kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
17 Kasım 2008, Pazartesi
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
ENGİN ARDIÇ

Parti kurmak turşu kurmaya benzemez

Doktor Hikmet Kıvılcımlı'yı bizim moruklar çoktan unutmuşlardır, gençler hiç tanımazlar.
İlginç bir adamdı, "nevi şahsına münhasır" yani kendine özgü bir "egzantrik" ... "Eski tüfek" komünistlerdendi, ömrünü parti için çatışmalarla, çekişmelerle, itişmelerle kakışmalarla geçirdi. Kavgacıydı, geçimsizdi, huysuzdu, yıllarca hapislerde yattı, 1971 yılında yurt dışında öldü. Birçok eski kuşak Türk komünisti gibi, hayatı boşa gitti. Bunlar, Reşat Nuri'nin "Damga" romanında bir başka bağlamda söylediği gibi, hayatlarını "bir vehme kurban etmiş" adamlar, aslında solculuk oynayan koca bebeklerdi...
Onun lafıdır: Parti kurmak, turşu kurmaya benzemez!
Para lazım, kadro lazım, örgüt lazım, tamam da...
Herşeyden önce, toplumdan "talep" lazım.
İçişleri Bakanlığı'na dilekçe vermek, ancak "tabela asmayı" sağlıyor.
Biz de bir süredir, AKP iktidarının artık devrini tamamladığını, CHP'den de ne köy ne de kasaba olacağına göre, yeni bir partinin kurulması gerektiğini dinliyorduk... Özellikle, Aydın Doğan Bey'in ve Zafer Mutlu Bey'in organlarından...
Hatta, bu amigolardan bazıları, umutlarını, adı Beklemez mi, Beklenti mi nedir bir gencin oyuncak partisine bağlayacak, onu bekleyecek kadar yerlere düşmüşler, çoluklarını çocuklarını bu örgüte sokmuşlar, sonra da hep alışageldikleri üzere derin bir hayal kırıklığına kapılmışlardı... Bu artık onlar için bir yaşama biçimi olmuştu...
Sonra gene umutlandılar: Yeni bir parti, Ramazan Bayramı'ndan sonra "hayırlısıyla" kurulacaktı. Hem de bu, boru değil, bir "sol" parti olacaktı. Bu sefer tamamdı bu iş.
Kurban Bayramı geldi çattı, ortada parti marti yok.
Yoksa iki bayram arası evlenmenin uğursuzluk getirdiği inancı gibi, iki bayram arası parti kurmak da caiz değil midir?
Otuz beş kişinin tanıdığı "kitle" önderleri, 27 Nisan Muhtırası üzerine bürokrasiye tebrik mesajları gönderen "solcu" liderler, iki elleriyle becerip de bir parti kuramadılar.
Oysa ne güzel sloganlar atılıyordu: Haydi parti, haydi parti, haydiii... Tam zamanı, tam zamanı, şimdiii...
Hem de iktidara yürüyecekti bu parti, yüzde 45 falan oy toplayacağı söyleniyordu.
Bu parti kurulamayacaktır, kurulsa da siyasi hayatımızda bir virgül bile olamayacaktır.
Çünkü toplumda bu partiyi destekleyecek, bu partiye hayat verecek bir "sosyal güç" yoktur.
Bu parti geçim sıkıntısı çeken bazı emekli memurlara şirin görünebilir, ama sınıf değiştirme kavgası içinde bulunan köylüden destek görmez.
Boş laf işçi sınıfına ekmek sağlamadığı için, işçiden de yüz bulamaz. Hele işverenden, oy değil zırnık bile alamaz.
"Velev ki" kurulsa bile, kendini sol olarak nitelemesi de, maça üçsıfır yenik başlayacağının göstergesidir.
Pek pek "Kemalistlik" etmeye kalkacaktır ki, onu daha iyi yapan çok kişi, çok kuruluş vardır.
Üçbeş basın amigosunun gazıyla durduğu yerde heyheylenen üç-beş üniversite hocasıyla, ancak meyhane masası kurulur, parti değil.