kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
9 Mart 2009, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Erdoğan'a 'ekrana gel' çağrısı

AA
Giriş Saati : 09.03.2009 16:13
Yeni Haber
Baykal, Başbakan Erdoğan'ın meydanlarda konuşarak kendisine cevap verdiğini sandığını, halbuki dünyanın her yerinde usulün belli olduğunu belirterek, ''Vatandaş dinleyince anlar, kim samimi söylüyor, kim doğru konuşuyor, kim dürüst konuşuyor, kimin başkasında başka hesap var, vatandaş bunu hemen anlar. Televizyon ekranı saydamdır, şeffaftır. Adamın ruhunu, içini görür. Çık karşıma benim hakkımda ne biliyorsan söyle, ben de söyleyeyim. Vatandaş da hükmünü versin'' dedi. ..
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Hükümet, 'kriz bizi vurmadı, bize teğet geçti' diyor. Ne teğet geçmesi. Vatandaş, çiftçi diyor ki 'o beşli dirgen var ya, o dirgen böğrümüzden girdi, sırtımızdan çıktı'' dedi.

Giresun'da partisince düzenlenen mitingde halka hitap eden Baykal, geçen yıl 2 milyon 500 bin kişinin kart döndürme, borçları bankadan bankaya aktarma, idare etme girişiminin başarısızlığa uğradığını belirterek, ''Bu 2.5 milyon ailenin ciddi sıkıntıya, krize girmesidir aile olarak. 2.5 milyon insan ekonomik bunalıma girmiş demektir'' dedi.

Baykal, ''2008 kasım rakamlarına göre Türkiye'de 1 milyon insanın işini kaybettiğini, sanayide 10 makineden 4'ünün stop ettiğini'' belirterek, şöyle konuştu:

''Kapasite kullanımı yüzde 60'a düştü. Ekonominin çarkları dönmüyor. Bu ağır bir tablodur. Türkiye'de 500 üzerinde işçi çalıştıran 350 fabrika var. Bunların yarısı kapandı. Yeni rakam geldi birkaç saat önce. Türkiye'de sanayi şubat ayında da dörtte bir geriledi. Ocakta gerilemişti, şubatta da geriledi. Demin verdiğim işsizlik rakamı kasım sonu itibariyle. Asıl sıkıntının vurduğu aralık, ocak, şubat, mart, seçim sonrası var. Büyük sıkıntıya doğru gidiyoruz.''

Baykal, devletin yatırım yapmaktan vazgeçtiğini, vatandaşların, girişimciler, müteşebbislerin kendi derdine düştüğünü belirterek, ''Hükümet, 'kriz bizi vurmadı, bize teğet geçti' diyor. Ne teğet geçmesi. Vatandaş, çiftçi diyor ki o beşli dirgen var ya, o dirgen böğrümüzden girdi, sırtımızdan çıktı'' diye konuştu.

''CHP BU DEVLETİ KURAN PARTİDİR''

Baykal, ''işsizliğe çözüm olarak bir tane değil, 7 tane çare söylediğini, ancak Başbakanın bunun üzerine kendisine verip veriştirdiğini'' söyledi.
''Başbakanın bu tutumu karşısında kendisinin de ağzının payını verdiğini'' ifade eden Baykal, şöyle devam etti:

''Neyse biraz şimdi ağzını toplar gibi oldu. Şimdi dikkatle izliyorum. Gerekeni gereken zamanda yaparız. Bizler de küçük küçük tartışmalarla, laf dokundurmalarla durumu idare ederiz. Ama CHP cibilliyetsiz, mezhepsiz diyor, tıynetsiz diyor. CHP bu vatanın bağımsızlığını sağlayan parti. Düşmanı Anadolu'dan çıkaran parti. Türkiye'nin bağımsızlığını güvence altın alan parti. Bu devleti kuran parti. Nasıl olur da bir başbakanın dili varır da CHP'ye o sözleri kullanabilir, aklından geçirebilir, dudağından ifade edebilir. Akla mantığı sığan mı bu. Ne yapacağız bu lafların karşısında Susacak mıyız, verdik ağzının payını'' diye konuştu.

''HER ŞEYİ BIRAKMIŞ BİZİMLE UĞRAŞIYOR''

Baykal, Başbakan Erdoğan'ın çayı, fındığı, işsizliği, yoksulluğu, banka kredilerini konuşmadığını ifade ederek, şunları söyledi:

''Bunları konuşmuyor. Varsa yoksa Deniz Baykal. Deniz Baykal ile yatıyor, Deniz Baykal ile kalkıyor. Sen Başbakansın işine bak. Her şeyi bırakmış, bizimle uğraşıyor. Benimle uğraşıyor, yetmiyor, İsmet Paşa ile uğraşıyor. İsmet İnönü döneminde ekmek karne ile dağıtılıyormuş. Sen İsmet Paşa dönemini, İkinci Dünya Savaşı'nı, Türkiyenin nasıl ayakta kaldığını biliyor musun? Farkında değil, konuşuyor. Neyse ki İsmet Paşa'ya gelince fren yapıyor. Bir aşama ileri gitme hevesi var ama duramıyor. Ha orada dursun. Ne söyleyeceği varsa, benimle konuşsun, bana söylesin. Ben bunları konuşuyorum. Başbakan bize sataşıyor.''

''DÜNYANIN HER YERİNDE USUL BELLİ''

Baykal, Başbakan Erdoğan'ın meydanlarda konuşarak kendisine cevap verdiğini sandığını, halbuki dünyanın her yerinde usulün belli olduğunu belirterek, ''Vatandaş dinleyince anlar, kim samimi söylüyor, kim doğru konuşuyor, kim dürüst konuşuyor, kimin başkasında başka hesap var, vatandaş bunu hemen anlar. Televizyon ekranı saydamdır, şeffaftır. Adamın ruhunu, içini görür. Çık karşıma benim hakkımda ne biliyorsan söyle, ben de söyleyeyim. Vatandaş da hükmünü versin'' dedi.

Dünyanın her yerinde yolsuzluk olabileceğini, ancak Türkiye'deki gibi yolsuzluğun dünyanın hiçbir yerinde görülmediğini söyleyen Baykal, ''Yolsuzluk artık Türkiye'de kişisel bir olay olmaktan çıktı. Ferdi bir iş olmaktan çıktı. Ahlakı, sütü bozuk birinin kafasını bozup yanlış yapma olayı değil. Şimdi yolsuzluk teşkilatlı, örgütlü, kolektif, şirketleşerek, mevzuatı, iktidarı kullanarak yapılıyor'' diye konuştu.

Baykal, Deniz Feneri soruşturmasına da değindikten sonra, ''Başbakan kırtasiyecilerde kırmızı kaplı dosya çok diyor. Doğrudur kırtasiyecilerde kırmızı kaplı dosya çok da dosyalı başbakan dünyanın başka bir ülkesinde yok.''

''TARLANIN TAŞIYLA, TARLANIN KUŞUNU VURDULAR''

Baykal, Telekom'un satışında ve TÜPRAŞ'ın özelleştirilmesinde Türkiye'nin zarara uğratıldığını öne sürerek, ''Tarlanın taşıyla, tarlanın kuruşun vurdular'' dedi.

Bunların CHP'nin iktidarında aydınlığa kavuşturulacağını söyleyen Baykal, ''Başbakan bana çare söyle diyor, söylüyorum. hakaret ediyor. Bana, 'yolsuzluklarla mücadelenin çaresi nedir' diye sorsan da o çareyi bi söyleyiversem. Niye sormuyorsun onu. Ama ben sorsa da sormasa da çareyi söyleyeyim. Çare, milletvekili dokunulmazlığını kaldırmaktır. Çare budur. Milletvekilinin imtiyazı olmaz. Kanunlar nezdinde olmaz. Vatandaşın durumu ne ise milletvekilinin de o olacak. Bir farkı olacak milletvekilinin, Nedir o? Mecliste kürsüye çıktığı zaman, suçtur, değildir hiç önemli değil. Doğru bildiğini, vicdanından ne geliyorsa, özgürce söyleyecek. Söz hakkı sınırsız, hırsızlık yasak. Sahtekarlık, yolsuzluk, sahtekarlık, evrakta sahtecilik, zimmet, cürüm işlemek üzere teşkilat kurmak, kalpazanlık yasak. Bunlar Başbakanın, bakanların dosyasındaki suçlar'' diye konuştu.