kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
3 Ocak 2009, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Emlak Çocuk Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
YAVUZ DONAT

Dede... Osman Kibar

Bir "İzmir klasiği" olan Deniz Restoran'da Mahmut Özgener'le kucaklaşınca "zaman tüneline" daldık.
Özgener'in dedesini (Osman Kibar) ve babasını (Esin Özgener) rahmetle andık.
1986 Şubat'ının son günüydü.
İzmir'den Esin Özgener aradı:
- Durumu iyi değil... Son günlerini yaşıyor... Birkaç defa seni sordu.
- Nerede?.. Hastanede mi?.. Kendi evinde mi?
- Hayır... Bizim evde.
Ertesi gün (1 Mart 1986) İzmir'deydik.
Esin Özgener'in evinde.
Esin Abi "odasına girdi, haber verdi."
Osman Kibar çıktı, salona geldi.
Bir iskemleyi "ters çevirip" oturdu.
İki elini, iskemlenin "arkasına" dayadı ve sordu:
- Neden geldin?
Denilmez ki "son günlerinizi yaşıyorsunuz... Vedalaşmaya geldik."
"Bodrum'a gidiyorduk, uğradık" dedik.
Elini, gözüne götürdü:
- Pışt, onu külahıma anlat... Bu mevsimde Bodrum'da işin ne?
Başladı soru yağmuruna:
Ancak sorduğu sorunun yanıtını da kendisi veriyordu:
* Demirel nasıl?.. Yine gelir... Ama Özal'la baş etmesi zaman alır?
* Özal ne yapıyor?.. Bizim tabanın (Demokrat Parti... Adalet Partisi) üstüne oturdu... Kolay kalkmaz.
"Son sohbettir, kaydı bulunsun" diye önüne "küçük bir teyp" koyduk.
Birden sustu.
- Neden sustunuz?
- Üstünde kırmızı ışık yanıyor... Ben Osmanlı'yı, Cumhuriyet'in kuruluşunu, ihtilalleri görmüş insanım... Kırmızı ışığı görünce dururum.
"Son deminde" bile espri yapıyordu.
Ertesi gün (3 Mart) İzmir'den Esin Özgener aradı:
- Başımız sağ olsun.
Ardından Demirel'in telefonu geldi:
- Keşke ben de gidip veda etseydim... Osman Bey'in çektiğin son resmini bana anı olarak verir misin?