kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HAŞMET BABAOĞLU

Projeler mi, liderler mi?

Her seçim arefesinde aynı tartışma patlak verir. Halk projelerle mi ilgileniyor yoksa liderlerle mi?
Ardından yorumlar başlar...
Biri çıkar "efendim bizim gibi gelişmemiş ülkelerde halk projelerden anlamaz, projelere oy vermez; siyasetçiye oy verir" der.
Öteki "evet ama artık gelişmiş ülkelerde de böyle! Berlusconi'nin seçim zaferleri bunun en yakın örneği" der.
Bir başkası "gerçek demokrasinin siyasal projeler üzerine kurulabileceğini" söyler ve "liderler siyasetinin demokrasi olamayacağını" belirtir.
Şöyle uzaktan baktığımızda, üç aşağı beş yukarı bu söylenenler doğru gibi gelir.
Ama artık bu savların sosyolojik zemini nin olmadığını görmemiz gerekir.
Bunlar içi kof fakat cilası parlak klişelerdir.
Sanılanın aksine seçmen çoğu zaman projeye oy verir.
Mesela Demirel'li AP ve Özal'lı ANAP ve 2002 AKP seçim zaferleri liderlerin olduğu kadar projelerin de zaferleridir.
Ecevit'in 1970'lerde aldığı yüksek oylar kendisine olduğu kadar " proje "sine de verilmiştir.
1973 seçimleri öncesinde dağa taşa "Karaoğlan" yazılmıştı, doğru!
Ama ne çabuk unuttuk, nice yol kenarı da CHP imzalı " Toprak işleyenin, su kullananın " gibi geleceğe dair radikal bir tasarım ifade eden sloganlarla bezenmişti. Özal'ı seçerken gümrük duvarlarını kaldıracağının, Erdoğan'ı seçerken Türbanlı kızların okula girişini sağlamak için çaba göstereceğinin seçmen tarafından bilinmediğini söylemek de yalandır.
Hatta bazı seçimlerde seçmen apaçık biçimde projesizlikle proje arasında bir seçim yapmıştır.
12 Eylül ertesinde halkın Sunalp ile Özal arasında yaptığı tercih elbette projeden yana bir tercihdi!
Burada yanlış anlamalara yol açan incelikli nokta şudur.
Mimari proje gibi bir pratikten ya da "emeklilik projem" diyenlerinki gibi bulanık gelecek hayallerinden söz etmiyoruz.
Siyasette proje, yani " nasıl bir ülke, nasıl bir demokrasi " tasarımı broşür, söz, grafik, multivizyon şovuyla elle tutulur, gözle görülür ve anlaşılır hale gelemez.
Kitlenin gözünde projeyi cisimleştiren liderdir.
Demokratik siyasal tercih özünde nedir, en kestirme yoldan anlatayım mı?
Sandığa atılan oy seçmenin kişisel kontrat ıdır.
Elini uzatır ve orada elini sıkacak bir lider arar.
Varsa bir lider, tokalaşır ve içinden bir kontrat yapar.
Çünkü ancak bir " kişi "yle ve onda cisimleşmiş projeye güvenir ve kontrat yaparız.
"Gelişmiş ülkelerde böyle değil, Batı'da çok farklı" gibi savlar da doğruyu anlatmıyor.
Çünkü anlattığım nedenle eğer ortada bir lider varsa, hiçbir demokrasi onu elinden kaçırmak istemez.
Mesela ABD'de seçimi Cumhuriyetçiler kaybetmiştir ama kazanan Demokratlar değil, Obama'dır.
Fransa'da beğenirsiniz beğenmezsiniz o başka, fakat Sarkozy basbayağı "proje-lider"dir.
Geçmişte İtalya'da Komünistler genel seçimler yoluyla iktidar ortağı olmanın eşiğine gelmişlerdi. Bütün siyaset analizcileri bilir ki, bunu mümkün kılan şey Komünistlerin o dönemdeki karizmatik lideri Berlinguer'di.
Sonuç olarak...
Lider faşizmi ile kitlelerin lidere gösterdiği demokratik ilgiyi birbirine karıştırmamak gerekir.
Liderleri ve onları önemseyen halkı aşağılamak bizi daha demokrat kılmaz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın