kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
14 Şubat 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Cumartesi SABAH  
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ

Çocuklar mı büyümüyor, anneler mi değişmiyor?

Geçtiğimiz pazar günü Sapanca'da bulunan Richmond Otel'deydim. Otelin sağlık kulübü var.
Sıcak su havuzları, buhar ve dinlenme odaları arasında gezinirken ailelerin konuşmalarına da ister istemez tanık oldum. 14 yaş altındaki çocukların girmesi yasak olduğu için 'çocuk' diye bahsettiğim herkes, bu yaşın üstündeydi. Öncelikle iki anne ve üç gençten oluşan grup ilgimi çekti. Bunun nedeni her odaya, her duşa girip çıkarken yaşadıkları heyecandı.
Adeta lunaparkta eğlenen çocuklar gibi "Bunu denedik mi?" şeklindeki sorularıyla hep birlikte hareket ediyorlardı. Her yaştan çocuklarınızla paylaştığınız şeyin zevkini çıkardığınız zaman herkesin mutlu olacağının canlı örnekleri gibiydiler. Oysa çoğunlukla büyükler, gençlerin onlara katılmasını ve kendi davrandıkları gibi davranıp, aynı hisleri duymalarını isterler. Bu olmayınca gençlere kızar, davranışlarını eleştirirler. Fakat onların hissettiklerini, yaptıklarını anlamaya çalışmak paylaşımı, eğlenceyi ve dolayısıyla mutluluğu artırabiliyor.
"İyi anlaşıp, bazı şeyleri paylaşınca nesil farkı filan kalmıyor," derken başlığı oluşturan soruyu aklıma getiren olaylar sıralandı.
Buhar odalarından birine girmiş oturuyorduk.
İki hanım, gençler yanlarında olmadan girip oturdular.
Oturdular, ama aslında oturamadılar. Çünkü kendi aralarında en küçüğü muhtemelen 16-17 yaşındaki çocukların onları arayacağını ve merak edeceklerini birbirlerine söyleyerek endişelenip dışarıya çıktılar. Muayene için gelen küçük çocukların anneleri de benzer şeyleri yaparlar. Onlarla konuşurken, içeride oyuncakları ve onlarla oynayan uzmanları bulmuş, hayatlarından gayet memnun çocuklarının kendilerini arayacaklarını ve bulamadığı için endişeleneceklerini söylerler.
Nedense asıl endişelenin kendileri olduğunu, çocuklarının onlar olmadığı zaman mutsuz olacaklarını, bir şey yapamayacaklarını düşündüklerini söyleyemezler.
Aslında galiba kendileri de için için bunun çok da gerçekçi olmadığını bilirler. Evet, çocuklar kaç yaşına gelirlerse gelsinler bize ihtiyaçları var. Ama bu ihtiyaç, duygusal bir gereksinim.
Sevgimize, güzel sözümüze, övgümüze, onlara inanmamıza hep ihtiyaçları var, tıpkı bizim de kendi annelerimizinkine olduğu gibi...
Buna karşın bizim onların yerine düşünmemize, işlerini yapmamıza, sorumluluklarını üstlenmemize hiç ihtiyaçları yok. Hatta bunları yaptıkça onlara zarar veriyoruz.
Daha sonraki iki konuşma ise anneler ve çocuklar konusunda yeniden yazmam gerektiğine beni ikna etti. Bir anne, kocaman delikanlıya "Acıktın mı?" diye sordu. Delikanlı da "Hayır," dedi. Annenin yanıtı muhteşemdi: "Acıkmazsın tabii, sabah sabah o kadar sosis yersen." Benim annem de dahil birçok anne aynı cümleyi kurardı. Çünkü belli yaştaki annelere göre sosis, sabah yenmez. Oysa aynı anne, muhtemelen "Acıktım," yanıtına karşılık "Sabah doğru dürüst yemezsen acıkırsın tabii," diye yanıt verirdi. Yine de hiçbir şey diğer annenin müdahalesi kadar gerçeği göstermezdi. Çünkü "Acıkmadım," diyen gence diğer annenin müdahalesi "Acıkmıştır da farkında değildir," şeklinde oldu.
Tüm bu konuşmaların özeti: Anneler her şeyi bilir.
Gerçekten öyle mi? Değil, anneler çok şeyi bilebilirler. Ama çocuklarının bildiklerini dinlemek, onlara kulak vermek, paylaşmak annelerin bilgisini ve sevgisini artıracaktır.
Sapanca Richmond Otel bana ailemden bir armağandı.
Son zamanlarda aldığım en güzel armağanlardan biriydi.
Göl manzarası, sağlık kulübü, temiz hava, güzel yemekler, harika bir personel için hem aileme hem öneriyi yapan Ünite İletişim'e hem de otel yöneticilerine teşekkür ederim.
Ve bir teşekkür de yazı konusunu hayata geçiren sevgili ailelere... Sizler de dinlenirken bile başkalarının ilişkilerini izleyerek çok şey öğrenip, kendi ilişkilerinizi değerlendirebilirsiniz. Bu arada birkaç gündür süren hastalığımın nasıl olduğunu sormak için Sapanca'dayken arayan annem "Umarım suların içinde iyice hastalanmazsın," diyerek anneliğini gösterdi. Ben de kendi kendime bir kez daha sordum: Çocuklar mı büyümüyor? Anneler mi değişmiyor?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın