kapat
E-gazete
|
Sarı Sayfalar
|
Arşiv
|
Üye Ol
|
Üye Girişi
|
Okur Temsilcisi
|
English
|
Kırmızı Alarm
  
11 Kasım 2008, Salı
Sabah
 
Haberler Spor Günaydın Ekler Dosyalar Servisler Multimedya Astroloji Kültür-Sanat İşte İnsan Çocuk Kulübü Çizerler
Sabah Günaydın Cuma Cumartesi Pazar Buzz
 
24 Saat
24 Saat
YAVUZ DONAT

Yorumsuz "maç yazısı"

Adnan Menderes "güçlüydü."
Meydanlarda fırtına gibi esiyor, kitleleri peşinden sürüklüyordu. 1950'de iktidar oldu, 1956'da kudretinin doruğundaydı.
Sonra "yorgunluk, sinirlilik, gerileme" sürecine girdi.
Süleyman Demirel 1964'te genel başkan, 1965'te başbakandı. Tek başına iktidardı.
Barajlar kralıydı, Boğaz Köprüsü'nün mimarıydı. 1969'da "gücünün tepe noktasındaydı."
Sonra "Sadettin Bilgiç ve arkadaşlarıyla" ters düştü. Partisi bölündü.
Ve "tek başına iktidar" artık hayal oldu.
Turgut Özal 1983'te "ilk seçiminde, sandıktan iktidar çıkardı." Vizyon deseniz vizyon vardı, karizma deseniz karizma. Güç deseniz güç.
Özal gibi bir "siyaset devi" hiç olmayacak bir hata yaptı, meydan meydan dolaşıp "yasakları" savundu.
Ve "gerileme sürecine" girdi.
Büyük dağların büyük uçurumları oluyor.
Örneğin...
CHP'de "parti içi demokrasinin işlemesi sonunda" Bülent Ecevit, Genel Başkanlığa geldi.
Partisinin oyu yüzde 42'ye yükseldi.
Ama aynı Ecevit, daha sonra, parti içi demokrasiyi işletmedi ve...
CHP geriledi babam geriledi.
"Örneklerin" ortak bir noktası var.
Lider "ekip çalışmasıyla, eleştiriye açık olmasıyla" yükseliyor.
"Lider sinirlenince, ekip çalışması sekteye uğrayınca, yorulan futbolcu değiştirilmeyince" takım, oyun disiplininden kopuyor.
"Kıssadan hisse" demeye, "yorum" eklemeye gerek yok. Zira "maç herkesin gözü önünde" oynanıyor.