kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
5 Şubat 2009, Perşembe
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
UMUR TALU
Dipsiz Kuyu

Tutukluluk cezası

Gazeteci Vedat Yenerer "Ergenekon" suçlamasıyla konduğu cezaevinden geçenlerde tahliye oldu.
11 ay "tutuklu" kalmıştı.
Bir yıl deyin ona.

Hapis, infaz
Yenerer, "meslektaşım". Gazetecilikten anladığımız da, fikirlerimiz de belli ki epey farklı.
Ama mesele (şimdi) o değil.
Belki dava sonunda "suçlu" bulunur, belki hiç bulunmaz. Mesele (şimdi) bu da değil.
Mesele şu:
Onun da başına geldiği gibi, Türkiye'de tutukluluk adeta bir ceza ve infaz süresi!
Bir insanın suçu kesinleşmeden, bazen iddianame, bazen dava bile olmadan, bazen dava yıllarca sürerken adeta infaz edilen bir "hapis cezası".

Aynı vicdan
Bunu Yenerer, başkaları, yakınları, onlara yakın olanlar, onları yakın bulanlar, bu davaya kuşkuyla veya tepkiyle bakanlar (şimdi) ciddi biçimde önemsiyordur.
"Hayattan çalınan aylar" olarak da.
Benimkisi, daha önce de, başka "insanlar" için de dile getirilmiş bir "önemseme".
Herkesin her zaman herkese yapılan her haksızlıkta aynı insani, vicdani, hukuki gerekçeyle idrak etmediği, hissetmediği, tepki göstermediği cinsten bir şey!

Hayata dönüş
Bu ülkede, cezaevlerinde "genç insanlar" öldü.
Kimi, protesto için "açlık grevi" ne gitmişti...
Kimi, "cezaevi baskınları" nda, "Hayata dönüş" denerek, "Demokratik Sol, Milliyetçi, Liberal" koalisyon döneminde de öldürüldü. (İlgilenirseniz, bakınız "Sonbahar" filmi).
Utanmaz iktidarlar, utanmaz medya, utanmaz görevliler, şimdi başka uygulamalara "Korku devleti" diyen ama o gün "Kanlı devlet şiddeti"nin halkla ilişkiler uzmanlığını yapan utanmaz gazeteciler bunları bize hep şöyle anlattı:
1. Bunlar teröristtir. Oysa, çoğu bu suçtan mahkûm olmamıştı bile.
2. Bunlar katildir. Oysa, "terör suçu" ile içeride bulunanların önemli kısmı, bırakın PKK'lı bile olmadıklarını, cinayetten filan değil, muğlak bir "terör örgütüne üyelik" suçlamasıyla oradaydı. Ve bu "suç", bir yazı yazmayı, bir afiş asmayı, bir bildiri dağıtmayı, bazen arkadaş, akraba olmayı bile kapsıyordu!
3. Bunlar azılı mahkûmdur. Oysa, azılıyı yazılıyı bırakın, çoğu mahkûm değildi. Sadece tutukluydu. Aylar, yıllar süresince sadece tutukluydu. Kiminin davası yıllardır sürüyordu, kimi mahkemeye bile çıkmamıştı, kiminin neyle suçlandığı bile açık değildi.

Hiç gördün mü?
İnsan hakları, adalet, hukuk, vicdan anlayışınızı size en ters görünen vakalarda da çalıştırırsanız, pas tutmaz!
Oysa memleketim bu konuda, bilirsiniz işte, çok seçicidir. Ayırırız, kayırırız, kiminin başına gelene yanar, kiminin yanışına baş çevirir hatta taş atarız.
Bundan iki, üç yıl önce Birleşmiş Milletler "Keyfi Tutuklamalara Dair" Çalışma Grubu Türkiye'de incelemeler yapmıştı. Şunları gördüler:
1. Gözaltı süresi sonuna kadar kullanılıyor.
2. Avukatların dosya incelemesine engel olunuyor.
3. Suç isnat edilmeden bile yıllarca tutukluluk sürüyor.
4.
Yedi, sekiz, on, hatta on üç yıla varan sürelerle cezaevinde tutuklu olanları gördük!
Gördünüz mü?
Siz, biz, hiç gördük mü? Hiç dert ettik mi?

Hangi masumiyet
Burası öyle bir ülke ki, tamam başında "terör sorunu" vardır, "Ergenekon terör örgütü" meselesi vardır, ama "demokratik hukuk devleti"ni korumak adına, "demokratik hukuk" bir kalemde oyulur.
Zaten ertelenmişti de, Nisan 2008'de "tutukluluk süresi" biraz daha makule inecekti.
Ama ne olur ne olmaz, bir kalem ucuyla 2010 sonuna ertelendi. Aslında bayatlamış, çürüyen bir malın, deyin ki "hukuk anlayışı"nın, "son kullanma tarihi"ni kalemle değiştirip rafta kalmasını sağlamak gibi.
Bundan gaye, özellikle bazı "suç isnatları"nda..
Bakın, suç değil, şüphe ve isnat...
"İki kat" imkân kullanarak tutukluluk süresini yine 10 yıla kadar uzatabilmekti.
Hangi tutuklunun hayatı buna dayanır; hangi hâkimin oradaki görev süresi bunu karşılar!
Bir dava sonunda hangi masumiyet, hangi beraat bunun tesellisi olabilir ki!

Anlatamazsın
Ama bunları, bir gün kendilerinin de yargılanabileceğini, tutuklanabileceğini dahi düşünmeden, mahkemeleri kuşatarak, "suç isnadı" ile yargılanan insanları manevi ve maddi tehdit ile linçlere maruz bırakanlara anlatamazdınız zaten! Tabii, şimdi başkalarına da bunun bir ilke olduğunu asla anlatamazsınız.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Ayrıntılar için lütfen tıklayın