kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Şubat 2009, Perşembe
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

"Her şeyi ABD'ye bırakmamak lazım"

Giriş Saati : 05.02.2009 15:39
Güncelleme : 05.02.2009 22:16
Yeni Haber
Cumhurbaşkanı Gül: Ortadoğu'da barışa katkı sağlamak için her şeyi ABD'ye bırakmamak lazım. Filistinliler arasında herhangi bir grubu özellikle destekleyip, Filistinliler bölünsün ve ayrılsın diye bir politikamız yok bizim" dedi...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kral Abdullah Bin Abdülaziz'in davetlisi olarak geçtiğimiz Salı günü geldiği Suudi Arabistan'daki temaslarını değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Gül, ikamet ettiği Misafir Sarayı'nda basın toplantısı düzenledi ve ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Gül'ün, açıklamasının ardından ilk olarak sözü "Önce hanımlar." diyerek salonda bulunan bayan gazetecilere vermesi dikkat çekti.

Gül'e ağırlıklı olarak ise İsrail ve Filistin ile ilgili sorular soruldu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e ilk olarak, Türkiye'nin Hamas'a verdiği desteğin, bu grubu terörist olarak ilan eden Avrupa Birliği'ne üyeliğini zora sokup sokmayacağı ve Ortadoğu'da istikrarı sağlamaya yönelik çabaları kapsamında İran'ın "nasıl etkilemeyi" düşündüğü soruldu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Türkiye ile AB ilişkilerinin ayrı bir konu olduğunu, tam üyelik müzakerelerinin başladığını ve bu sürecin devam ettiğini söyledi. Gül, "Biz Filistinlileri destekliyoruz. Gazze'deki yönetim Hamas yönetimi olduğu için biz Hamas'tan bahsediyoruz. Filistinliler arasında herhangi bir grubu özellikle destekleyip Filistinliler bölünsün ve ayrılsın diye bir politikamız yok bizim. Ama Gazze'de yaşananlar, Filistin halkı yaşadı Gazze'yi. Bütün Filistin halkı yaşadı Gazze'yi. Ama aralarında farklı gruplar vardır, o kendi bilecekleri iştir" dedi.

Abdullah Gül, İran konusunda ise "İran bizim önemli ve değerli bir komşumuzdur. İran ile ilişklerimize daima önem veririz. Bölgenin en önemli ülkelerinden biridir." dedi. İran'la da bölge meselelerini konuştuklarını kaydeden Gül, "Konuştuğumuzda bölgenin istikrarının ve bölgedeki problemlerin diyalogla çözülmesinin her şeyin başında geldiğini söyleriz." dedi.

Gül'e daha sonra ise bölgede son yaşanan gelişmelerde ön plana çıktığı hatırlatılarak Türkiye'nin nasıl bir rol oynamayı düşündüğü ve Ortadoğu istikrarı için atılan adımlarda Suriye ile İsrail arasında yaşanan ihtilafların, Türkiye'nin Batı ile ilişkilerini nasıl etkileyeceği soruldu. Gül ise bu soruya cevaben "Bizim bütün çabalarımız, Ortadoğu'da barışın sağlanmasına katkı sağlamaktır. Bütün uğraşımız bununla ilgilidir. Çünkü Filistin, dünyadaki birçok sorunların anasıdır, kaynağıdır. Filistin meselesinde bir çözüm sağlandığında Filistinlilerin kendi bağımsız devletlerini kurup İsrail ile beraber yan yana yaşayabilecekleri bir ortam sağlandığında dünya barışına en büyük katkı sağlanmış olacaktır. Tabi ki İsrail ile Suriye, İsrail ile Lübnan barış ayakları önemlidir. Biz Türkiye olarak tüm gücümüzü bu doğrultuda sarf ediyoruz." şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül'e daha sonra "İsrail, Filistinlilerle barışı reddederse İsrail ile ilişkilerinizi keser misiniz" diye soruldu. Gül ise bu soruya cevaben, şu sözleri dile getirdi: "Türkiye, bölgede problemleri görmektedir. Problemler vardır. Türkiye'nin politikası şudur: Bu problemler sıcak büyük çatışmaya dönüşmeden bunların çözümü için uğraşmak. Yoksa çatışmaya dönüştükten, kan aktıktan sonra bunları konuşmak kolay. Ortada problem var. Bugün yarın bunlar çatışmaya dönüşebilir. Onun için bugünden onları çözmek için gayret sarf etmek, çaba göstermek ve uğraşmak doğru politikadır. Biz hep bunları yapıyoruz. Bu bağlamda Sayın Kral'ın (Abdullah) sunduğu Arap Barış Planı'nı da destekliyoruz. Arzu ederiz ki İsrail bu fırsatı daha iyi değerlendirir ve bölgede kalıcı bir barış sağlanır. Tüm çalışmalarımız bu yöndedir."
Gül, başka bir soruya cevaben de "Ortadoğu'da barışa katkı sağlamak için yeni bir yönetim varken her şeyi ABD'ye bırakmamak lazım. Bölgenin kendi hazırlıklarını yapması lazımdır. Onların da işini kolaylaştıracak için hazırlıkları olgunlaştırmak lazım. Bunun da birinci yolu birlik ve beraberliktir." dedi.

"GAZZE OLAYLARI OLMASAYDI, İSRAİL İLE SURİYE ARASINDA ÖNEMLİ BİR NOKTAYA GELİNMİŞTİ"

İsrail ile olan ilişkileri barış sürecine katkı sağlama yönünde değerlendirdikleri ifade eden Abdullah Gül, "Bunun önemli bir avantaj olduğu kanaatindeyim. Ya sonuna kadar savaşacaksınız. İşte yıllardır kan dökülüyor. Ama en doğru olan şey bir an önce barışa ulaşmaktır. Barışa ulaşmak için de muhakkak görüşeceksiniz, karşılıklı birbirinize itimadınız olacaktır. Türkiye'nin İsrail ile olan ilişkileri, barış sürecine katkı sağlaması açısından önemlidir. Eğer Gazze olayları olmasaydı, Türkiye'nin aracılık yaptığı İsrail ile Suriye arasında önemli bir noktaya gelinmişti." dedi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e daha sonra İsrail'e uluslararası mahkemelerde dava açılmasının gündemde olduğu ve buna destek verip vermeyecekleri soruldu. Cumhurbaşkanı Gül de bu soruya cevaben "Bizim şu anda uğraştığımız şey, barışın sağlanması ve daha fazla kanın dökülmemesi ile ilgili konulardır." diye konuştu.
Başka bir gazeteci ise Gül'e Filistinliler, Araplar ve Müslümanlar arasında birlik sağlayacakları yönünde dün yaptığı açıklama hatırlatılarak, bunun bir girişime işaret edip etmediği ve ayrıca Türkiye'nin arabuluculuk rolü oynamadaki güveninin nerden geldiği ve son olarak da İsrail ile Suriye arasında görüşmelerin başlatılmasına dair yeni bir gelişme olup olmadığı soruldu.

"(FİLİSTİN'DEKİ) ACILAR DAYANILIR ACILAR DEĞİLDİR"

Gül ise ilk olarak "Birlik, beraberlik ortamının sağlanması bir ülkenin gayretiyle olmaz. Hep beraber yapılacak işlerdir bunlar. Buradaki görüşmelerimizde de bunu paylaştık. Dolayısıyla bunu hep beraber yapacağız." dedi. Gül, daha sonra şöyle devam etti: "Barışla ilgili ihtiyacımız şundan kaynaklanmakta. Bu acılar, dayanılır acılar değildir. Bin 200 tane ölen kişinin 400 tanesi çocuksa, bunu da dünya canlı canlı seyrediyorsa, bu her sene tekrarlanacak mı? İki sene önce de Lübnan'da olmuştu. Yani şimdi sadece konuşulacak, kınanacak, telin edilecek; iki sen sonra bir daha olacak. Bu mümkün değil, bunu bu bölge kaldıramaz, insanlık kaldıramaz. Onun için herkes gücünü kullanmalı ve bu son olmalı, barış sağlanmalı. Bizlere düşen de bu. Yoksa sadece tehdit etmek kolay. Bu kanı durdurmanın yolunu bulmak lazım. Onun için ben ısrarcıyım."
Gül'e daha sonra bir gazeteci, Türkiye'nin son yıllardaki pozitif rolüne göndermede bulunarak, iktidar partisinde yaşanabilecek bir bölünme olması halinde aynı gelişmelerin Türkiye'den beklenip beklenemeyeceğini sordu. Gül ise bu soruya cevaben, bahsedilen şeylerin genel milli politikalar olduğunu, partiyle ilgisi olmadığını söyledi. Türkiye'nin daima barışı desteklediğini ifade eden Gül, bundan sonra da böyle devam edeceğini kaydetti.

(CİHAN)