatarak yansımalar yaratıyor. Bu iş tabii ki sonuna kadar politiktir, bu iş üstelik normal siyasetçiler gibi seçimle gelip, seçimle de gitmez. Ben ölene kadar politiğim. Üstelik sürekli iktidarda ve sürekli muhalefetteyim. Siyasetçi 4-5 yıllığına geliyor ve gidiyor kürsüye. Ama ben sürekli sahnedeyim.

* Sibel Can, Hülya Avşar, Gülben Ergen gibi popüler sanatçıların neden siyasi faaliyetleri olmadı? Onlar apolitik mi?
Bunun, ülkenin geçmişiyle darbelerle çok alakası var. Tamam, darbe dönemlerinde siyasetçiler içeri alındılar, acılar çektiler ama sanatçılar da acı çekti; baskı altında kaldı. Geçmişten gelen bir korku var tabii ki politikaya karşı.

FİLMDE TEKNİK HATALAR VAR
* En son rol aldığınız 'Güneşi Gördüm' politik bir film mi sizce?
Filmin olağanüstü bir senaryosu olduğunu düşünmüyorum. Ama filmin anlattığı hikaye, bu ülkenin ihtiyacı olan bir hikaye. Teröristi yargılayalım, asalım, sonra da idam edelim. Peki anne babaları ne yapalım? İkisine birden ağlayan milyonlarca insan var. Hayatlarının baharında, daha çocukken çıkıyorlar dağlara. 30 yaşını gören terörist yok! Sen o dağın yolunu kapatmazsan nasıl çözeceksin bu sorunu? Bu ülkede Kürt sorununu çözmek için kendini sorumlu hissedenler, işin insan tarafıyla değil, millet tarafıyla ilgileniyor. Film bu sorunları anlattığı için çok önemli. Tabii ki teknik olarak hataları da var ama ben çok sıkıldım artık abuk subuk, gubudik filmlerden. Çılgın bilmem ne, avanak bilmem ne, zübüdük bilmem ne... Türk Sineması bu mu? Biz Türkiye olarak skora takık bir ülkeyiz. 'Aman efendim beş milyonu geçti mi', saçmalığımız var. Oysa bazen sadece üç kişi tarafından izlenen bir film, milyonlarca kişi tarafından izlenen bir filmden çok daha iyi, kaliteli olabilir.

TİYATRO YAPMAYACAĞIM
* Filmde kendi rolünüzü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Mahsun'un kardeşini oynayacaktım. Sonra işlerimden dolayı oynayamayacağımı ama ufak da olsa bu filmde rol almak istediğimi söyledim. O da kabul etti ve filmde rol aldım. Mahsun bir dahaki filmde de benimle çalışırsa, sadece onun filminde oynayacağım, tiyatro yapmayacağım. İlk teklif geldiğinde, "Ne işim var benim Mahsun'la!" diyerek tepeden baktım olaya. Ama senaryoyu okuyunca kendimden utandım. Bana sorarsanız, Mahsun'un kendi filminde oynamaması gerekiyor. Bundan sonra yöneteceği filmde oynamasın mesela. Hem yönet, hem oyna, sonra git vizöre bak, sonra kameranın karşısına geç... Zor! Buna rağmen çok güzel oynamış, kurtarmış ama bundan sonra oynamasın, her zaman kurtaramayabilir. Mahsun da filmin gişesi için bunu yaptı ama iyi film her zaman gişe yapar.