kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
17 Mart 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
MAHMUT ÖVÜR

DTP'nin muhataplık sınavı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İran dönüşü yaptığı "Kürt sorununda iyi şeyler olacak..." açıklaması bir kez daha gözleri Doğu ve Güneydoğu'ya çevirdi.
Seçimlere iki haftadan az bir sure kala gündeme gelen bu açıklama önemli bir şeye işaret ediyor.
Bu seçimlerde Kürt sorunu öne çıkacak.
Gerçekten de ne eskisi gibi laik anti laik tartışması var, ne de klasik türban meselesi meydanlarda konuşuluyor.
Ekonomik kriz de dış kaynaklı olduğu için seçimin ana konusu haline gelemiyor.
Dahası bu yerel seçimlerde bazı siyasi çevrelerin iddia ettiği gibi siyasi bir kırılmanın yaşanacağına dair bir işaret de yok.
Yani birilerinin beklediği gibi bir "89 sendromu" yaşanmayacak gibi görünüyor.
Araştırmacılar da siyaset uzmanları da bu seçimlere böyle bakıyor.
Tarhan Erdem bir değerlendirmesinde şöyle diyor:
"Bu yerel seçimlerin milli iradenin yönünü farklılaştıracak özelliği yok. Durumu değiştirmeyecek. İktidar partisi az alır çok alır ama mesela yüzde 30'a inmez."
Bu gerçek ister istemez bu seçimlerde Kürt meselesini öne çıkartıyor.
TRT Şeş açılımı, Kürtçe Mevlit yayını ardından Cumhurbaşkanı Gül'ün açıklaması, hatta Obama'nın önümüzdeki ay Türkiye'ye gelişi de bu tezi güçlendiriyor.
İşte bu noktada o bölgelerde seçimin nasıl sonuçlanacağı önem kazanıyor.
Çünkü bu sonuçlar önümüzdeki siyasal sürecin nasıl seyredeceğini belirleyecek ve Kürt sorununun çözümü açısından da yeni bir süreci başlatacak.
Bölgede etkin iki parti var: AK Parti ve DTP...
Seçim yarışı da ağırlıkla bu iki parti arasında geçiyor.
Acaba AK Parti 22 Temmuz seçimlerindeki başarıyı yakalayabilir mi? Ya da yakalaması ne anlama gelir?

"Beklenen gerginlik yok"
Uzmanlara göre bu noktada AK Parti'den çok DTP'nin performansı daha önem kazanıyor. DTP'nin önünde de 22 Temmuz seçimlerindeki "bağımsız adaylık" gibi bir zorluk yok.
Hem seçim koşulları gergin geçmiyor, hem de bir biçimde "silahların susması" siyasal rekabeti normalleştiriyor.
Kısaca Doğu ve Güneydoğu'da böyle bir zeminde seçime gidiliyor.
O bölgelerde nasıl bir hava olduğunu ve seçim sonuçlarının nelere yol açacağını eski Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu ile konuştuk. Tanrıkulu önce Cumhurbaşkanı Gül'ün açıklamalarına değiniyor:
"Cumhurbaşkanı seçildiği günden bu yana bu sorunun çözümü noktasında insanlarda inanç yaratmaya çabalayan biri. Sayın Başbakan'dan farklı olarak da DTP milletvekillerini muhatap alan ve konuşan biri. Açıklaması da bu yaklaşımın bir devam niteliğinde. Umut yaratan bir açıklama."
Sonra da kısa bir seçim değerlendirmesi yapıyor: "Bizim için en önemlisi 29 Mart sonrası ortaya çıkacak tablo. Herkesin beklediği ve çekindiği bir gergin ortam yok. Ben bölgede, AK Parti'nin çok önde olacağını düşünmüyorum. Ama DTP de oylarını artıracaktır."
Belki de cevabı aranan en önemli soru bu...
Acaba DTP oylarını artırırsa nasıl bir süreç yaşanacak?
Sezgin Tanrıkulu, beklentisinin bu yönde olduğunu belirterek şöyle diyor:
"DTP bir siyasal aktör olarak 22 Temmuz seçimlerinden sonra rolünü iyi oynayamadı. Kurumlar da sorunun çözümünde DTP'yi bir siyasi aktör olarak görmedi. Ama bu seçimden sonra DTP'nin rüştünü ispatlamış bir siyasi aktör olarak ortaya çıkacağı bir siyasal atmosfer olacak. DTP, bir rakip değil, çözümün aracı olarak görülmeli."
Bir anlamda bölge insanı bu seçimlere DTP'nin muhataplık sınavı olarak bakıyor. Bu sınavın başarısı kuşkusuz muhataplık pozisyonunu değiştirdiği gibi, bizzat DTP'yi de değiştirecek. Ve DTP'ye Türkiye bütünlüğü içinde yeni bir siyaset dili yaratması misyonunu yükleyecek.
Türkiye toplumu bu beklenti içinde...
Doğrusu seçim sonucu muhatap kim çıkarsa çıksın, bu seçimler hiçbir şeyi değiştirmese de sadece Kürt meselesinde şiddet dışı çözümlerin konuşulmasına yol açmasıyla tarihe geçecek.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın