kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
17 Kasım 2008, Pazartesi
Sabah
 
Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Yazarlar Çizerler
Gündem Siyaset Ekonomi Yaşam Dünya Teknoloji Turizm Otomobil
 
24 Saat
24 Saat

Sokak dilencilerinin profili

Giriş Saati : 17.11.2008 11:06
Güncelleme : 17.11.2008 21:22
Yeni Haber
Sivas'ta yapılan bir araştırmada, dilenci kadınların genellikle çalışmayan ya da çeşitli nedenlerle cezaevinde olan eşleri tarafından dilenmeye yönlendirildiği belirlendi.

Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Psikolojisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Doğan Karacoşkun, Sivas'ta gerçekleştirdiği ''Bir istismar yolu olarak dilencilik'' konulu araştırması hakkında bilgi verirken, dilenciliğin ülkede her geçen gün arttığının ve yaygınlaştığının gözlendiğini söyledi.

Çeşitli güvenlik önlemlerinin de bu sorunu çözmekte yetersiz kaldığını ifade eden Doç. Dr. Karacoşkun, konuyla ilgili yaptıkları araştırmada, Sivas'ta 2008 yılı itibariyle dilencilik ve mücadele yol ve yöntemleri ile elde edilen başarı düzeyine ilişkin bilgi, belgelere ulaşıldığını, ilgili kurum ve şahıslara başvurularak görüşmeler yapıldığını kaydetti.

Bu bağlamda Sivas'taki dilencileri ikiye ayırabileceklerini belirten Doç. Dr. Karacoşkun, ''Birinci grup, evlerde veya çadırlarda ama çoğunlukla Sivas'ta yaşayan ailelerden oluşmaktadır. İkinci grup ise salt dilenmek amacıyla çevre illerden Sivas'a günü birlik gelen bireylerden oluşmaktadır'' diye konuştu.

Zabıta kayıtlarına geçen dilencilerin büyük çoğunluğunun Sivas'ta yaşayanlardan oluştuğunu ifade eden Karacoşkun, şöyle konuştu:

''Bu bağlamda Belediye Zabıta Müdürlüğünün 2004-2008 yılları arasında kayıtlarına geçmiş dilencilerle ilgili bilgiler, araştırma örneklemi olarak incelenmiştir. Bu dilencilerin toplam sayısı 110'dur. Aslında normalde dilenen insan sayısı, özellikle Cuma günleri, kandil geceleri gibi zamanlarda bu rakamın 4-5 katını bulabilmektedir. Özellikle ramazan aylarında tam bir dilenci enflasyonunun yaşanmakta olduğu, zabıtanın verdiği bilgiler ve kişisel gözlemlerimizden anlaşılmaktadır.''

DİLENMEYE KOCALARI TEŞVİK EDİYOR

Araştırma kapsamına alınan dilencilerin yüzde 82.8'sinin kadın, yüzde 17.2'sinin erkek olduğunu bildiren Doç. Dr. Karacoşkun, ''Burada erkek ve bayanlar arasındaki sayısal farkın oldukça fazla olduğu görülmektedir. Hatta 2008 yılında dilencilik nedeniyle yakalanan bireylere bakıldığında, erkek sayısının neredeyse hiç olmadığı görülmüştür'' diye konuştu.

Araştırmaya göre Sivas'ta dilenen kadınların genellikle eşleri çalışmayan ve çeşitli nedenlerle ceza evinde olan kimseler olduğunu ifade eden Doç. Dr. Karacoşkun, şunları kaydetti:

''Onları dilenmeye kocaları teşvik etmekte, onlar her türlü sosyal destek ve ekonomik katkıya rağmen bu işi de bırakmamayı tercih etmektedirler. Özellikle yanlarına aldıkları henüz 2-3 yaşını geçmemiş çocukları da istismar amacıyla sergilemekte, böylece dilencilik, çok yönlü duygu sömürüsü yoluyla getirisi yüksek ve risksiz bir kazanç alanına dönüşmektedir.''

DİLENCİLERİN YAŞ GRUPLARI

Araştırmada dilencilerden çocuk olanlar dışında tümünün evli ve çocuklu kadınlar olduklarının anlaşıldığını bildiren Doç. Dr. Mustafa Doğan Karacoşkun, gelişim dönemleri ve yaş açısından bir gruplama yapıldığında örneklemin yüzde 4.5'inin 12-15 yaş arası, yüzde 10'unun 15-18 yaş arası, yüzde 59.1'sinin 18-40 yaş arası, yüzde 20'sinin 41-60 yaş arası ve yüzde 6.4'ü'nün 60 yaşın üzerinde olduğunun anlaşıldığını belirtti.

Örneklemin yaş ve gelişim dönemlerine dikkat edildiğinde dilenmenin bir çaresizlik sonucu ortaya çıkmış zorunlu davranış olmadığının anlaşıldığını söyleyen Doç. Dr. Karacoşkun, ''Çünkü büyük bölümü, yüzde 93.6'sı yaşlı değildir. Ayrıca yaşlılık dahi her zaman ve her birey için çaresiz ve çalışamaz olmak anlamına gelmemektedir'' dedi.

''MEMLEKETLERİNİN DIŞINDA DİLENİYORLAR''

Yerleşim yeri açısından bakıldığında ise örneklemin büyük çoğunluğunun Sivas'ta oturmakla birlikte, aslen farklı bir şehirden göç ettiklerinin tespit edildiğini kaydeden Doç. Dr. Karacoşkun, ''Buna göre dilenciler genelde kendi memleketlerinin dışında dilenmeyi tercih etmektedirler'' diye konuştu.

Araştırmaya alınan dilencilerin tümünün eğitimsiz olduğunu belirten Doç. Dr. Karacoşkun, ''Zorunlu ilköğretimi bile almamış olmaları düşündürücüdür. Konuyla ilgili aldığımız bilgiler bir kısmının henüz nüfus bilgisi kaydının bile bulunmadığını göstermektedir'' dedi.

Yaptıkları gözlem, görüşme ve araştırmalar bağlamında Sivas'ta ihtiyaç sahibi birey ve ailelere güçlü bir sosyal, ekonomik destek yapıldığının da anlaşıldığını bildiren Karacoşkun, Sivas Belediyesi bünyesinde kurulan Hayat Ağacı Derneği'nin merkez olmak üzere, tüm hayır kuruluşlarının organizeli ve profesyonel bir şekilde koordineli hizmet verdiğini söyledi.

ÖNERİLER

Sorunun çözümü konusunda önerilerde de bulunan Doç. Dr. Karacoşkun, dilenciliğin bu işi meslek edinenler için vazgeçilmez görüldüğünü belirterek, şöyle devam etti:

''Ama bu vazgeçilmezliği sağlayan en önemli faktör, dilencilere para vererek sürekli destek olan acıma duyguları gelişmiş toplum bireyleridir. Çünkü dilencilerin prim topladıkları en önemli kaynakları, insanların dini ve vicdani duygularıdır. Kanaatimizce sorun bu istismarın önüne geçebilme yol ve yöntemleri geliştirebilmekle çözülebilir. Bu konuda da birinci derecede muhataplar, dilenen kimseler değil, onlara çeşitli şekillerde destek olan toplum bireyleridir. O halde sadece dilencilerin değil, dilencilere müsamahalı yaklaşan bu bireylerin tutum ve davranış nedenleri üzerinde de düşünmek ve değerlendirme yapmak gereği vardır.''

''DİNİ DUYGULARI İSTİSMAR EDİYORLAR''

Daha ziyade çocuklu kadınların, yanlarında çocuklarıyla birlikte dilenmelerinin insanların acıma duygularını arttırdığını vurgulayan Doç. Dr. Karacoşkun, şu bilgileri verdi:

''Dilencilik, dini duyguları istismar etmektedir. Dilencilik, insan onuruna yakışmayan bir iştir. Bu nedenle dilencilere para verme durumunda olan bireyleri bu davranışlarından vazgeçirmek suretiyle dilenciliği ortadan kaldırmak mümkündür. Ama insanların dini ve vicdani huzursuzluk yaşamamaları için, devletin yetkili kurumları, belediyeler ve diğer sosyal yardım kuruluşları, medyanın da gücünü kullanarak gerçek ihtiyaç sahiplerine yardım ettiklerini göstermeli, yardım edebilecek olanlardan destek istemelidir. Böyle olmazsa, insanlar doğrudan dilenenlere yardım etmeye devam edebilirler.

(AA)