kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
10 Mart 2009, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Günaydın  
ŞENGÜL BALIKSIRTI

Bir siyasetçinin portresi

Hillary Clinton'ın konuk olduğu 'Haydi Gel Bizimle Ol' programında herkes gibi ben de o sorunun sorulup sorulmayacağını merak ediyordum. Ve tabii Müjde Ar sordu. Üstelik öylesine güzel sordu ki; her röportajda her soru sorulur tezini bir kez daha doğruladı. Yeter ki sormayı bilin! "Yemin töreninizde eşinize; "Acı ve tatlı tüm tecrübeleri yaşattığı için teşekkür ederim" dediniz. Bu tırnak içinde acı tecrübelerin üstesinden nasıl geldiniz? Siyasetin gücüyle mi, yoksa aşkın gücüyle mi?" İşte bu kadar... Zaten Hillary Clinton yaşadıklarını saklamıyor ki! Müjde sordu. Hiç de bir şey olmadı. Clinton'ın verdiği yanıt da muhteşemdi. "Aşkla ve affetme duygusuyla, dostlukla ve aileyle..." dedi Clinton, "Aile, inanç ve dostlar; bunlar benim hayatımın özü... Ben hiç kimsenin hayatının hep düzgün seyreden bir gemi gibi olduğunu düşünmüyorum." Hillary Clinton'a bayıldım. Duruşuna, özgüvenine, bilgisine, birikimine, rahatlığına, enerjisine... Ama en çok da bu açık tavrına; saklamama- sına. Yani 'Bizim yaşadığımızı herkes yaşayabilir' demesine... Sonra pazar günü, Sevilay Yükselir'in yaptığı Nimet Çubukçu röportajını okudum. Sayın bakanımız 'özel hayat, moda, giyim-kuşam ve magazin' sorulmayacağının garantisini en başından istemiş. Merak ediyorum; bu konuda sorular sorulsaydı; dünya yerinden mi oynardı?


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın