kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ERDAL ŞAFAK

Basının başağrıları

SABAH'tan mektup.
Fransız "Liberation" gazetesinin genel yayın yönetmeni Laurent Joffrin'in on gün kadar önce bir kitabı yayınlandı. Adı: "Medya-Paranoya".
"Liberation", 1973'te JeanPaul Sartre'ın başı çektiği bir grup aydın tarafından "Bağımsız" bir gazete olarak kuruldu. Çok uzun yıllar, Fransız medyasının asi çocuğu Serge July tarafından yönetildi. Çok sık yuvarlandığı mali krizlerin sonuncusunda bankacı Edouard de Rothschild tarafından kurtarıldı. Bugün sermayesinin yüzde 38.87'si Rothschild'in elinde. Yani, solun solunun sözcüsü olarak çıkan gazete şimdi Fransa'nın en büyük sermayedarlarından birinin mülkü. Ancak, gerek sermaye dağılımındaki frenleyici düzenlemeler, gerekse yönetimdeki "Sübap" mekanizmaları sayesinde bağımsız, en azından özerk çizgisini koruyabiliyor.
Laurent Joffrin "Medya-Paranoya" adlı kitabında "Liberation"un yönetiminde yaşadığı tecrübelere dayanarak, yazılı basının sıkıntılarını, kamuoyu ile ilişkilerini, imajını irdeliyor. Biz kitabın özellikle günümüz gazeteciliğinin üç başağrısının nedenlerinin ve yol açtığı sonuçların anlatıldığı bölümünü önemsedik. Bu ağrılar şöyle sıralanıyor:

Üslup, içerik, itibar
1- Üslup ve içerik zayıflığı: Haberlere ve yazılara genel bir ruhsuzluk hâkim. Ayrıca, eskisinden daha çok maddi hatalar içeriyor. Nedeni, basının yapısından kaynaklanıyor. Bir bölüm gazeteler habercilik yerine militanlığı ön plana çıkarıyorlar, bir bölümü ise sansasyonu. Bu iki grup için de "Gerçekler" pek önemli değil, hatta ayak bağı. Bu abartılı ama içi boş, üstelik hatalarla dolu yayın anlayışı kaçınılmaz olarak bir adrese götürüyor: Araştırmacı gazeteciliği boşlayıp masa başı yorumculuğu öne çıkarmak.
2- 1980'lerde başlayan ve günümüzde iyice hızlanan teknolojik devrime yazılı basının ayak uydurmakta zorlanması: Sayısız özel radyo ve televizyon kanalları doğdu, 24 saat yayın yapan haber kanalları çıktı. Bu mecraların hızına yetişemeyen yazılı basının refleksleri felç oldu. Sonuç: Daha okura ulaşmadan bayatlamış olan haberciliğe mâhkum hale geldi.
3- Basının olağanüstü ve ürkütücü itibar kaybı: Gazetecilerin siyasetçilerle ilişkilerini sağlıklı bir temele oturtamamaları sonucu, kamuoyunda "İşbirlikçi" damgası yemelerine neden oldu. Bu da gazete ile okur arasındaki sözleşmenin mayası olan güveni iyice aşındırdı.
Joffrin'in bu tespitleri, baştan sona Türk basını için de geçerli.
Ruhsuz ve hatalarla dolu haberlerin yerine kaliteli yayıncılık almadıkça...
Okurun bilgi birikiminin gerisinde kalmış kadrolar, bilişim çağının zorladığı düzeye yükseltilmedikçe...
Yorgun ve bezgin haberciliği yerini dinamik, cesur ve diri gazeteciliğe dönüştürmedikçe...
Siyasilerle ve diğer çıkar gruplarıyla ilişkileri habercihaber kaynağı timeline oturtmadıkça...
Basınımız ne saygınlık kazanabilir, ne yitirdiği güveni geri alabilir, ne "Dördüncü Güç" işlevini bihakkın yerine getirebilir.

SABAH'ın bir haftası
İddialı konuşmayalım ama; biz SABAH'ın yönetimini üstlenirken bu başağrılarına çare bulmayı öncelikle hedefimiz olarak belirledik. Sabırlı ve ısrarlı çabalarla makul bir süre sonra daha nitelikli, daha dinamik, daha güvenilir bir SABAH'la huzurunuza çıkacağımıza inanıyoruz.
Zaten bu çabalarımızın, yani dinamik haberciliğin ilk ürünlerini size ulaştırmaya başladık bile. Sadece birkaçını hatırlatalım: Okullardan Kenan Evren'in adının silinmesi, Maliye'nin Aydın Doğan raporundaki 12 bit yeniği, Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Prof. Zafer Ülkül'ün bile hakkını AİHM'de aramak zorunda kalması, PKK'nın sözcüsü Roj TV'nin Abdullah Öcalan'ı sansürlemesi, varlık barışında rekor kırılması, MİT eski Müsteşarı Şenkal Atasagun'un Boğaz'a nazır konaklojman sefası...
Ayrıca Mahmut Övür'ün Fethullah Gülen'le röportajı, Nur Batur'un ÖcalanYunanistan ilişkilerinin perde arkasını deşelediği araştırması, Esra Tüzün'ün çok ilgi toplayan "Akıllı hasta" dizisi, bir cepheden öbürüne koşturan Savaş Ay'ın röportajları da kamuoyu gündeminde SABAH'ı ayrıcalıkla bir yere oturttu.
Özetle; SABAH zaten başarılıydı, şimdi daha büyük başarılara doğru kulaç atıyor. İyi bir hafta dileklerimizle.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın