kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
31 Ocak 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Zuhal Olcay, yedinci albümündeki her şarkının içine sindiğini söylüyor. Ama şunu da ekliyor: "Öyle titiz bir ekibiz ki, iki yıl daha çalışabilirdik."

Aşk gelince yaşa, sonra duruma bak

ECE KOÇAL
23.01.2009
Zuhal Olcay'ın son albümü Aşkın Halleri geçtiğimiz hafta çıktı. Şarkılarda aşktan kaçanların, aşkla dalga geçenlerin veya aşkı özleyenlerin kendinden bir şeyler bulacağı kesin..
Kendine devamlı "Koş yoksa düşersin," diyor. Çünkü çalışmadan nasıl yaşayacağını bilmiyor. Zaten en korkulu rüyası, bir gün çalışmazsa hayatını nasıl geçireceği. Zuhal Olcay, şu an yedinci albümü Aşkın Halleri'nin koşuşturmacası içinde. Biz de albüm vesilesiyle bir araya geldik ve albümün adı Aşkın Halleri olunca, doğal olarak aşktan konuşmaya başladık...

- Neden albüm için Aşkın Halleri ismi seçildi?
- Albüme baktığınızda hep aşkla ilintili şarkılar var. Aşık olmak, aşktan kaçmak, aşkla dalga geçmek... Onun için de Aşkın Halleri doğru bir isim oldu.

- Aşkı nasıl tanımlıyorsunuz?
- Aşkın ilk günkü heyecanıyla sürmediğini biliyoruz. Belki istisnalar vardır. İstisnaları yakalayanlara ne mutlu!

- Neden evleniyoruz o zaman? Madem bitecek...
- Çünkü insanın sahip olma duygusu baskın çıkıyor. Evlenerek o duyguyu zapturapt altına alacağımızı düşünüyoruz. Fotoğrafta nasıl o anı ölümsüzleştirirsiniz; evlenince de öyle olacak sanıyoruz. Orada kalacak sanki! Halbuki evlenmek, belki o aşkın sonunun başlangıcı oluyor. Belki de başka şeylerin başlangıcı. O periyodları bilmek ve ona göre tadını çıkararak bütün hepsini yaşamak gerek. Yani aşk, o ilk günkü tutku yerini anlayışa, sevgiye, huzura bırakıyor. Sürekli heyecan halinde yaşanmaz ki... Sonra yavaş yavaş alışıyorsun. O alışkanlığın getirdiği rahatlık, konfor, mutluluk paylaşma... O da kötü değil ki. Sonra bakıyorsun her şey tekdüze oluyor; bu durumdan sıkılıyorsan, yeniden aşık olmak için yeşil ışığı yakıyorsun.

- Kısır döngü gibi yani...
- Evet, evet! Ama bu karamsar bir şey değil ki.
Ben çok eğlenceli buluyorum. Bence hiç umutsuzluğa kapılacak bir şey yok. Aşk gelince yaşayacaksın, sonra da duruma bakacaksın...
Önemli olan, aşk geldiğinde fark etmek. Yaşama sanatı denilen şey orada baş gösteriyor. Aşk geldiğinde, hesap yapmadan kapılarını açabiliyor musun? İşte orada birçoğumuz tökezliyoruz.
Çünkü beklentilerimiz var. Ama mesleği şöyle olsaydı, ama bir tane çocuğu var, ama karısından daha ayrılmamış, ama Amerika'ya gidecek...

- Siz açabiliyor musunuz kapılarınızı?
- Zamanında açmıştım.
Şimdi bilmiyorum, açabiliyor muyum, açabilir miyim? Çok emin değilim. Şu anda hayatımın odak noktasında sadece albüm var. Aşk biraz da konsantrasyon işi. Bazen bir şeylerle çok meşgul olduğunda aşklar teğet geçiyor.

BİZİM TINILARIMIZ OLSUN İSTEDİK
- Ne kadar zamandır bu albüm için hazırlanıyorsunuz?
- Bir yıl önce şarkıları seçmeye başladık. Sekiz aydır stüdyo aşamasındayız. Türkiye'nin heralde en kılı kırk yaran ekibiyle çalışıyorum. Çok titizlendiler. Bu bir yaradılış meselesi. Bülent Ortaçgil müzik direktörlüğünü, Gürol Ağırbaş da tüm düzenlemeleri yaptı. Bıraksak iki yıl daha albümü çıkarmazdık.

- Bu sefer kanun gibi yerel enstrümanlar kullanmışsınız...
- Evet kanun ve ut var. Bu, kendiliğinden oldu. Albüm, ilk başta daha başka sularda yüzüyordu. Daha sonra daha bizim topraklarımızdan, bizim tınılarımızdan bir şeyler olmasını istedik. Bunlar günler süren çalışmalar sonucunda oluyor.

- Klip parçası Yine Aşk Var çok çekici bir şarkı. Bu nedenle mi seçtiniz?
- Evet öyle. Ama o işe ben hiç karışmadım.
Bülent'e 'Hangi şarkı?' dedim. Direkt Yine Aşk Var dedi. Neden onu seçti, çok anlayamadım.
Şimdi sebebini anlıyorum. Bu nedenle çalıştığın insanlara güvenmen çok önemli. Biz çalışırken, herkes egolarını askıya asarak stüdyoya giriyor. Bunu yapmak çok zor. Hepsi çok iyi müzisyenler; ego çok olsa, orada kan gövdeyi götürür. Sen öyle dedin, ben öyle dedim gibi... Bu ekibi bir araya getirdiğim için kendimi çok şanslı ve başarılı buluyorum.
Geceyarısında bile aniden buluşup stüdyoya girdiğimiz oluyordu. Bu karşılıklı sinerji meselesi. Gecenin 1'inde de olsa, stüdyoya gidip şarkıyı söyleyeceksin.

- İlk şarkı Derinde, albümün geri kalanından çok farklı...
- Çünkü o, bir sonraki albümün habercisi. Sound olarak, dünya müziğine açılmak gerek. Tamam alışılmış bazı şeyler var ama biz yeni bir pencere açalım dedik. Canlı kayıt çok önemli.
Bazen müziği bırakıp aradaki nefes seslerini dinliyorum. Bir anı yakalayıp, oraya hapsediyorsun. Onun ne öncesi ne de sonrası var.

- Her şeyi bu kadar çok inceler misiniz?
- Hem de nasıl! Deli bir oyuncuyum sadece... Akıl sağlığımızı oyunculuk yaparak veya şarkı söyleyerek koruyoruz.
Haberin fotoğrafları