kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
13 Aralık 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Magazin Sağlık Televizyon Yazarlar Kültür Sanat
 
24 Saat
24 Saat

Ben kendimle barışık ama karışık bir adamım

İPEK DURKAL
11.12.2008
Bir çay firmasının yeni reklam kampanyasının şarkısını seslendiren Mirkelam yine kendine özgü tarzını konuşturdu. Sıradışı şarkılara imza atan Mirkelam: Çok iyi olamıyorsan kendin ol, derler. Ben o yolu deneyen bir sanatçıyım. Benim metodum da risk almak.....
Lipton'un yeni kampanyası, Mirkelam'ın seslendirdiği 'Çay' adlı jingle'la yayına girdi. 1970'lerin hit parçası 'I can See Clearly Now'ı 'Çay'a uyarlayan Mirkelam yeni çalışmasını ve içinde bulunduğu ruh halini anlattı:

* Bu şarkıyı reklamda kullanılsın diye mi yaptınız yoksa bu da sizin sıradışı şarkılarınızdan biri miydi?
Bu şarkıyı daha önce yapmıştım. Lipton'un reklam filmi için 'I can See Clearly Now' adlı klasik şarkıyı yorumlayacak bir ses arıyorlarmış. Benden seslendirmemi talep ettiler. Ben de, "Elimde zaten böyle bir şarkı var" dedim. Çok da güzel oldu. Benim naifliğim, aşkı ve sevgiyi anlatmamla ilgili çok esprili bir reklam.

* Bir gecede şöhret olmuş, hatta üzerine kitap bile yazılmış kişi olarak, günümüzde manevi tatmini yakalayabiliyor musunuz?
Sanatçının manevi tatmininin olması mümkün değildir. Bizim işimizin başlangıç noktası tatminsizlik zaten! Aslında her başarılı işin arkasında tatminsizlik, can sıkıntısı, uyumsuzluk var. Manevi tatmin, eleştirilere kulak tıkayarak, hayatını sadeleştirerek olabilir. Mesela para kazanamıyorsa peynir ekmek yemenin felsefesinin müthiş olduğunu öğrenir kişi. Ben de aynı şeyleri yapıyorum. İnsan hayatında her şeyden yararlanmaya, güzel her şeyi almaya çalışıyor. Bir de tabii bunun yaşanılan yıllarla, yaşanılan ülkeyle ve yaşla çok büyük ilgisi var. 19 yaşımda bir kulağımdan girip diğerinden çıkıyordu. Hissetmiyordum; duymuyordum bile...

KENDİ YOLUM VAR BENİM

* 'Joker', 'Kokoreç', 'Tavla' şimdi de 'Çay'... Bu şarkılarla özellikle mi farklı olmaya çalışıyorsunuz?
Bu benim tarzım. Mesela aşk çok kolay bir temadır. Aşk çok evrensel ve işin özü olduğu için çok çabuk insanları biraraya getirebilirsin ama bir de başka temalar kullanıyorsan benim yaptığım gibi, o iş daha da zor ama onun başarısının manevi tatmini daha büyük. 'Tavla', 'Joker', 'Kokoreç' gibi şarkılarım var. Geçen gün düşündüm, farklı olmak var ya; aslında; 'çok iyi olamıyorsan kendin ol' derler. Ben o yolu deneyen bir sanatçıyım. Çok iyi değilim belki, iyilik göreceli ama kendi yolum var. Benim metodum da, risk almak...

* Risk alırken dikkat ettiğiniz şeyler de var mı? Mesela 'sanatçı sorumluluğu'na inanıyor musunuz?
Ben sanatçının çok derli toplu olmasından yana değilim. Derli toplu olursan ortaya derli toplu bir şey çıkar. Sanat depresif bir şeydir. İkilem yaşıyorum aslında bir yanım sorumluluk duyuyor diğer yanım duymuyor. Çünkü o sorumluluğu duyarsam kıstırılmış olurum.

ŞARKICININ AMACI YOK
* Sizin ruh haliniz ne durumda?
Genelde çok mutluyum ama aklıma bir şey takıldığında mutsuz olabiliyorum. Kendi içimde iniş çıkışlarım var. Ben salt şarkıcı değilim ki, üretiyorum. Şarkıcı olmak, para kazanmak demek. İnsan niye şarkıcı olmak ister; 'Aman ne güzel söyledi' deyip alkış alıp, para kazanıp, tatile çıkmak, ünlü olmanın keyfine varmak için. Şarkıcının başka bir amacı yok ki. Ama bir söz yazmak, anlatacak bir şeyinin olduğunu gösterir.

* Hep gizemli bir tarafınız var... İlk albümünüzde de 'koşan adam'dınız ama adınız yoktu uzunca bir süre. Seviyor musunuz geri planda kalmayı?
Bu insanın isteğiyle ilgili bir şey. Öyle olmayı seviyorum. Bir de kendinizi nasıl algılatıyorsunuz, esas o önemli...

* Nasıl algılanıyorsunuz?
Demin sizin de söylediğiniz gibi, esrarengiz olabilir. Çıkışım esrarengizdi evet, ama o köprülerin altından çok sular aktı.

AKLIMIZ KARIŞIK
* O sular akarken, yani on küsur yılda sizin içinizde neler değişti?
Karakter değişmiyor, sadece üzerine bir şeyler ekliyorsun ve o eklediğin şeylerde kendinle karışmıyorsan problem yok. 2008 senesinde hangimizin aklı karışık değil ki... Benim hem yaşım hem de yaptığım iş gereği aklım karışık olmak zorunda yoksa ben aşkı nasıl irdeleyebilirim bir başka albümde; tekrara düşmez miyim? Ben kendimle barışık ama biraz karışık bir adamım.

* Meslektaşlarınızın çoğu, zaman içinde bir takım spiritüel inanışlar içine girdi. Sizin de oldu mu böyle dönemleriniz?
Osho dönemlerim oldu ama 18 yaşım geldi aklıma, ondan sonra o dönemi kapattım. Hayatın kendisi gerçekten çok basit, o basitliği görüyorsan bir şeyler yapman gerekiyor. Ben de onu yapıyorum. Çayı, tavlayı, aşkı ya da başka şeyi süslüyor, ona yeniden anlam kazandırıyorum.