kapat
Anasayfa
|
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
6 Aralık 2008, Cumartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Emlak Buzz
 
24 Saat
24 Saat
Ali Kemal’i durdurabilmek kimin haddine düşmüş?

1001 gece tımarhanesi

Sami Tosun
24.10.2008
Normal normal başlayan dizilerin karakterleri, dizi senaryosu uzamak mecburiyetinde kalınca deliriyor. Misal, Binbir Gece tam bir tımarhaneye dönüştü. Ya biz?..
Değerli okurlar, bir dizi fazla reyting alıp, reklam gelirlerini biz fanilerin algı düzeyinin çok çok üzerine çıkardığı vakit, hayat izleyenler için katlanılmaz bir hale geliyor. Tespitim budur. Çünkü dizi sündürüldükçe sündürülüyor, senaryo takla ata ata Çinli jimnastikçilere benzemeye başlıyor ve baştaki cazibesini yitirip, ancak dikiz müptelalarına hitap etmeye başlıyor.
Malumunuz, Binbir Gece dizisi, aslında tıp dünyası için abartılı bir rakam karşılığı oğluna ilik nakli yaptırmak isteyen Şehrazat'ın biçareliğiyle başlamıştı. 150 bin dolar karşılığında Şehrazat'a tecavüz eden Onur, senaristlerin marifetiyle dizinin sonraki bölümlerinde Şehrazat'ın kalbini kazanmıştı. Dizinin ilk bölümlerinde, karşımıza bir sürü problem sunulmuştu vesselam. 150 bin dolar karşılığı bir gece Hilton'da donuk balık bakışlı bir adamla kalmak için insanın çocuğunun ne kadar hasta olması lazım? Sonra, Kerem dolayımıyla, insan arkadaşının manitasına göz göre göre bu kadar asılır mı? -'Çılgın Profesör' Yalçın Küçük'ün katkılarıylaŞehrazat hakikaten inek gibi mi bakmaktadır? Bu yüzden mi tecavüzcüsüyle izdivaç konusunda gönüllü davranmıştır? Geçelim Burhan Bey'in villasına... Bir insan Ali Kemal kadar şahsiyetsiz olsa, şu hayatta daha ne ister? Füsun niye doğuştan kötü bir kadındır? Problemleri böylece uzatmak mümkün...
Bunların her biri, farklı düzeyde izleyiciye hitap eden, en azından bir süre oyalanmasını sağlayan vakalar olarak görülebilir.

ACAYİP İLİŞKİLER YUMAĞI

Geliniz ve görünüz ki, bölüm üstüne bölüm, sezon üstüne sezon eklendikçe, hadise bir çeşit 'silikonlu dudak sendromu'na dönüştü. Yani, Serpil Çakmaklı dudağı misali giderek uzayan, öne ve aşağı doğru çekiştirilmiş gibi duran bir hal aldı. Kendi adıma, özellikle büyük bir Türk burjuva ailesinden bunca acayip ilişkiler yumağı çıkmasını, hele hele Burhan Bey gibi Kayseri eşrafından bir muhafazakâr zenginin evinden skandallar zinciri fışkırmasını tahayyül etmekte zorlanıyorum.
Sonra nedir arkadaşım bu? Anladık, Başbakan Tayyip Bey her aileye üç çocuk çağrısında bulundu da, senarist arkadaşlar vur deyince öldüren cinsten çıktı. Dizideki her evde bir gayrımeşru çocuk icat etmeyi başardılar resmen. Bu üremeye can mı dayanır? Yani ayıptır söylemesi, şu Ali Kemal'i Konya Ovası'na yollasak, dizideki kerametiyle birazcık toprağı eşelese, her yandan petrol fışkıracak!..
Aslında efendim, âlemin uçkuruyla uğraşmak bize yakışmaz ama dizinin sürdürülmesi için icat edilen yeni acayiplikler, ağır bir uçkur sorunsalını da beraberinde getiriyor. Mesela kendi adıma, dizideki Onur Aksal karakterinin ciddi bir ruh hastası olduğundan eminim.
Bu arkadaşın ağır bir paranoyayla malul olması cinsi sorunlarına mı delalettir, parasını vermeden bir şey mi yapamamaktadır, bunu ilerleyen bölümlerde öğreneceğiz.
Hayır, neticede Şehrazat mütemadiyen sağı-solu oynamakta olan bir karakter değil; Onur'un kıskançlık krizlerini meşrulaştırmak için senaryoyu zorlamak, onca zamanın 'cool' Feridun Düzağaç'ını Beşiktaş tribünlerinden alıp Binbir Gece'nin Dallas'ı sollayan atmosferine sokmuşlar ama Feridun Bey'in 'timsah' gözlükleri bile olayı kurtaramıyor.

ALİ KEMAL'E KADIN DAYANMIYOR
Ayrıca, gelelim 'sondajcı' Ali Kemal'in hallerine... Arkadaşa hanım dayanmıyor.
Füsun'la evliyken bir başka hanıma meyleden, o hanımın bir biçimde ölümüne sebebiyet veren; arkasından Kayseri'den kendi evine naklolmuş bir hanımı iğfal eden ve daha sonra Kurtlar Vadisi'nden transfer 'kötü adam' vasıtasıyla bu hanımı da 'kötü yola' düşüren; sonra Füsun'da da artık ne varsa, dayanılmaz bir biçimde tekrar Füsun'un peşinde dolanmaya başlayan Ali Kemal, bana kalırsa, şahsiyetsizliğinin yanı sıra yine ciddi bir ruh hastalığından mustariptir.
Gelelim depresif Kerem'in cinsi bakımdan agresif kardeşi -aslında teyze oğlu- Burak'a... Bu arkadaş da, Ali Kemal'in aristokrat versiyonu değil mi? Hayli şahsiyetsiz... Aradaki tek fark, Burak'ın Ali Kemal'e oranla 'bereket'inin olmaması. Yoksa, biri Boğaz'a nazır doğmuş, büyümüş, pasaport sahibi bir arkadaş; diğeri Kayseri'den gelip deri fabrikasının önünden babasının arabasını kaçıran bir sersem... Bunlara âşık olan kadınlar ayrı birer vaka. Ana-babaları da zaten bunlar yüzünden delirmiş vaziyette.
Dizi oldu mu size tam bir tımarhane!..
Eh, bu kadar ruh hastasını izlemek isteyenler hâlâ ekran başında duruyorsa, herkes kendi sıhhatini mercek altına almalıdır derim...
Haberin fotoğrafları