kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Tez mi, tezgâh mı, tezvirat mı?

Bundan birkaç yıl önce bir öğrencim Amerika'daki bir düşünce kuruluşuna girmeyi çok istiyordu. Elinden geleni yaptı, ben de aracı ve yardımcı oldum, sonunda kabul edildi. İşe başladıktan çok kısa bir süre sonra bana dehşet içinde bir mektup yazdı ve ne iş yaptığını anlattı. İlk gün kurumun yetkilisi kendisini çağırıp, 'biz burada gelecek kurgulamaları yaparız' demiş ve ilave etmiş 'şimdi sen de git ve şöyle bir senaryo üstünde çalış: dünyaya çok büyük bir gök cismi çarpmış ve onu neredeyse yok etmiştir. Hiçbir kaynağın olmadığı bir dünyanın nasıl kurulacağını çalış bakalım.'
Hemen itiraf edeyim ki benim öyle komplo teorileriyle, çok muhayyel gelecek tasavvurlarıyla hiç mi hiç ilgim yoktur. O konularda yazılmış kitapları da binbir güçlükle okurum. Belki bir zaaf ama ne yapalım ki öyle. Oysa Amerika'yla iyi kötü tanışık olmak, hele kurumsal düzeyde o ülkeyle bazı temaslar içinde bulunmak bu türden 'egzersizleri' gerektiriyor, yeni moda Türkçeyle 'öngerektiriyor'.

Havaalanında bir kitap
Geçenlerde Amerika'dan dönerken bavullarımın kitapla dolu olmasına rağmen son dakikada acaba yeni bir şey bulabilir miyim diye panik bir biçimde havaalanı kitapçılarında eşinirken elime geçen kitabı tam gülümseyerek kenara atacakken kapak yazısında Türkiye sözcüğünün geçtiğini görüp ilgilendim. Kitap geçenlerde buraya gelen ve pek gürültü çıkaran George Friedman 'ın Gelecek 100 Yıl (The Next 100 Years) isimli yapıtıydı. Hemen aldım. Sonra salona geçip karıştırmaya başladım. Tam o sırada karşıma gelen yaşlı Alman asıllı ama 39 yıldır Barselona'da yaşayan çiftle konuşmaya başladım. Bir süre sonra Friedman'ın tezini söyleyince adamcağız bir hayli heyecanlandı ama ben o sohbete son verip güzeller güzeli Barselona kenti hakkında çene çalmaya başladım, hâlâ da çok iyi yaptığımı düşünüyorum.

Friedman'ın tezi: herzesi
Friedman şunu söylüyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye yeniden Osmanlı İmparatorluğu olacaktır. Hem kaybettiği, daha önce kontrolü altındaki toprakların denetimini yeniden ele geçirecektir hem de tarih boyunca asla yenemediği Rusya'yı hak ile yeksan ederek o bölgedeki devletlerin efendisi kabul edilecektir. ABD bu dönemde kendisini destekleyecek, kendisiyle işbirliğine gidecek ama yüzyıl sonunda öteki süper güç olarak onunla savaşa tutuşacaktır. Friedman'a göre merkezi Avrupa'nın denetimini ise Polonya sağlayacaktır. AB yıkılacağından bu gücüyle Polonya yüzyıl sonundaki dünya savaşının üçüncü odağı olacaktır. daha başka şeyler de var ama bu kadarı bana yeter.

Aklın garip oyunları
Türkiye'ye dönünce peşimden Friedman da geldi ve görüşlerini burada da açıkladı. Hazretin Türkiye'nin süper güç olması için öngördüğü süre 30 yıl. Doğal olarak bu tezler epey bir tartışma yaratınca benim aklımı birkaç soru kurcalamaya başladı. onları ortaya atıp Friedman defterini kapatayım.
1. Bu teoriler bana biraz Avrasyacıların tezlerini anımsatıyor. AB dışı bir örgütlenme, Asya'ya açılmış, Ortadoğu'yu laik-Müslüman olarak denetleyen bir Türkiye. Bu tez tam da şu Ergenekon sürecinin ortasında neden ısıtılıp Türkiye'ye getirildi?
2. Friedman'ın başında bulunduğu Stratfor isimli kuruluşun CIA ile ilişkisi çok iyi biliniyor. (Kendisini de eski ve radikal bir muhafazakâr olarak tanımlıyor.) Tam da Amerika'da Obama dönemi başlar ve bu her şeye rağmen daha farklı bir dünya düzeni öngörürken bu tezin ortaya atılması şaşırtıcı değil mi?
3. Türkiye'de birçok kavram gibi neo-Osmanlılık da her kesimin kendisine göre algıladığı bir tezdir. Emperyal bir geleneğin uzantısı herkesin zihnine farklı bir iz düşürmüştür. Şimdi Erdoğan için 'son padişah' pankartı açanlar, onlara karşı çıkanlar bu cephenin kanatlarıdır. Bu tez tam da şu sıralar acaba tesadüfen mi üretildi ve zat alelacele buralara davet edildi?
Komplo işleriyle uğraşmasam da bu sorular zihnimi tırmalıyor işte.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın